Bölüm 13: Dolunay

1.1K 57 23
                                    

Genevieve: …Büyük gün geldi kardeşlerim! Monique ile başladığımız işi bugün bitireceğim.  Ne kurtlar, ne de vampirler bizi durdurabilecek, aldıkları darbeyle bizi hafife almanın bedelini ödeyecekler! Cadılar eskiden olduğu gibi New Orleans’da hüküm sürmeye devam edecek! …

Cadı topluluğu bu büyük günü kutlamaya şimdiden başlamışken, aralarında bu durumdan memnun olmayan tek bir kişi vardı. Bu kişi aralarında en çok dışlanan kişiydi. Hiçbir zaman kendini buraya yeterince ait hissetmemişti.Özellikle son duyduklarından sonra daha fazla da bu toplulukla beraber kalamazdı. Bebek katillerinin yapılacak cinayet için şenlik kurmalarını izlemeye de daha fazla tahammül edemeyecekti. Bunun yanında böyle bir ölümün onlara gücün yanında ölüm getireceğinin de farkındaydı. Kökenleri birkaç kez karşısına almıştı ve bu işten zararlı çıkacak bir taraf varsa onlar da cadılar olacaktı. Davina şenlik alanından küçük adımlarla ayrılırken, bir anda kafasına saplanan sızıyla hareketsiz kaldı, bayılmadan önce ise son duyduğu sözler cadıların kurtarıcısı olduğunu idda eden kızıl sürtüğe aitti:

-Hiçbir yere gitmiyorsun casuscuk! Onu alın ve tören bitene kadar çıkamayacağı bir yere götürün, dolunaydan sonra onunla da ilgineceğim ve ihanet etmenin hatta buna yeltenmenin acısını ondan çıkaracağım.

Genevieve yüzüne yerleştirdiği çarpık gülüşle hayatının aşkının(!) evine doğru yol aldı.

**

Caroline bahçede güneşin keyfini çıkarıyordu. Son haftalarda hiç kendine vakit ayıracak boşluğu olmamıştı. Lanet dolunay gecesi onun için bulunmaz bir hazineydi. Ay sayesinde şehrin biraz dışında kalan bu konağa gelmişlerdi. İçeride Mikaelsonlar kurtlar için plan kurarken kızıl cadı da Hope üzerindeki araştırmasını sürdürüyordu. Sabah yine anlamsız kavgalarından birini yapmışlardı ve en sonunda Care daha fazla o kadının yüzünü görmeye tahammül edemeyeceğini anlayıp kendini dışarı atmıştı. Fazla uzaklaşmasına izin yoktu, ama yine de bu bahçede şezlonga uzanıp yazın keyfini çıkarmasına engel değildi. Günlerdir yaşadığı yorgunluğun ve gerginliğin özellikle dün gecenin ardından güneşin kavurucu sıcaklığını teninde hissetmek ona iyi gelmişti. Kulağında Matt ve Elena’nın hediyesi ipodla ve elinde bestseller romanıyla ve vücudundaki kendine biraz küçük gelen bikinilerle ondan daha hafifi olamazdı. Bir tek evin çevresindeki vampir koruma ordusu onu biraz bu yalnızlıktan alıp götürüyordu, fakat Care’in başka da çaresi yoktu. Tekrar bikinsinin üst kısmıyla şişmiş göğüslerini kapatmayı denedi. Bütün giysileri üstündekiler gibi kendine küçük geliyordu. Hele şu günü atlatsınlar ve Care ilk maaşını alsın Miss Mikaelson’dan alışverişe gitmek için izin alırdı. Köken aileyle yaşamaya başladığından beri dışarı çıkamamıştı doğru düzgün. İzin günü daha doğrusu saatlerinde bile New Orleans’ın tekinsizliği yüzünden dışarı çıkmasına izin vermemişlerdi, daha doğrusu yanında bir köken olmadan gitmesine mani olmuşlardı. Bu nedenle Rebekah’ya sormak çok doğru bir stratejiydi. Hem büyük ihtimalle o da onunla gelir ve beraber keyifli zaman geçirirlerdi. O da her ne kadar bin yaşında da olsa bir genç kız hassasiyetine sahipti ve alışveriş bir kadının hayır diyemeyeceği nadir şeylerdendi, öyle değil mi? İçindeki bu basit umutlarla soğuk limonatasını yudumlayan genç kız, sıradaki parçayla dondu kaldı. Bir anda kulakalrına dolan şarkıyla gözleri doldu. Uzun süredir hiç böyle olmamıştı. Tyler’la ikisinin şarkısıydı bu! Kendini toplamaya ve şarkıyı sonuna kadar dinleyerek hala güçlü olduğuna kendini inandırmaya çalıştı, ama bu durum sadece birkaç saniye sürdü ve titreyen elleriyle müziğe son verdi. Yerinden doğrulup hala kulaklıkları takarken derin derin nefes alıp sakinleşmeyi denedi. Halbuki bu şarkı böylesine güzel ve mutlu başlayan bir günün hiç de güzel ve mutlu bitmeyeceğinin habercisiydi.

Klaus: Genevieve en azından aleni bir şekilde yapıyor sürtüklüğünü, (işaret parmağıyla bahçedeki şezlongu göstererek) oysa seni alttan alta işliyor bu masum genç kız ayaklarıyla!

Minik MikaelsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin