-1-

261K 6.1K 886
                                    

 Kudret Emre MERCAN;

 Nefeslenmeye ne zaman ihtiyaç duysam, şimdi olduğu gibi bu uçsuz bucaksız toprakları seyre gelir, içime çektiğim her derin nefesle sorumluluklarımı bir kez daha hatırlarım. Yüzlerce kişinin sorumluğu omuzlarımda yokmuş gibi birde ailemin beni evlendirme derdiyle uğraşıyorum. Babam bu toprakların en merhametli, en sevilen ağası olsa da bana karşı hiçbir zaman merhamet göstermedi. Yaptığım en ufak bir hatada cezalandırdı. Şimdi neden bu kadar üzerime düştüğünü bana neden bu kadar acımasız davrandığını anlıyorum. Bulunduğum konumunda hata yapma lüksü yok. Hata yapma lüksünün olmaması beni oldukça sert biri yaptı. Tabi bu sertlik ailem dışında olan kişiler için geçerli. Dönüp arkama baktığımda burun kıvırılan işleri daha çocuk yaşımda yapmaya başladım. Babam bu konuda oldukça katı bir yol izledi. Tabiri caizse burnumu sürte sürte beni şimdiki ben yaptı. İyi ki de yapmış. Onun sayesinde kimsenin karşısında eğilmez, gözü hep kara biri oldum. Kapıma gelen herkesi öğrendiğim gibi karşılayıp derdini dert, sevincini mutluğunu kendi mutluğum olarak gördüm. Şimdi ise benim büyük bir derdim vardı. Şirketin sorunları, aşiretin dertleri yetmezmiş gibi birde başıma evlilik derdi sarıldı. Eskiden bu kadar sık gündeme gelmeyen konu, şu son on gündür her gün gündeme geliyor. Aldığım derin nefesle son kez izlediğim manzaraya bakıp yavaştan tepeden inmeye başladım. Kuşçu dayı her zamanki gibi güvercinlerinin başında onlarla ilgileniyordu. Kısa bir muhabbetten sonra onunda evlenmem gerektiğini söylemesi ile veda edip yanından ayrıldım. En iyisi bu günlerde şirkette sabahlayıp evden uzak durmaktı. Tabi bu hayalim telefonum çalana kadar sürdü. Şahsi telefonum her zaman açık ve seslideydi. Bu babamın zamanında öğrettiği kurallardan biriydi. Arayanı tahmin etmem hiçte zor değildi.

 "Efendim Baba." dememle, "Eve gel." Deyip telefonu suratıma kapatması bir oldu.

 Bu adam beni bir gün kesinlikle delirtecekti. Gaza biraz daha yüklenip konağın yolunu saptım. Konağa yaklaştıkça, araba kalabalığına insan kalabalığı da eklendi. Yolu açan kalabalığa daha dikkatli bakıp arabayı giriş kapısında durdurdum. Arabadan inmemle rahat şekilde çevrede duranlar hemen kendilerine çeki düzen verip başlarını önlerine eğdi. Dışardaki kalabalıktan ayrı konağın bahçesi de bir hayli kalabalıktı. Çalışanlar oradan oraya koşturuyor telaş içinde ikramlıkları taşıyordu. Zaten çatık olan kaşlarım bilmediğim durum yüzünden daha çok çatılırken gözlerim babamı aradı. Saat gecenin bir yarısı, onca kalabalığın benim haberim olmadan evimde ne işi vardı? 

Sinirle bağıracağım sırada annem bir anda önüme dikildi. "Baban ve misafirler büyük salonda." Başımı sallayıp hızlı adımlarla benim için açılan kapıdan içeri girdim. Mercan aşiretine bağlı olan tüm ağalar buradaydı. Babam her zamanki gibi baş köşede oturmuş en sert haliyle etrafı izliyordu. Gözü bana döndüğünde herkesi görecek şekilde yerleştirilen sandalyeyi işaret etti. İtiraz etmeden başımla onaylayıp aşiret ağalarının ellerini sıkıp yerime yerleştim. Anlaşılan bilmediğim konu benimle ilgiliydi. Sakin kalmaya çalışıp gözlerimi babama çevirdim. Babam duruşunu dikleştirdiği anda ortamdaki gereksiz uğultuda bu sayede kesilmiş oldu. Tam ağzımı açacağım anda babamın sert bakışıyla konuşmayı sonraya erteleyip beklemeye devam ettim. Beklemem çok uzun sürmedi. Gözlerimi karşımda oturan ağalara çevirdiğimde kimsenin benimle göz teması kurmaya cesareti yoktu. Bu dudaklarımın azda olsa kıvrılmasına sebep oldu.

"Bugün buraya toplanmamız sebebi..." konuşmasına ufak bir ara verdiğinde gözlerim tekrar babamı buldu. Yüzümdeki alaylı ifadeye meydan okuyan bakışlarla karşılık verip sözlerine devam etti. "Mercan aşiretinin ağasının evlilik vaktinin çoktan gelip geçtiği." Yüzümdeki hafif sırıtma anında silinirken sinirli bakışlarıma az önce benim yüzümdeki alaylı ifadeyle karşılık verdi.

Kalbinin Sesini DinleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin