Bütün gün konunun en derinin'e inebilmek için yaptığım araştırmamı bitirmem gerekiyordu. Aslında bana kalsa sabaha kadar çalışabilirdim ama kook'un özel sürprizini de merak ediyordum tabi... Masamın üzerine yığmış olduğum dosyaları üst üst'e toplayarak dolabıma yerleştirdim ve çıkmak için hazırlandım.
Evimin yolunun üzerinde bulunan parkı her gün görüyordum ve aklıma sürekli o gün geliyordu. Bugün özellikle parkın içinden geçerek iki gün önce bıraktığım ilaçlara bakacaktım.
Olması gereken yerde yoklardı. Notumu ve ilaçları almış diye bir ihtimal vardı ve ben buna deli gibi seviniyordum. Ta ki " Bu parkın halka açık bir yer" olduğunu hatırlayasıya kadar, yani herhangi bir insanda alıp gitmiş olabilirdi.
Yinede böyle düşünmek istemiyordum. Hızla bankın etrafına bakmaya başladım. Bana bir not bırakmış olabilirdi sonuçta...
"Bana bir not bırakmış olabilir, işte burada bir yerlerde"
Kendi kendime konuşarak yerlerde süründüğüm için olmalı ki yoldan geçen herkes'in dikkatini üzerime çekiyordum.
Elimi bankın altına doğru uzatıp bir şey bulma umudu ile dikkatlice yokluyordum ki elime bir kağıt yapışmıştı.
" İlaçlar için sağol.. Umarım aynılarını kendin içinde almışsındır"
Notu okuduktan sonra çimenlere doğru kendimi atmıştım. Yüzümde oluşan saçma gülümsemeden kurtulamıyordum. Beni gerçekten düşünüyor olması harika bir duyguydu.... Bir yandan da onun umduğum kişi olması için dua ediyordum.
&&&&
Evin önüne geldiğimde Cheongug'u aradım ve kapıyı açmasını istedim.
Gerçekten de değişik bir şey bekliyordum. Uzun zamandır değişikliklere çok açtım ve.... Saçma bir şey ise pozitif ruh haline sahip olmama rağmen kook'u dövebilirdim.
Girişte ki askılığa hırkamı asarken göz ucu ile içeriye bakmıştım. Eğer gördüklerim doğruysa içeride iki tane erkek vardı. Jung kook şeytani bir gülümseme ile yanımda dolaşıyordu.
-Yoksa ben bulamayınca işe sen mi el atmayı denedin?
- Neden bahsediyorsun??
-Sevgili, benim için sevgili adaylarını mı topluyorsun...
Kook büyük ve gürültülü bir kahkaha ile;
"Saçmalama da benim ile gel" dedi ve misafirlerin yanına kadar beraber gelmiştik.
"YÜCE TONY MONTANA AŞKINA... SEN... SENN"
- Evet ben... Ben Min Yoongi, memnun oldum Eunbi
Şuan da tüm dünya ters dönmüş belki de çiftli salto atıyor olmalıydı. Karşımda en sevdiğim ünlü grup duruyordu. Jimin ve yoongi'ye tekrar tekrar bakıp gözlerimi alamıyordum.
Yoongi'nin tanışmak için uzanan eli haliyle havada kalmıştı.
"Ah, tamam bu kadar şaşkınlık yeter... Hadi Eunbi biraz oturalım"
Kook'un sözleri üzerine kafamı onaylar biçimde aşağı yukarı salladım ve arkamda bulunan koltuğa yerleştim. Aklıma Cheongug gelmişti. Onun evde olduğunu biliyordum ama içeride görememiştim. Kook'un kulağına doğru fısıldayarak;
" Cheongug nerede? " dedim. Kook'un yüzü biraz düşmüştü.
-Bilmiyorum, en son biraz dışarı çıkacağını söylemişti
Anladığımı belirtmek için kafamı salladım ve misafirlere döndüm.
Bir süre ünlü olmak ve onların hayatları hakkında konuşmuştuk. Sert bir polis olmama rağmen içimde ki fan girl'ü öldüremiyordum. Oturduğum yerde rahatsızca kıpırdanarak herkesin bana bakmasını sağlamıştım.
" Şey... Umarım açsınızdır. Evde pek bir sey yok ama sipariş edebiliriz"
Teklifimin üzerine gözlerimi kocaman açıp bir cevap bekliyordum.
"Ah, hiç gerek yok biz sadece senin ile takılmaya geldik "
Jimin her zaman ki mütevaziliğini ve nazikliğini koruyordu. Keşke kook da biraz böyle mükemmel olabilseydi.
- Olmaz öyle şey ben çok açım... Her şeyi yiyebilirim.Pizza'ya ne dersiniz?
-Woah, tabiki...sen işini biliyorsun
Suga'nın hoşuna giden fikri hepimiz onaylamıştık.
Bir süre sonra gelen siparişleri hızlıca kapıdan alarak çatı katına çıktık.
Uzun bir süre yiyip içtikten sonra herkes bir tarafa doğru yayılmıştı.
-Aman Allah'ım uykusuz kalamam cidden... Yarın işim var
-Boşş.. Ver... See.. Nee
Üç'ünün birlikte büyük bir uyumla söylediği kelime ruh hallerini yansıtıyordu.
" Pis umursamazlar... Defolun!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkiz Kaderler {KTH}
Fanfiction"Sana kalbimi ve ruhumu vermenin bir yararı yok, çünkü sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak ve beni hatırla..."