Klaus dinmek bilmeyen öfkesiyle içeride olanları seyrediyordu. Davina bebeğe birtakım büyüler yaparak sorunun ne olduğunu çözmeye çalışıyordu. Rebekah ise Davina’nın yanında bebeğe korumalık yapıyordu, ayrıca bir büyüyle düşünceleri birbirine bağlıydı. Böylelikle Davina’nın büyüyle öğrendiği bilgiler herhangi bir değişime uğramadan Rebekah’ya iletiliyordu. Davina eskisi kadar güçlü olmayabilirdi, ama ufacık bir bebeğin ölmeye çalışmasının sebebini bulabilirdi, değil mi?
Kızı hiçbir şey yemiyordu, bir melez olmasa çoktan açlıktan ölmüştü. Zaten şu anki görünüşünün bir cesetten de farkı yoktu. 3 gündür açtı! Vücudu hiçbir şeyi kabul etmiyor, ağzına konulan her şeyi kusuyordu. İlk başlarda süt ve süt tozu gibi şeylerle beslemeyi denediler. İşe yaramayınca süt anne buldular, onlarca kadın onu emzirmeye çalıştı, ama onlar da işe yaramadı. Sonra bir melez olduğunu düşünerek kanla beslemeye çalıştılar. Onları da kustu. Şimdiyse hastanede, bir küvezin içinde serumlar sayesinde hala ağlayabiliyordu, zira birkaç saat önce ağlaması kesilince Klaus sadece dikilip kalmış, ne yapacağını bilemez bir şekilde neredeyse duygularını kapatacak noktaya gelmişti. Neyseki Rebekah Stefan’a sormayı akıl etmiş, apar topar hastaneye gelip geçici bir çözüm bulmuşlardı, en azından zaman kazanmışlardı.
***
-Elenaa! Bir sorun var, bebeğim hiç hareket etmiyor, onu eskisi gibi hissedemiyorum.
-(Hemşire:) Miss Forbes sizi hemen ultrasona alacağız, endişe etmeyin lütfen.
Genç kız hiçbir şey duymuyordu, sürekli ağlıyordu ve tekrarlıyordu:
-Elena bir sorun var, onu hissedemiyorum… (Fısıltıyla devam eder:) Tanrım yalvarırım ona bir şey olmasın, lütfen!
***
Onlar bekleyişlerini sürdürürken bir hemşire yaklaştı. Mr. Salvatore’un kulağına acil bir durumun söz konusu olduğunu söyledi.
-(Klaus:) Şu anda en acil duruma sahip olduğumu düşünüyorum, hiçbir yere gitmiyorsun Stefan! Sana ihtiyaç olabilir.
Stefan hemşireye gitmesini ve başka bir doktor bulmasını söyledi.
***
-Hayıııır! Neden kalp atışlarını duyamıyorum? Hayır, inanmıyorum size! Yalan söylüyorsunuz! Bana yalan söylüyorlar değil mi Elena?
-...(Hıçkırık)
-Lütfen bana yalan söylediklerini söyle, lütfeen! Hayır, hayır. (Karnını okşayarak:) Biz onlara inanmayacağız değil mi oğlum? Hayır, onlara inanmayacağız! Sadece zamanın gelmesini bekleyeceğiz…
***
Aradan on beş dakika geçmişti. Davina büyü yapmayı bırakmıştı, Rebekah ile bakışıyorlardı. Bu sırada gözleri kızarmış genç bir kadın koşar adımlarla Mr. Salvatore’a yaklaştı. Ona acil bir durum olduğunu söyledi ağlayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minik Mikaelson
أدب الهواةEline ameliyathane masasının yanındaki masadan kesici, bıçak gibi bir şeyi alıp karşısındaki kıllı bedenin şişmiş karnına sapladı. Ufak bir hırlama sesi duyulurken Klaus karşısında yatan neredeyse kurt olan şeyin karnını tamamen ikiye ayırdı ve orga...