Merhabaaa, uzun zamandan sonra yeniden.
Evet, biliyorum. Yaklaşık yedi aydır yazmıyorum ve bunun için size karşı çok üzgünüm. Lise hayatımı belirleyecek bir sınava hazırlanıyorum. Etrafımda olan baskı çok yoğun. Dersler ve sınavlar yüzünden hiç boş vaktim yok açıkçası. Fakat bir süreden sonra Wattpad Ailesinden ayrı kalmak istemedim.
Umarım 'KARANLIK BELA' okuyucuları beni yalnız bırakmaz ve tüm desteğiniz ile benimle birlikte olursunuz.
Bölümler haftada ya da iki haftada bir sizinle beraber olacak.
Bölüm şarkısı: 2CELLOS- Smooth Criminal
Sizi çok seviyorum... İyi okumalar.
Bedenim yüzyıllardır yosunlaşmış bir kaya parçası misali hareketsiz ve bir o kadar da yorgundu. Ellerimi bir noktada birleştirerek başımın altına almış; bacaklarımın bedenimi kamburlaştıracak şekilde bükülmesini önemsemeyerek kendime doğru çekmiştim.
Zaman kavramını unutmuş bir vaziyetteydim. Kaç saattir ya da ne kadar süredir bu halde olduğum hakkımda zerre kadar bir düşüncem yoktu. Birkaç saat ağlamanın ardından yorulan ve artık ağlama işlemini devam ettiremeyen gözlerim, pes etmiş ve beynimi sadece hiç var olmayan, benim yarattığım o hayali noktaya bakmam için diretmişti.
Bakıyordum. Sadece bakıyordum ama. Bakıyor olabilirdim; lakin içimde olan fırtınada, birbirine karışan harfleri, kelimeleri, cümleleri düzenlemeye çalışmaktan yorulmuş ve bir o kadar da bıkmış bir vaziyetteydim.
Kapkaranlık bir labirent içerisindeyim. Gözüm açık olmasına rağmen sürekli engeller karşısında tökezliyordum. Çünkü bedenim, zifiri karanlık içerisinde her saniye biraz daha yok oluyor. Karanlık her hücremin en derinine kadar benliğime işliyor; beni geçen her saniye biraz daha yok ediyor. Bu yok ediş biraz daha acı katıyor, tattırıyordu bana. Her acıyı tattığımda ruhum bir kez daha ölüyor. Ah, ruhum kaç kere öldü sahi? On, yüz, bin? Kaç kere daha ölecek peki? On, yüz, bin? Şu an ölüyor olan ruhum, ya ne zaman bir kere ölmek uğruna berbat bir şekilde dirilecek?
Ah, bak bunun için bir tahminim yok benim işte.
Baş ucumda olan telefonumu saate bakmak için aldım. Gece saat ikiyi geçiyordu. Aman Tanrım... O kadar olmuş muydu sahi? Ve ben şu ana kadar sadece uzanıp ağlamış ve mal mal duvara mı bakmıştım yani? Yok artık!
Ani hareketler ile yataktan kalktım. Of... nasıl da her yerim tutulmuş, acıyordu.
Şu anda uyumayı o kadar çok istiyordum ki. Rüya alemine yolculuk yapıp, her ne kadar olmayacağını bilsem de yarına mutlu bir başlangıç yapmak istiyordum.
Yatağıma girdim ve hiçbir şey olmamıi; sanki hayatımdaki her şey "MÜKEMMEL"miş gibi -ki gerçek hayatım ile uzaktan yakından alakası olmayan bir kelime- düşünmeye başladım.
Hayal kurmayı denedim. İlerideki hayatımı, yapmak istediklerimi düşündüm. Hayal kurmayı seviyordum. Çünkü yaşadıklarımdan kaçmamın tek yolu buydu.
Kaç dakika geçti bilmiyorum. Bilincim ne tam açık, ne de tamamen kapalıydı. Anlayacağınız üzere şu an tam bir mal gibi, somutlaştırırsak sarhoş gibiydim.
Ah, düşündüm de o Erce'nin beni öptüğü zamanı...
Ya daha da ilerisi gelseydi? Sadece hafif bir öpücük ile kalmasaydı? Şöyle tutkulu tutkulu, aşk içinde öpüştüğümüzü hayal ettim de o kadar da kötü değilmiş ya. Yani, mmm... Tamam kabul ediyorum. Bence mükemmel bir şey. O dudaklarının tadını almak, saatlerce öpüşüp birbirimizden geçtiğimiz zaman... Nefesimizin birbirine karıştığ- Ne düşünüyordum ben!
![](https://img.wattpad.com/cover/11618669-288-k956722.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Bela
أدب المراهقينKendini büyük bir sorun gibi gören, yalnızlığa mahkum bir kız... Bağımlı olduğu karanlığında körelen bir çocuk... Karanlık onların yaşam tarzıydı.Ta ki birbirlerini bulana kadar... Birbirlerine karşı hissettikleri bir eğlence için mi? Bağımlılık mı...