Merhaba, Karanlık Bela okuyucuları.
Yeni bölümün çok geç geldiğinin farkındayım, evet. Fakat son zamanlarda başımı dersten kaldıracak zaman bulamıyordum.
Sonunda yaz tatili geldi. ^.^ Bu yüzden rahatça bölümleri yazabileceğim. Bu arada hikayem 14,000'i geçti. KB okuyucuları hepinize teşekkür ediyorum. ♥ Çünkü bu hikaye içimi dökebileceğim, beni biraz da olsa anlatan bir hikaye... :)
Bu bölümün ithafını Özlem'e veriyorum :) Çünkü hikayemi çok seven okuyuculardan ilki herhalde :D Bu bölümü sabırsızlıkla bekleyen biriydi. Seni seviyorum canım... Bu bölüm sana :) ♥
İyi okumalar... :) ♥
14. Bölüm
Gözlerine aniden bakmam ile gördüğüm duygu, ateş misali kızgın; büyük bir buz parçası kadar soğuktu. Anlaması zor olan bakışları beni bir boşluğa beraberinde götürüyordu. Kafat bu boşluğun tedirginlik ile dolup taşması korkumun kat be kat artmasını sağlamaktan başka bir şey yapmıyordu. Gözlerimi; değişik duyguları aynı anda barındıran gözlerinden ayırınca, büyük bir şidet ile sıktığı kolumun acıdığını hissettim.
Gözlerini görmek istemediğim için kafamı yere doğru eğdim.
"Kolumu bırakabilir misin acaba? Canım yanıyor. Duygularım var da."
Ağzımdan şiddet ile dökülen kelimelerin ardından sonra sadece abana bakıp kolumu daha çok sıkmak ile yetindi.
"Sana kolumu bırak dedim!" Canımın acıması artınca doğru orantı ile sinirlerim de yoğun bir şekilde artıyordu.
"Hatırladığım kadarıyla ben de sana bulaşma demiştim." Söylediği sözcükleri hazmetmem açıkçası birazcık zaman almıştı.
Kolumu, sertlık ile benimsenmiş ellerinden çekip karşısında dimdik ve güçlü görünerek durmaya çalıştım.
"Berk'i tanımadan onun hakkında nasıl kötü şeyler söyleyebiliyorsun ki? Bir de bana fazla önyargılısın dersin. Hiç kendine baktın mı acaba?!"
Karşımda durup dalga geçermişcesine gülmesi beni daha fazla çileden çıkarıyordu. Ağzıma gelen ilk kelimeleri masaya, düşünmeden yatırıp ona sunuyordum. Ne düşündüğü önemli bile değildi artık. Cevap vermesini beklerken bana defalarca dediği "Bulaşma." kelimesini tartıp nedenlerini sorguluyordum.
"Fazla safsın," Bunu demesinin ardından durgunlaiması beni ürkütmüştü. Arkasını dönüp sessizlik ile döşenmiş koridorda yürümeye başladı. Yavaş adımları koridorda yankılanarak iz bırakıyordu.
"Şimdi nereye gidiyorsun?" Ona yetişmeye çalışırken yankılanan ayak seslerimiz belli bir ritim var ediyordu.
"Bana birçok kez dediğin 'Bulaşma' kelimesini açıp, gelenel bilgisini verecek misin?"
Arkasını dönüp normalden daha hızlı adımlar ile bana doğru yürümeye başladı.
"Emin ol Berk'in yanındansa, benim yanımda daha güvenlisin." Ben daha söylediklerini hazmetmeye çalışırken omzuma hızla bir darbe atıp okulun kapısından çıktı. Önceki cümlelerindense bu cümlesi, açıkçası beni daha çok şoka uğratmıştı. Bu da neydi şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Bela
Teen FictionKendini büyük bir sorun gibi gören, yalnızlığa mahkum bir kız... Bağımlı olduğu karanlığında körelen bir çocuk... Karanlık onların yaşam tarzıydı.Ta ki birbirlerini bulana kadar... Birbirlerine karşı hissettikleri bir eğlence için mi? Bağımlılık mı...