Çeviri: Musanna
...
Önüne koyulmuş kahve davetkar görünüyordu ama Kyungsoo onu içmek istemiyordu. İstediği şey yağmurun getirdiği soğuk yüzünden üşüyen ellerini ısıtmak için elleriyle kaplamaktı kupayı. Bu gece uyumak istediği için vücudunda hiçbir kafein parçası istemiyordu ama karşısındaki insana baktıkça, acaba uyumanın iyi bir fikir mi olduğunu düşünemeden edemiyordu.
"Neden bunu söylemeye devam ediyorsun?" diye sordu Kyugsoo, ellerini kupaya sürterken. Ama Luhan ona cevap vermedi ve önündeki kupayı işaret etti. İç geçirme istediğini bastırarak dudaklarını bardağa dayayıp acı bir yudum aldı Kyungsoo.
"Daha iyi mi?" diye sordu Luhan. Kyungsoo yüzünü buruşturdu.
"Pek değil. Şekerin var mı? Ya da kreman?"
Luhan başını iki yana salladı. "Ne kadar sert, o kadar iyi."
'Of,' Kyungsoo kupayı yerine koymadan dudaklarını yaladı.
"Peki, neden bana bunu vermeyi devam ediyorsun?"
"Böylece uyumayacaksın. Bu yardımcı olur." diye cevap verdi Luhan. Kyungsoo yine kendini ona garip garip bakarken buldu.
'Bunun artık sona ermesi gerek,' diye düşündü Kyungsoo.
"Neden uyumama engel oluyorsun?"
Luhan gözlerini kaçırıp cevap verdi. "Kabuslar görüyorsun, değil mi?"
Kyungsoo arkasına yaslandı. Bu soruya şaşırmıştı. "Hayır."
Luhan kaşlarını kaldırdı.
"Gerçekten görmüyorum." dedi Kyungsoo tekrardan. "Tam aksine, çok güzel rüyalar görüyorum."Kyungsoo ikisinin onu rüyaları hakkında konuştuğu gerçeğini garip bulmuştu. Bu günlerde rüyaları onun için biraz kişiseldiler. Gerçi uzun zamandır görmüyordu, ama olsun. Rüyalarındaki hiçbir şey gerçek değildi. Bunu kavramıştı artık. Ve en önemlisi diğerlerini ilgilendirmiyorlardı onun rüyaları.Peki o zaman, Allah aşkına, takılacak kadar yakın olmadığı bu insan ona neden rüyaları ile ilgili sorular soruyordu?
Kyungsoo onu şaşkınlıkla izlerken Luhan sırıttı.
"Güzel rüyalar, ha? Ve güzel rüyalar derken... İnsanlarla takılmaktan bahsediyorsun değil mi?"
Bu ani cevapla gözleri büyümüştü Kyungsoo'nun.
"Bu 'güzel rüyaların' gitmek istediğin yerlere gitmeyi de içeriyor mu?"
'Paris.' Kyungsoo Eyfel Kulesi'ni hatırladı.
"Peki bu güzel rüyaların," dedi Luhan yavaşça. "Seni daha canlı hissettiriyor mu?"
Kai onu güldürüyordu. Kai onu konuşturuyordu. Kai onun hissetmesini sağlıyordu.
"Bu 'güzel rüyaların' bazı şeyleri deneyimlemeni sağlıyor mu?" diye devam etti Luhan. "Seks ile ilgili şeyleri bile?"
Kyungsoo kupayı daha sıkı kavradı. "Ne-nerden biliyorsun?"
Luhan ona bir süre baktı. Kyungsoo onu sallayıp kendine getirmek istedi.
"Adı ne?" diye sordu Luhan.
'Biliyor mu?' Söylediklerinden dolayı çıldırdığını görmesin diye çabalıyordu Kyungsoo.
Ona söylemeli miydi? Kai'nin adını ona söylemeli miydi? Luhan onu tanıyor muydu ki?
"Kai." Kyungsoo sessizce söylemeye karar verdi. Onun adından bahsedince , Luhan'ın başını salladığını gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nocturna Suppressio || Çeviri
FanfictionYazar: purpleskies Do Kyungsoo hayallerinde yaşamayı severdi. Saatlerce hayal kurar, gerçeklikten daha iyi bir yer bulmaya çalışırdı. Ama ya Kyungsoo tüm bu güzel rüyaların göründüğü gibi olmadığının farkına varmakta başarısızsa? "Sen rüyaları...