Çeviri: Nunuş
...
Kyungsoo'nun soğuk yerde otururken duyduğu tek ses yarısı boş olan odada yankılanan su damlama sesiydi. Odası soğuk bir hava doldurmuştu ama Kyungsoo bunu görmezden gelirken Kai'nin yanına uzanıp ona verdiği sıcaklığa biraz daha sokulmuştu.
Birkaç dakika önce girdikleri apartman oldukça yıkık görünüyordu.Duvarların boyaları döküktü ve camları da kırıktı. Biraz nemli ve soğuk bir ortamdı ama Kyungsoo yaslandığı Kai'nin göğsünde rahatı bulduğu ve etrafına kollar sarıldığı için bunu gerçekten hiç önemsemiyordu.
Her şey onun için çok aydınlık olduğun kendini neredeyse uyanık hissediyordu. Kafası karışmıştı, uyanık olduğunu biliyordu ama yine de gözlerini kapatmaya çalışıyordu.
Diğer yandan Kai'nin onu ne kadar sıkı tuttuğunu da fark etmişti. Bu Kyungsoo'yu rahatlatmıştı, burnu saçlarının arasına gömülmüştü ve dudakları her saniyede öpücük bırakıp duruyordu. Kalmasını Kai'nin istemediğini biliyordu. Bunu daha önceden söylemişti ve Kyungsoo da biraz sonrasında uyanacağını söyleyerek kabul etmişti. Ama Kai'nin onu bu şekilde tutuyor olması henüz gitmesini istemediğini hissettiriyordu.
Kyungsoo bacağına kramp girmemesi için biraz kaykıldığında Kai'nin kolları anında onu serbest bırakmıştı. Kyungsoo kaşlarını çatarak ona baktığında Kai onu geri göğsüne çekmeden önce özür dileyen bir gülümseme sundu.
"Seni bu şekilde tutmamda bir sorun yok mu?" Kai sordu, dudakları diğerinin kulağındaydı ve Kyungsoo cevap olarak sadece ona biraz daha sokulmuştu. "Gerçekten uyanman gerek, biliyorsun."
Kyungsoo cevap vererek tartışma ortamı oluşturmak istemiyordu bu yüzden konuyu değiştirdi.
"Farklı görünüyorsun," dedi Kyungsoo, ikisinin parmaklarını birbirine geçirmişti.
"Nasıl farklı?"
Parmaklarının ucuyla Kai'nin kolundaki damarları takip etti. "Yorgun görünüyorsun."
Bu doğruydu. Kyungsoo, onun önceki halinden ne kadar zayıf ve bitkin olduğunu fark etmişti ve bu onu endişelendirmişti. Onu daha önce hiç böyle görmemişti.
"Sen gittiğinden beri kimseden beslenmedim." Kai cevap verdi.
"Neden?" Kyungsoo, onun kendisinden başka bir rüya görenle birlikte olmamasından hoşlansa bile yine de sormuştu.
"Sadece, artık istemiyorum." Kai içini çekti. "Ama bu o kadar da uzun sürmeyecek gibi. Kris başka birisini bulmam konusunda beni zorlayacaktır."
Siyahlar içindeki beyaz tenli ve güzel gülümsemeli adam Kyungsoo'nun zihninde belirdiğinde bu onu titretmiş ve Kai'nin onu daha yakınına çekmesine neden olmuştu.
"Kris de kim?" Kyungsoo sordu. "Ne yapıyor?"
"O bir gölge," Kai cevapladı. "Senin kabuslarını oluşturan o."
Benim kabuslarım mı?
"Sen ve Kris aynı mısınız?"
Kai kafasını salladı."
"Kris farklı. Bizi yaratan o. Rüyalar alemindeki bütün kabuslar, rüyagezerler hepsi onun sonucunda oluştu."
Kyungsoo, Kai'nin karabasan kelimesini söylemediğini fark etti ve elini sıkıca tuttu.
"Neden buradan çıkamıyorsun?"
"Çıkamam," dedi Kai, burnunu Kyungsoo'nun başının arkası boyunca sürttü, çenesini Kyungsoo'nun omzuna yerleştirmeden önce ensesine yumuşak bir öpücük kondurdu. "Daha doğrusu hiç denemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nocturna Suppressio || Çeviri
FanfictionYazar: purpleskies Do Kyungsoo hayallerinde yaşamayı severdi. Saatlerce hayal kurar, gerçeklikten daha iyi bir yer bulmaya çalışırdı. Ama ya Kyungsoo tüm bu güzel rüyaların göründüğü gibi olmadığının farkına varmakta başarısızsa? "Sen rüyaları...