Çeviri: Musanna
Sırtı yerde ve bacakları bükülmüş bir şekilde çimlere yayılmıştı. Gri gökyüzünü ve üstünde oluşan ağır bulutları izliyordu. Yağmur yağacağını biliyordu. Buraya geldiğinden beri hep öyle oluyordu ama onun umurunda değildi. Yağsın ya da yağmasın, hiçbiri Kyungsoo'nun umurunda değildi.
Ayakkabılarını çıkarıp, pisliği ayak parmaklarının arasında hissetmek istiyordu. Ama sonra ayaklarını yıkamanın zor olacağını fark edince vazgeçti. Bu yüzden onun yerine el parmaklarını toprağa soktu ve toprağı hissetti. Diğer eli de havaya kalkmış bulutlara ulaşmaya çalışıyordu. Işık parmaklarından geçtikçe onunla oyun oynuyordu. Açık. Kapalı. Kyungsoo ışığı kapatıyor ve açıyordu.
Hava soğuktu. Biraz da rüzgarlıydı. Ama o rahattı. Çimenlere yatmak genelde tenini kaşındırırdı ama şu an, sanki çimenler yastık gibiydiler onun için. Sanki çok mantıklıydı da.
Kyungsoo elini indirip, gözlerini kapattı ve derin nefesler almaya başladı. Bunu seviyordu. Yalnız olmayı seviyordu. Her şeyden uzak olmayı seviyordu. Bu çok rahatlatıcıydı.
Kyungsoo kendini her şeyden uzaklaşmış gibi hissediyordu. Sabahtan beri hasretini çektiği şekerlemeyi yapmaya kara verdi. Belki de bir saate sıkıştırabilirdi. Karanlık bir şey etrafında dolaşmaya başladı. Gözleri kapalı olsa da Kyungsoo hareketleri algılayabiliyordu. Gözlerini açtığında karşısında ona bakan birini buldu.
Bir süre figüre baktı ve kim olduğunu anlamaya çalıştı ama üzerindeki ışık yüzünden düzgün göremiyordu. Adamın ona bakış şekli onu korkutuyordu. Oturmak için kendini kaldırdığında yer onu dürtüklemeye başladı.
Dürtüklüyordu... Kyungsoo bunu biraz garip ve rahatsız edici buldu. Şu an şekerleme yapması gerekiyordu ama adamın etrafında dolanması ve yerin sallanması yüzünden uyuyamıyordu.
"Kyungsoo,"
Kyungsoo gözlerini açtı ve onu uyandırmak için sallayan, sınıf arkadaşı, Byun Baekhyun'u gördü.
"Hey," dedi Baekhyun hala Kyungsoo'yu sallıyorken. Kyungsoo yattığı yerden kalkarken başını tuttu. Çimenler ve gri gökyüzü gitmiş yerine masalar ve sandalyeler gelmişti. Etrafına baktı ve günün son dersi olan ekonomi dersinde olduğunu fark etti. Sadece birkaç dakika dinlenmek için başını sıraya koyduğunu hatırladı. Çoğu öğrenci gitmiş, kalanlarda eşyalarını topluyorlardı ve profesör ona kötü kötü bakıyordu.
"Profesör Lee dersten sonra seni görmek istiyor." Baekhyun kapıdan çıkan profesörden bahsediyordu. Kyungsoo eşyalarını topluyorken inledi.
"Neden?"
"Neden?" Baekyun defteri Kyungsoo'ya verdi ve o da çantasına koydu. "Kyungsoo, bu dersin yarısında uyudun."
Kyungsoo bunu duyunca iki büklüm oldu. Dersin yarısını kaçırmak cidden onun için iyi bir şey değildi.
"Neden bu kadar yorgunsun bu arada?" diye sordu Baekhyun sınıftan çıkarken. "Bugün pazartesi. Hafta sonu yeni bitti. İki gün dinlenmen için yeterli değil miydi?"
Baekhyun onu kendine çekti ve gözlerini ona dikti. "Tabii hafta sonu başka bir şey yapmadıysan?"
Kyungsoo kıkırdadı ve en iyi arkadaşı ve aynı zamanda oda arkadaşı olan Baekhyun'u itti. "Hayır. Hafta sonum biraz sıkıcıydı." Bunu söyleyince Kyungsoo'nun yüzü düştü. "Ama ev biraz... gürültülüydü."
Baekhyun başını salladı ve konuyu kapattı ki Kyungsoo bu konuda ona müteşekkirdi. Ellerine geçen her fırsatta birbirlerine bağıran anne ve babasını düşününce Kyungsoo iç çekti. Bağırmalar yüzünden uyuyamıyor ve birbirlerinin boğazlarına yapıştıkları için öğünlerini atlatıyordu. Bazen, onlar birbirlerine suçlamalarda bulunurken, oturuyor ve sessizce yemeğini yiyordu. Faturalar, iş ve Kyungsoo'nun hatırlamak istemediği bir çok şey yüzünden çıkıyordu bu kavgalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nocturna Suppressio || Çeviri
FanfictionYazar: purpleskies Do Kyungsoo hayallerinde yaşamayı severdi. Saatlerce hayal kurar, gerçeklikten daha iyi bir yer bulmaya çalışırdı. Ama ya Kyungsoo tüm bu güzel rüyaların göründüğü gibi olmadığının farkına varmakta başarısızsa? "Sen rüyaları...