Çakıl, içine derin bir nefes çekti ve indiği binanın önünde bir süre bekledi. Koca binaya bir kere daha şöyle baktığında kendini bir anda o binanın çatısından aşağıya düştüğünü hayal etti. Sanki sonu o çatı katında hazırlanıyordu da bu da Çakıl'ın gözü önünde belirmişti. Başını iki yana sallayıp döner kapıdan içeriye girdi ve ilerideki danışman bankosuna doğru ilerledi. Bankonun önünde durduğunda görevli kadına İnsan Kaynakları'nın nerede olduğunu sorunca görevli kadın hemen tarif etti. Çakıl da tarif edilen yere gittiğinde ilgili kişi ile görüşüp durumu izah ettikten sonra Kader Hanım'ın yönlendirmesi ile asansöre bindi. Kader Hanım'ın dediği gibi 13. katın tuşuna bastı. Ardından beklemeye koyuldu.
İçi öyle sıkıntı doluydu ki, bu işi kabul etmekte doğru mu yapmıştı emin değildi. Daha doğrusu, buna tehdit denilse tam yerinde bir söz olurdu. Çakıl'ın seçeceği hiçbir seçenek yoktu. Aslında vardı da o bile imkansız hale getirilmişti. Eni sonunda bu işi yapmak zorunda kalacaktı. Bunu da nasıl yapacaktı, orası da muammaydı ya hadi neyse! Şimdi asıl önemli kısım, bu kısımdı.
Asansör, istenilen kata geldiğini belirten ses ile durunca kapı açıldı ve Çakıl'da asansörden çıkıp kendisine söylenen koridora dönerek ilerledi. Alaz'ın odası da ilerideydi. Oraya vardığında etrafta kimseyi göremedi. Kapının önünde durduğunda ise içine derin bir nefes çekti. Önemli kısım dediği yerde tam burasıydı işte. Alaz Çetinoğlu'ydu. Gerçi bir şey değişmeyecekti. Tepkisi sert olacak, buna karşı çıkacaktı ama 2 gün öncesinde iş görüşmesini gerçekleştirdiği Necdet Bey'in dediği gibi Alaz Çetinoğlu'nun kabul etmek dışında yapacağı bir şey olmayacaktı.
2 gün önce...
Çakıl, aradığı numaranın verdiği adrese geldiğinde bir şirket yerine koca bir villaya geleceğini beklemiyordu. Bu ona oldukça sürpriz olmuştu. Telefondaki kadın, bizzat Necdet Çetinoğlu ile görüşeceğini, görüşmeleri bu adreste yapacağını söylemişti fakat bu görüşmenin bir villada olacağını düşünemedi. Şu an siyah, enlemesine büyük, iki yana açılan bir kapının önünde duruyordu. Hemen sağ köşede bir zil vardı. Tam gidip zile basacaktı ki, önündeki enlemesine büyük siyah kapı iki yana doğru açılmaya başladı. Böyle aniden olunca Çakıl da ister istemez irkilmiş, bir iki adım geri sendelemişti.
Kapılar açıldığında ellerini önünde birleştirmiş, giyim kuşamı oldukça özenli bir beyefendi duruyordu, karşısında. Çakıl, bir süre olduğu yerde bir şey diyememiş, fakat beyefendinin eliyle içeriyi göstererek; "Buyurun efendim!" demesiyle şoka girmişti. Ne yani? Bekleniyor muydu?
"Şey..." diye konuşma çabalarına girdi. Gerçi neden bu kadar takıldı, kendisi de anlam veremiyordu ama, böyle karşılanmayı pek beklemiyordu, haliyle. "Ben iş görüşmesi için...gelmiştim."
"Siz Çakıl Şirin Gürbüz olmalısınız?"
Bu oldukça şüpheci bir durum söz konusu olmuştu, Çakıl için. Bu beyefendi adını nereden biliyordu? Yoksa Mehmet Bey'in emrinde çalışan birisi miydi? Neden bu kadar tedirgin oluyordu ki? Haliyle bekleniyor olabilirdi. Sonuçta iş görüşmesi için gelecek kişiyi bildirmişler ya da buradan birisiyle konuşulmuştu.
"E-evet. Benim. Ama siz..."
"Durmayın, geçin içeri."
Bir şey diyemeden kapıdan içeri girdi. O adam önden ilerliyor, kendisi de onu takip ediyordu. Bir yandan da etrafı inceliyordu, Çakıl. Yürüdüğü yolun sağını ve solunu çevreleyen küçük boyutta renkli çiçekler vardı. Bu oldukça ortamı güzelleştiriyor, kokularıyla insanı mest ediyordu. Hoşuna gitmiş, bu yolu da oldukça sevmişti. Acaba Alaz Çetinoğlu'nun evi miydi burası?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Kal
Romance"...ve hayatın kum saatini sen değil biriktirdiğin anılar tutar, o kadar!" Çakıl Şirin Gürbüz Alaz Çetinoğlu yazan: AK-HayalDunyasi -*-*-*- Çakıl, yayınlamadığı bir haber yüzünden hiç istemediği bir durumun içinde buldu, kendini. Patronu Mehmet Bey'...