S1|B18- Kimsenin elinde oynattığı ne bir kukla, ne de bir cambazdım.

2.5K 158 4
                                    

*Yorum ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayınız.

Keyifli okumalar. :)


ALAZ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ALAZ

O akşam Çakıl'ı görünce şaşırmıştım, haliyle onu beklemiyordum ama dedem, ne yapıp etmiş bu işe de elini atmış olmalıydı. Çakıl gelmeden az önce konuştuklarımız bana da çok mantıklı gelmişti fakat yine de bunu kabullenmek istemiyordum. Bu hayatta yalnız olduğum gibi, iş hayatında da tek başıma olmak istiyordum. Yani her anda ayağıma dolaşacak birini istemiyordum ki. Selim ile bu işleri gayet iyi yürütüyorduk, bu süre zarfında bir asistana ihtiyacım olmadığını da anlamıştım üstelik! Fakat ne var ki, kimse de beni anlamak istemiyordu! Yapacak bir şey yoktu. Çakıl'a bir ay süre vermiştim ve o süre içinde ne olacaksa o olacaktı! Gerekirse karşıma alıp her şeyi apaçık konuşacak, ona çok iyi bir yerde pozisyon ayarlayıp iş konusunda da mağdur olmamasını sağlayacaktım. Böylelikle de kimsenin ekmeğiyle de oynamamış olacaktım. Çünkü gerçekten benim bu işlerle uğraşacak zamanım yoktu.


Öyle böyle derken yemek faslı bitmiş, dedem ve kuzenimle kameriyeye geçmiştik. Dedemle lansman gecesi hakkında birkaç konuşma yaptıktan sonra izin isteyerek yanlarından ayrıldığım sırada mutfakta Ayşe teyze, ocak başında kahve yapıyordu. Çakıl ve Şirin ortalarda gözükmeyince; "Kolay gelsin, Ayşe teyze! Bizim Şirin nerede?" diye sordum.


"Çakıl'a lavaboya kadar eşlik edecekti, oğlum." deyince ben de teşekkür ederek mutfaktan çıktım. Merdivenlerden yukarı çıkarken de Şirin'in sesini duyuyordum. Koridorda olmalılardı. Ben merdivenlerden çıkarken görüş alanıma giren Çakıl ve Şirin'in eşimin fotoğrafları olan konsolun yanında olduğunu görünce bir süre öylece kalakaldım. Çakıl'ın elinde tuttuğu Ece ile benim olan fotoğrafım mıydı? Ben bunun orada ne yaptığını idrak etmeye çalışırken, Şirin; "Keşke burada olsaydı! Belki o zaman amcam eskisi gibi çok mutlu olurdu." demesiyle olduğum yerde kalakaldım. Şirin'in bu dedikleri mi bana dokundu bilmiyorum ama gözümden akan bir damla yaşa engel olamadım. Haklıydı, Ece şu an yanımda olsaydı, eskisi gibi olurdum. Bir de Ecrin'im, biricik kızım da olsaydı tam olurdum.


Çakıl'ın; "Anlamadım? Ece yengen...neredeki?" sorusunu duyunca kendime geldim ve Şirin tam; "Ece yengem melek oldu. Aslında..."derken, olduğum yerde daha fazla duramayarak olabildiğince yüksek sesle; "Ne yapıyorsun sen burada?" dedim. O an Çakıl, gür sesimle ürkmüş olacak ki elindeki çerçeve birden yere düştü ve çerçevenin camları paramparça oldu. Sanki Çakıl gelmiş, o cam parçasını alıp kalbime saplamıştı.


Bu tepkim, istemeden de olsa yeğenimi de korkutmuştu fakat yapabileceğim bir şey de yoktu. Çünkü bir yabancının evime gelip bana ait eşyalara dokunmasına asla tahammülüm yoktu. Şirin'in bana korku dolu bir sesle durumu anlatmaya çalışmasına sadece ona aşağıya inmesini söyledim. İtiraz edecek gibi olduysa da buna izin vermedim ve o da fazla ısrar etmeyip yanımızdan ayrıldı. Şirin, yanımızdan uzaklaşır uzaklaşmaz hemen adımlarımı Çakıl'ın olduğu yöne atıp, içimde tutamadığım öfkeyi; "Sen ne hakla benim eşyalarıma dokunuyorsun?" diyerek çıkartmıştım.

Benimle KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin