Çeviri : Musanna & Ness
...
Kyungsoo ona endişeyle bakan oda arkadaşına baktı.
Derse gitmeden önce beraber kahvaltı yapıyorlardı. Kyungsoo portakal suyunun kalan son damlasını içip cevap verdi.
"Öyleyim." diyerek hala sersem gibi hissettiğini itiraf etti. Baekhyun'un haklı olduğunu biliyordu. Bugün aynadaki yansımasına baktığında gözlerinin etrafında siyah halkalar olduğunu görmüştü ve ya kıyafetleri büyümeye başlamıştı ya da kilo vermişti.
"Babam hala hastanede ve annem ona bakıyor. Çalışmam gereken finallerim ve gitmem gereken bir işim var." Kyungsoo tabağını kenara koyarken iç çekti. Söylenmekten nefret ederdi ve Baekhyun'un bunları duymaya ihtiyacı olmadığını biliyordu. Ama kendini durduramıyordu. Çok yorgundu.
"Hiç uyur musun sen?" diye sordu Baekhyun. Kyungsoo ona küçük bir gülümseme verdi. Soruyu komik bulmuştu.
Ben hiç uyur muyum? Kyungsoo Baekhyun ile beraber binalarına doğru yürüdü. Ona başını salladı ama içinden 'her zaman' diye geçirdi.
Profesör içerince onlar da sınıfa girdiler. Kyungsoo yerleşir yerleşmez kalemini ve defterini çıkardı. Not tutmaya başladı. Dersi dinlemeye çalıştı ve beynin çalışsın diye zorladı.
Ama Kai dışında hiçbir şeye odaklanamadı.
Uzun bir süredir onu rüyasında görmemişti. İlkte hatırlamadığını düşündü. Her zaman böyle rüyalar görürdü ve Kai onu hep kızdırırdı. Ama nasıl olduysa Kai'yi rüyasında görmediğini biliyordu. Nasıl bildiğini bilmiyordu. Sadece biliyordu.
Kendini boş hissediyordu. Tamamen değil. Kai onu rüyalarında rahatsız etmiyordu ve bu onun ne zaman uyusa sessizlik ve huzurun tadını çıkarmasını sağlıyordu. Artık sorulan sorular yoktu. Ve bir de vahşi maceralar.
Ama diğer taraftan Kaisiz rüyalarında kendini yalnız hissediyordu. Onun varlığından hoşlanıyordu. Bazen birlikteliklerinde sahip oldukları rahatlığı seviyordu. Onu onu daha hissettiriyordu.
Kaisiz hafta Kyungsoo'nun beklediğinden daha hızlı geçti. Kyungsoo hafta sonunu evde geçirmeye karar verdi. Yurtta öylece oturup Kai'yi düşünemezdi. Babası hastaneden yeni çıkmıştı ve annesi çalıştığı için Kyungsoo evde babasına bakmaya karar verdi.
Varendada oturuyorlardı. Kyungsoo kağıtları kucağında tutmaya çalışarak ders çalışıyordu. Gelecek hafta bir sınavı vardı ve bundan nefret ediyordu. Tam dikkatini toplamıştı ki çakmağın çakılma sesini duydu ve havayı duman kokusu kapladı. Burnunu kırıştıran Kyungsoo yukarı baktı ve sigara içen babasını gördü.
Kyungsoo onu görünce durdu. Babasının sigara içtiğini daha önce hiç görmemişti. Ve sigara içmediğini biliyordu, hatta kokusundan nefret ediyordu. Kyungsoo gibi. Ama şu an karşısında sanki dünyadaki en doğal şeyi yapıyormuş gibi sigarasını tüttürüyordu.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu Kyungsoo, notlarını kapatırken.
Babası ona baktı ve ona tembel bir şekilde gülümsedi. "Kendimi rahatlatıyorum."
"Neyle?" diye sordu Kyungsoo. Morali bozulmuştu ve bunu neden yaptığını bilmiyordu. "Ve ne için? Sanki çok ağır bir işte çalışıyorsun da."
Zehirli maddeyi içine çekerken gülümsedi babası. "Bazen küçük kaçamaklara ihtiyaç duyarsın, Kyungsoo."
Kai...Kyungsoo onu ve gülümsemesini hatırladı. Rüyalarında dolaşırken elini nasıl tuttuğunu hatırladı. Onun, onun kaçamağı olduğunu hatırladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nocturna Suppressio || Çeviri
FanfictionYazar: purpleskies Do Kyungsoo hayallerinde yaşamayı severdi. Saatlerce hayal kurar, gerçeklikten daha iyi bir yer bulmaya çalışırdı. Ama ya Kyungsoo tüm bu güzel rüyaların göründüğü gibi olmadığının farkına varmakta başarısızsa? "Sen rüyaları...