Çeviri: Musanna
...
Saat gece dokuzdu ve hava çok soğuktu. Kyungsoo'nun yatağında, battaniyenin altında olmaktan daha fazla istediği bir şey yoktu. Kendini ailesinin evinde, kendini iyice sarmış hayal etti. Ebeveynlerinin kavgası ya da birbirlerine bağırmasını takmaz, ince duvarlardan yankılanan sesleri umrunda olmazdı. Sadece biraz dinlenmek, kendi alanında güvende olmak ve dışarı çıkmak isteyene kadar orada durmak istiyordu.
Ama Kyungsoo şu an o rahatlığı yaşayamazdı çünkü iş yerindeki yarın gönderilmesi gereken eski kitapları paketlemesi gerekiyordu. Acil demişti patronu. Kyungsoo'nun yardımına ihtiyacı vardı ve Kyungsoo bu durumda ona hayır diyemezdi. Patronunu seviyordu. Ona problem çıkartmıyordu. Ve ekstra çalıştığında ona fazladan para veriyordu. Böylece Kyungsoo evin faturalarını ödeyebiliyordu.
'Keşke oğlu bu kadar garip olmasa,' diye düşündü Kyungsoo kutuyu sağına koyarken. Luhan'ı görmek istemediğinden bir süre buraya gelmemişti. Geçen sefer konuştukları şeyler aklından çıkmıyordu ve bu düşünceleri aklından sadece çalıştığında ya da aklını bir şeyle meşgul tuttuğunda çıkarabiliyordu.
'Şimdi ki gibi,' diye düşündü Kyungsoo kutuları masaya koyarken. 'Çalışmak işe yarıyor.'
Kyungsoo yanlışlıkla kitabı sertçe rafın üstüne koydu ve bununla birlikte tozlar havalandı. Öksürerek, ellerini sallayıp tozu uzaklaştırmaya çalıştı ve kitapları öteki tarafa devrildi.
Sızlandı ve onları yerden almak için eğildi. Yırtılmadıklarını umuyordu. Hiçbir zarar gelmesini istemiyordu. Kitapları yerden kaldırıyorken durdu. Elindeki kitap rüyalar hakkındaydı.
Kitap eski ve yıpranmıştı. Ama Kyungsoo'nun ilgisini çeken içeriğiydi. Kitabı rafa yerleştirip kapağını açtı ve gözlerini sayfada dolaştırdı.
İnsanların neden rüya gördüğü ile ilgili düzinelerce neden vardı ve Kyungsoo hepsini tek tek okudu. Ne aradığını bilmiyordu. Sadece ona neler olduğunu bilmek istiyordu. Tabii gerçekten bir şey oluyorsa.
Öteki sayfayı açtı ve bu bölümün kabuslarla ilgili olduğunu gördü. İlgiyle okumaya başladı. Merdivenden ayak sesleri duyunca durdu ve Luhan'ın geldiğini gördü.
Bir süre birbirlerine baktılar, ne yapmaları gerektiğini bilmeden. Kyungsoo, konuşmak istiyor ama buna hazır değilmiş gibi görünürken, Luhan'ın gözleri yardım etme isteğiyle parlıyordu.
'Yardım.' Belki de ihtiyacı olan şey buydu.
"Hey," diye başladı Kyungsoo. Luhan bunu yanına yürüyebileceği bir izin olarak aldı.
"Hey," diye cevap verdi ve karşısına oturdu. "Yardıma ihtiyacın var mı?"
Kyungsoo başını iki yana salladı ve gülümsemeye çalıştı. "Bitirdim."
Luhan başını salladı ve yerdeki düşen kitapları kaldırdı.
"Hey Kyungsoo-"
"Luhan-"
İkisi de aynı anda konuşmuştu. Luhan kıkırdadı. "Devam et."
Kyungsoo gülümsedi. "Teşekkürler. Ben, uh, Ben sadece geçen sefer için özür dilemek istedim."
Luhan ona bakıyordu. Gerçekten yardım etmek istermiş gibi görünüyordu.
"Niyetinin iyi olduğunu biliyorum. İnatçılık ettim." dedi Kyungsoo elini kitaba sürerken.
"Sorun değil." diye cevapladı Luhan. "Garip şeyleri kabul etmek biraz zor olabiliyor."
Kyungsoo Luhan'a baktı. Gözleri elindeki kitabın kapağındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nocturna Suppressio || Çeviri
FanfictionYazar: purpleskies Do Kyungsoo hayallerinde yaşamayı severdi. Saatlerce hayal kurar, gerçeklikten daha iyi bir yer bulmaya çalışırdı. Ama ya Kyungsoo tüm bu güzel rüyaların göründüğü gibi olmadığının farkına varmakta başarısızsa? "Sen rüyaları...