Neriman Hanım ve Çakıl, mutfağa girdiğinde Çiğdem'in elinde bir tuzlukla kendilerine ürkekçe baktığını gördü. Neriman Hanım, rahatlamış gibisine elini kalbine koyarken, Çiğdem de; "Tuzluğu alırken elimden düştü de." diye açıklama yaptı. Neriman Hanım, hızla kızına ilerleyip sarıldı ve saçlarına öpücükler kondurmaya başladı. "Sana bir şey oldu diye ödüm koptu."
"Bir şey olmadı ki. Tuzluğu düşürdüm. Korkuttuysam özür dilerim." Neriman Hanım, kızından geri çekilip elleriyle kızının yanaklarını tutmuş, Çakıl da onlara doğru ilerleyerek kardeşinin saçını okşamaya başlamıştı. "Özür dilenecek bir şey yok kuzum. Sen iyisin değil mi?"
Çiğdem, iyi olduğunu belirtircesine başını sallarken; Çakıl'ın telefonu çalmaya başladı. Çakıl, telefonu cebinden çıkardığında; "Ben buna bakayım." diyerek mutfaktan çıktı ve telefonu umutsuz bir şekilde açtı. Kim bilir kim arıyordu yine?
"Buyurun?" dediğinde karşı taraftan; "Merhaba, ben Kader! Çetinoğlu Holding'in İnsan Kaynakları Müdürüyüm." sözünü işitir işitmez hemen kendini toparlamıştı.
"Merhaba, Kader Hanım!"
"Çakıl Hanım, bugün şirkete gelebilir misiniz? Alaz Bey sizinle görüşmek istiyor."
"Tabii, tabii geliyorum hemen! Size kolay gelsin!"
Telefonu kapadığında bir süre boşluğa bakındı öylece. Bugün şirket tarafından aranacağını biliyordu tabii ki. Hemen mutfağa girip; "Anne benim acil çıkmam lazım. İşe geç kaldım." diye konuşurken kardeşini öpmüş, sonra annesine yönelerek; "Size afiyet olsun!" deyip annesinin yanaklarına da öpücük kondurmuştu.
"Haber mi çıktı yine?"
Annesine bakakaldığında bir süre düşündü, Çakıl. Annesine üstü kapalı bu durumu anlatabilir miydi? En azından işten çıktığını, başka bir işe girdiğini söyleyebilirdi. İşin iç yüzünü söylemezdi ve böylece annesi nereye gideceğini de bilebilirdi. Fakat bunu söylemeye bir türlü dili varmıyordu, durum ne olursa olsun. Bir haftadır şüphelendirmemek için belirli saatlerde evden çıkıyor, sonra eve geliyordu. O zamanda düşünmüştü anlatıp anlatmamakla ama en son anlatmamakta karar kılıp bu konuyu da kapatmıştı. Annesine de yalan söylemek ona çok koyacaktı, bunu da biliyordu fakat bunu yapmak zorunda olduğunun da bilincindeydi.
"Evet. Acilmiş. Gitmeliyim. Kendinize çok dikkat edin!"
Kardeşini tekrar öperek; "Sen de bol bol dinlen, tamam mı? Çok yorma kendini." dedi.
"Tamam abla. Dikkat ederim."
"Hayırlı işlerin olsun kızım!"
"Sağ ol, anneciğim. Afiyet olsun! Görüşürüz."
Çakıl, mutfaktan çıkarken annesinin; "Kahvaltını yapmayı ihmal etme sakın!" demesine; "Tamam." diyerek evden ayrılacakken durdu ve mutfağa dönüp annesine; "Çiğdem'in ilaçları gelmiş anne. Sen gidip alabilir misin?" diye sordu. Annesi, alabileceğini söylediğinde kendisi de hemen evden ayrıldı.
-*-*-*-
Alaz, kahvesini yudumlarken gözleri de bilgisayardaydı. 2 hafta sonra yapılacak lansman için hazırlanan videoyu izliyordu fakat kafası öyle başka yerlerdeydi ki, videoya bir türlü konsantre olamıyordu. Selim ile konuşmuş olsalar bile Alaz'ın içindeki o sıkıntı bir türlü gitmiş değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Kal
Storie d'amore"...ve hayatın kum saatini sen değil biriktirdiğin anılar tutar, o kadar!" Çakıl Şirin Gürbüz Alaz Çetinoğlu yazan: AK-HayalDunyasi -*-*-*- Çakıl, yayınlamadığı bir haber yüzünden hiç istemediği bir durumun içinde buldu, kendini. Patronu Mehmet Bey'...