S1|B7- Gidenler, gitmesi gerektiği için gidiyordur.

3.2K 176 4
                                    

Çakıl, akşamdan kurduğu alarmın sesiyle uyanmış, elini yüzünü yıkamış, üzerini giyinmiş, pencere kenarında durup beklemeye koyulmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çakıl, akşamdan kurduğu alarmın sesiyle uyanmış, elini yüzünü yıkamış, üzerini giyinmiş, pencere kenarında durup beklemeye koyulmuştu. Bir elinde de telefon vardı. Bu telefonun çalacağından biraz şüphe duysa da Necdet Bey'e güvenmeli, beklemeliydi. İçine derin bir nefes çekip pencere kenarından çekilirken telefonu çalmaya başladı ve Çakıl, beklediği aramanın geldiğini düşünüp arayana bile doğru dürüst bakmadan telefonu yanıtladı. Tam bir şeyler diyecekken, tanıdık ve oldukça gür sesi işitti kulaklarında.

"Günaydın Çakıl Hanım!" Hemen yüzünü astı, Çakıl. Gözlerini devirdiğinde eliyle dirseğini tutup pencereden dışarıya bakmaya başladı.

"Günaydın Mehmet Bey!"

"Haber vermeyince ben de merak ettim. Nasıl gidiyor bir öğreneyim dedim. Umarım rahatsız etmişimdir!"

"Harika zamanlama, Mehmet Bey! Mülakattan geçtiğimi size bildirmiştim, haliyle. Dün şirkete gittim, Alaz Bey ile karşı karşıya geldim ama kendisi pek de memnun olmadı."

"Ama sen de oradasın hala, değil mi?"

"Şu an değil, Mehmet Bey."

"Nasıl değil? Sen demedin mi seni kovacak kişinin sadece dedesi olduğunu?"

"Dedim dedim ama doğal olarak Alaz Bey büyük tepki verdi. Şu an beklemedeyim ama dün büyük olasılıkla dedesi ile konuşmuştur. Bugün o şirkete çağırılacağımdan eminim."

"O şirkette kalmak için her şeyini vermelisin, Çakıl. Her şeyini; gerekirse gururunu, vicdanını, tüm doğrularını...Neyin varsa!"

"Siz benim kişiliğimden vazgeçmemi mi söylüyorsunuz?"

"Sana tekrar hatırlatmak isterim ki; bunun ucunda senin sittin sene ödeyemeyeceğin bir tazminat ve işsiz kaldığın takdirde alamayacağın kardeşinin ilaçları var. Ve tabii, bizim şirket içinde bu gerekli. Kum Saati'nin sen olduğu öğrenildiği vakit, kendini mahkeme karşısında bulman tamamen kaçınılmaz olur. Bunu mu istiyorsun?"

Gözlerini kapadı, Çakıl. Kendisine sabırlı olmasını diliyor, sakin kalmaya çalışıyordu. Gözlerini açtığında; "Belki de sizin kurtuluşunuz içindir, tüm bu olanlar? Belki de..." diye bir iddiada bulununca Mehmet Bey, bir an öfkeyle bağırdı.

"Ne demeye getiriyorsun sen?"

"Bir şey demeye getirmiyorum. Sadece Alaz Çetinoğlu'na neden yakın olmam gerektiğini henüz öğrenebilmiş değilim."

"Sen orada yerini sağlamlaştırdığında öğrenmiş olacaksın. O zaman sana tüm talimatları sırasıyla vereceğim."

Çakıl, tam bir şey diyecekse de kapısı çalınıp açılınca, "Sonra konuşuruz. Kapatmam lazım!" deyip telefonu kapadı. Mehmet Bey de diyeceği varsa da diyemedi, sadece yüzüne kapanan telefonla olduğu yerde durmuş, telefona öfkeyle bakmaya başlamıştı. Telefonun yüzüne kapatılması Mehmet Bey'e çok fena koymuştu anlaşılan!

Benimle KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin