4 sene önce~"Eunbi Neredesin? Kendi mezuniyetimize geç kalacağız. Hadi çık şu evden!! "
Cheongug'un yüksek sesli bağırışları arasında saçlarıma son rutuşları yapıyordum. Bir yandan da elime aldığım gül kurusu tonlarında ki ruj'u dudaklarıma sürmeye çalışıyordum.
Kapıya kadar hızlıca gittiğimde omuzumdan düşen ceketimi hızlıca düzelttim ve ayağım ile çektiğim kapıyı kilitledim.
Cheongug çoktan yolu yarılamıştı. Arkasından bağırarak ona yetişmeye çalışıyordum.
" Hey, beni de bekle"
Nefes nefes' e kaldığımda artık ona yetişmiştim. Omuzundan tutunarak biraz olsun duraksamasını sağladım.
Aldığım derin nefeslerin yan etkisi olarak başım deli gibi dönüyordu.
Kafamı kaldırarak bakışlarımı ona kilitlemiştim.
" Sen, gerçekten iyi misin? "
Elimi saçımın içinden geçirerek doğruldum. Oldukça ciddi bir şekilde;
" Nasıl olurda ruj'unu sürmeyi unutursun "
Dedim ve ceketim'in cebinden hızlıca çıkarttığım ruj ile Cheongug' u bütün cadde boyunca kovaladım.
Okulun bahçesine geldiğimizde diğer arkadaşlarımızı gördük ve Cheongug sakin olup hemen ruj'u geri yeri koymamı istedi.
Ah, tabiki canım arkadaşım.
&&&
Böylece dört sene süren lise hayatımız da bitmişti. Belki de beraber geçirdiğimiz son saatlerdi.
Hatıra kalması için fotoğraflar çekiliyorduk. Bir anda o sert ses ile irkildim;
" Eun bi"
Telaşlı bir şekilde arkamı döndüğümde gördüm ki bu ses babama aitti.
Her zaman ki gibi sarhoş görünüyordu. Koşarak yanına gittim ve her an yığılmaya hazır olan bedenine destek vermek istedim.
Beni kolumdan tutarak sarstı ve konuşmaya başladı.
"Ne bu? Yoksa benim küçük kızım okulunumu bitirdi? Peki neden ben davetli değilim bu törene? "
Ardı ardına sorduğu sorular bittiğinde sesi daha da hiddetlenmişti.
Üzerime doğru yürüyordu. Ben ise onun dengesini kaybedip düşmesinden korkuyordum.
Yanıma geldiğinde tekrardan kolumdan tutarak beni fırlattı.
Yere düşmüştüm tam babam'ın ayakklarının ucuna, diz üstü oturdum ve yalvarma başladım.
" Yalvarırım bugün yapma baba, lütfen beni affet"
Yalvarışlarıma bir karşılık alamıyordum. Bütün insanların bizi izlediğini düşünmek beni daha kötü etkiliyordu. Kendimi tutamadan ağlamaya başlamıştım.
Göz yaşlarım ile birlikte bağırışlarımda artıyordu.Artık tamamen babamın bacaklarına yapışmış halde;
" Lütfen " diyordum ve de beni anladığını ummak istiyordum.
Yanı başımda diz çökerek ağzını aralamıştı.Heyecanla ağzından çıkacak o kelimeleri bekliyordum. Belki bir umut, bana karşı için de biraz olsun merhamet ve Şevkat vardır diye bekliyordum. O ise;
" Polis olmak konusunda fikrini değiştirdin mi? " diye bir soru yöneltmişti bana.
Asla değişmeyecek olan fikrim konusunda ona gerçeği söylersem onun daha ne kadar ileri gidebileceğini görecektik.Ama yalan söyleyemezsin. Kafamı hayır anlamında salladığım da gözleri kocaman açılmış dikkatlice bana bakıyordu.
Ben ise oturur pozisyonda kendimi geri doğru çekiyordum.
Elinde ki şişeyi yere fırlattıp paramparça ettiğinde orada beni öldüreceğini düşünüyordum.
Dizlerimi kendime doğru çekip yüzümü kapatmıştım.
Ne olacağını biliyordum, bu son gerçekten kaçınılmazdı.
Durdurulamaz ağlamam ve hıçkırıklarımın arasından onun bana doğru gelen ayak seslerini duyabiliyordum. Bu da beni daha çok korkutuyordu.
O an da birisi kolumdan çekerek beni oturduğum yerden hızlıca kaldırdı ve koşmaya başlamıştık.
Ağlamaktan şişmiş olan gözlerim ile zar zor etrafa bakıyordum.
Vücudumda zerre kadar kuvvet kalmamıştı ve daha fazla koşamayacağımı hissediyordum.
Bunu o da hissetmiş olmalı ki adımlarını yavaşlatarak bana doğru dönmüştü.
"Bu halde koşamaman çok normal ,hadi gel"
Diyerek beni kucağına almıştı. Artık daha sakin yürüyor kimseden kaçmıyordu.
Sen kimsin? Veya nereye gidiyoruz ? Diye sorabileceğim milyonlarca soru varken ben ağzımı bile oynatamıyordum.
Hayatım'ın daha ne kadar kötü olabileceğini düşünüyordum.
O sırada kurtarıcımın göğsüne kafamı yaslamıştım. Göz yaşlarım ile tişörtünü ıslatıyordum.
Gözlerimi açık tutacak kuvveti kendimde bulamıyordum. Yavaşka uykuya kendimi teslim ettiğimde son gördüğüm şey o çocuğun göğsünde bulunan tuhaf dövmesi olmuştu...
*Yeni bir kitaba başladım umarım beğenirsiniz lütfen desteklerinizi unutmayın yorum ve vote atan herkese şimdiden teşekkürler*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkiz Kaderler {KTH}
Fanfic"Sana kalbimi ve ruhumu vermenin bir yararı yok, çünkü sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak ve beni hatırla..."