Sonun Başlangıcı Gibiydi Yaşananlar, Bilinmezliğin Tam Ortasında Karanlığa Doğru..
Ve Bazen fazla dayanılmaz oluyordu, yol kenarında bir kaldırıma oturup yeter artık buraya kadar demeyi bilmek gerekiyordu.
Yaklaşık bir saattir oturduğum kumun üzerinde Mavi Gözlü adamın bana kendini anlatmasını bekliyordum. Aramızda tükenip giden zamana aldırış etmeden susuyordu mavi gözlü adam, O'na dair merakım her geçen dakika artıyordu. Belli aralıklarla bir şey söyleyecekmişçesine dudaklarını aralıyor, aynı hızla vazgeçip kapatıyordu.
Peşine takılıp geldiğim bu adamın henüz adını dahi bilmiyordum. Birilerini güvenmemem gerektiğini hala öğrenememiştim. Kendi içimde hatalarımdan ders almadan kendimle savaşıyordum. Adını bile bilmediğim bir adam, yaralarımız yakın kılıyordu belki de bizi. İç sesim beni rahatlatmak uğruna türlü sebepler sunuyordu. Sorgulamayı bıraktım. Yol da gelirken de fazlaca düşünmemeye özen göstermiştim. Yanlış bilmiyorsam eğer şuan kilyos sahilinin ücra bir köşesindeydik. Buraya gelmeyeli öyle uzun zaman olmuştu ki. Sonsuzluğa doğru uzanan maviliği seyrettim, oturduğum zemindeki kumlarla oynadım bir süre, zaman durmuş gibiydi hava iyice kararmıştı. Cebimden telefonumu çıkarttım ve saate baktım saat 19 : 37 idi. yaklaşık 23 dakika sonra bizim ev ahalisi işten çıkıp eve gelecek ve yokluğumu fark edeceklerdi. Babam, abim ve ablamın olanlardan haberi olmadığı için sıradan korkular duyacaklardı.
,Annem..
Annemin aklından neler geçeceğini ne kadar korkacağını, ve nasıl çaresiz hissedeceğini tahmin edebiliyordum. Bir kaç saat daha burada oyalanıp geri dönecektim eve belki biraz azar işitecek daha sonra odama geçip yine bitmek bilmeyen melankolimle hararetli bir yalnızlığa bürünecektim. Mavi Gözlü adamın derinden ve acı çekercesine çıkan sesiyle kendime geldim.
''Kızım Defne'nin doğumun da kaybettim karımı, kızımın dünyaya gelişine bile sevinememiştim. Doğumhanenin önünde saatlerce beklemiştim. Orada iliklerime kadar hissettiğim heyecanı hala dün gibi hatırlarım. Saatler dakikalar geçmek bilmemişti. Doğumhanenin kapısında bir sağa bir sola sabırsızca yürüyordum. Nasıl telaşlıydım nasıl bir baba olacaktım acaba ? Kızım annesine mi benzeyecekti yoksa bana mı ? Annesine benzemeliydi annesi gibi güzel olmalıydı, babası kadar da korkusuz. Saatleri böyle güzel ve tatlı heyecanlar yaşayarak yitirdim o soğuk hastanenin doğumhane kapısın da, bir ara bir hareketlilik oldu içeriden telaşla bir hemşire çıktı. Ne olduğunu bile anlayamadan çıktığı gibi elleri dolu bir şekilde geri girdi doğumhaneye bir şeyler ters gidiyordu. O ana kadar kendimi hep korkusuz bilirdim, az önce de dediğim gibi kızımın da babası gibi korkusuz olmasını bile diledim. Korkusuz değilmişim meğer beni de korkutan şeyler varmış. '' dedi Mavi Gözlü adamın sesin de ki hüzün yüzünde hayat bulmuştu.
Acıyordu bu adam.
Kanıyordu bu adam.
Bu zamana kadar sürekli yakıp yıkmıştı kendini belliydi. Derin sessizliğini bozmadan dudaklarına yerleştirdiği sigarasını ateşledi, bir dal daha yakıp bana uzattı gözlerimi kendini geceye bırakmış dolunay'ın yakamozunu üzerini giymiş mavi'nin umut veren siyahından ayırmadan bana uzattığı bir dal sigarayı aldım dudaklarıma yerleştirdim ve peş peşe sakin dumanlar çektim içime. Sigaramdan çektiğim telaşsız dumanlar içimde ki sis bulutuyla birleştikçe içimden bir şeyler kopup gidiyordu sanki, Mavi gözlü adamın anlatmasını beklemeye devam ederken telefonumun kulak tırmalayıcı melodisi ilişti kulaklarıma.. Ağır hareketlerle cebimde ki telefonumu çıkardım. Telefonumu arayan kişi annem'di.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZILCA KADIN
ChickLitKatledilen Bir Hayatın Perde Arkası S;anılanın Aksine Hep Daha Karanlıktır.. Masumluğunu Kaybetmiş Bir Kadının Kaleminden KIZILCA KADIN.. ''-Bardağın Dolu Tarafından Bak Derdi Hep, O'nun İçin Hayat Kolaydı. Ben Eksiklikler Ve Doldurulamaz Bir Boşlu...