11.Bölüm

1.2K 170 110
                                    

  Çevirmen: Musanna  

...

  Kyungsoo asla elindeki hapın kalp atışlarını artırıp tüm duyularını açacağını düşünmemişti. Şu an odadaki her şeyi duyabiliyordu. Baekhyun not defterindeki sayfaları çevirmesini. Sırtından akan ter damlasını ve hatta ağzındaki suçluluk ve endişe tadını bile hissedebiliyordu. Çok fazla duygu. Çok fazla endişe. Hepsi bir hap yüzündendi.

"Bütün kaynaklarımı bulamıyorum." Baekhyun elini notları üzerinde gezdirirken, Kyungsoo hapı kutusuna koydu ve yeni aldığı uyku ilacının kapağını kapatıp yastığının derinliklerine soktu.

"Kütüphanede çalışmalısın." dedi Kyungsoo, garip davrandığını fark etmemesini umarak.

"Haklısın." dedi Baekhyun, saatine bakarak. Saat altıydı. Kütüphane sekize kadar kapanmıyordu. Yatağından kalkıp eşyalarını topladı ve "Erken dönerim." deyip çıktı.

'Güzel.' diye düşündü Kyungsoo. 'Beni böyle görmeni istemiyorum.'

"Sorun olmayacak değil mi?"diye sordu Baekhyun. Kyungsoo gözlerindeki endişeyi görünce sağ tarafından vurulmuş gibi hissetti.

"Evet. İyi olacağım."dedi Kyungsoo, gözlerini kaçırarak. 'Özür dilerim Baek.'

"Baş ağrın için ağrı kesici alacaktın, alabildin mi?"

'Keşke.'

"Evet," diye cevapladı Kyungsoo, hafifçe gülümserken. "Endişelenme. İyi olacağım."

"Tamam," dedi Baekhyun, son kez Kyungsoo'ya baktıktan sonra. Bu Kyungsoo'nun, az sonra yapacağı şeyler için kendini suçlu hissetmesine sebep oldu. "İyi olacağından emin misin?"

'Hayır,' diye çığlık atmak istedi Kyungsoo. 'İyi değilim. Konuşacak birine ihtiyacım var.'

"Evet,"diyip başını salladı Kyungsoo. Baekhyun kapıyı kapatmadan önce gülümsedi ve Kyungsoo'yu düşünceleri ile baş başa bıraktı.

Konuşacak birine ihtiyacı vardı. Baekhyun. Luhan. Herhangi biri. Ama sonra... 'Onlar anlamaz ki,' diye düşündü Kyungsoo, elini yastığın altına sokarken. 'Hiç kimse anlamaz.

Kai hariç.

Kısa sürede uyanmadan onunla konuşması lazımdı. Rüyalarında daha uzun süre kalmalı, onu orada kalması için ikna etmeliydi

Kyungsoo hapı ağzına attı ve titreyen elleriyle suyu ağzına yaklaştırdı. Bunu yapmamalıydı. Bu yola başvurmamalıydı. Ama Kai'yi görmek istiyordu. Onunla konuşmak, rüyagezerini görmek istiyordu.

Bir hap sersemlemesine ya da uyuması için yeterli değildi, bu yüzden sistemine üç tane daha gönderdi. Yaptığı şey yüzünden titriyordu ve bunun sonuçlarının iyi bitmeyeceğini biliyordu. Neleri boşa harcadığını biliyordu. Hayatını, örneğin. Ama kafası yastığa kavuştuğu an, yumuşak madde onu bir süre onu rahatlattığında çoktan uyumuştu. Birden kendini suyun içinde nefes almakta zorlanırken hissedince, kendini rahatlatma düşüncesi tamamen kaybolmuştu.

Akciğerleri patlamak üzereydi ve çok fazla su içmişti. Bir yandan tutunacak bir şey ararken bir yandan da nasıl uyumakta zorlandığını ve şimdi ne kadar uyanmak istediğini düşünüyordu. Derken bir el bileğini yakaladı. Bu ele tutunan Kyungsoo, birinin onu sudan çıkardığını hissetti. Yuttuğu suyu öksürüklerle çıkarırken Kai'yle göz göze geldi.

"Nefes al." Kai  talimatlar verdi, onu kumlu zemine yatırıp sırtını ovalarken. "Nefes al, Kyungsoo."

Kyungsoo'nun bir eli, öksürmeye devam ederken, boğazını kavramışken diğer eli gider korkusuyla Kai'yi tutuyordu.

Nocturna Suppressio || ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin