S1|B6- Senin o kumlarının dökülmesine müsaade etmeyeceğim

3.3K 221 31
                                    

Alaz, açılan kapıdan içeri girip arabasını evin önüne kadar sürmeye devam etti. Evin önüne geldiğinde arabayı durdurdu ve hızla araçtan inip merdivenlere yöneldi. O anda çoktan kapılar açılmıştı. Karşısında duran Kemal'i görünce; "Dedem odasında mı?" diye sordu. Kemal'in daha bir şey demesine fırsat vermeden içeri girdi ve Kemal kapıyı kapatırken kinayeli bir ses tonuyla; "Sana da merhaba!" dedi.


"Kemal, başlatma selamından şeyinden! Sana bir soru sordum."

"Çalışma odasında. Bir sorun mu vardı?"


Alaz, Kemal'e dik dik baktıktan sonra ona bir cevap vermek yerine direkt merdivenlere yöneldi ve basamakları ikişer defa çıkarak dedesinin bulunduğu kata yöneldi. Saniye Hanım ile karşılaşınca; "Nasılsın Saniye teyze?" diye sordu.


"İyiyim çok şükür evladım, sen nasılsın?"

"İyi diyelim iyi olalım! Dedemi görecektim ben. Odasında mı?"

"Çalışma odasında kitap okuyordu, en son. Zaten seni bekliyor, girebilirsin."

"Tabii bekler!"


"Efendim oğlum?" Alaz, Saniye Hanım'a dönüp; "Bir şey yok Saniye teyze." dedi ve çalışma odasının kapısının önüne yürüdü. Kapıyı birkaç defa tıklattığında dedesinden onayı alır almaz kapıyı açıp içeri girerek ardından kapattı. Saniye Hanım'ın dediği gibi, pencerenin önündeki sallanan koltuğuna oturmuş, kitabını okuyordu.


"Geldin mi evlat?"


Alaz, dedesine doğru birkaç adım atarken; "Geldim dede geldim." dedi ve çaprazındaki tekli koltuğa oturdu.


Necdet Bey'in çalışma odasında en sevdiği köşeydi, orası. Pencere ile karşı karşıya olmak hoşuna giderdi. İki yanında da tekli koltuk bulunurdu ve ortasında da zigon bir sehpa ve sehpanın üzerinde her sabah yenilenen lavantalar vardı. Necdet Bey, sallanan koltuğuna oturur, eline kitabı alıp tüm gününü orada geçirmeyi çok severdi. Sağında ve solundaki tekli koltuklar ise sadece torunları içindi. Onlar geldiğinde oraya otururlar, sohbetlerini orada ederler, bir konu varsa tartışılacak, orada tartışırlardı. Bugün de tartışma ortamı olacaktı, sevdiği köşe. Çünkü Alaz'ın neden geldiğini çok iyi biliyordu.


"Ee, anlat bakalım! Nasıl durumlar?"

"İyi demek isterdim dede ama maalesef durumlar kötü."

"Hım...2 hafta kaldı değil mi lansmana?"

"Evet az kaldı. Neyse dede, benim neden geldiğimi zaten biliyorsun, değil mi?"


Necdet Bey, içine derin bir nefes çekti. Kitabın arasına ayraç koyup kitabı sehpaya bıraktığında geri yaslandı ve ellerini koltuğun kolluklarına koydu. "Seni anlamaya çalışıyorum, evladım! Kurallarına sonsuz saygım var, sonuna kadar da sana katılıyorum fakat bazı konularda sana katılmadığımı belirtmek isterim."


"Beni anlıyor olmanı duymak benim için onurdur dedeciğim fakat bana katılmadığın o konular nedir, bilmek isterim."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Benimle KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin