PB1 Mavi Gözlü Dev

4.2K 233 98
                                    

Annemin bininci kez seslenmesiyle gözlerimi zorlukla açarak doğruldum. Uyku benim ikinci aşkımdı.

Yataktan sürünerek çıktım ve kapıya doğru ilerlerken yatağımla hüzünlü bir bakışma yaşadık. Evet yaşadık. Çünkü üstünde bir gülen yüz bulunan yastığım da bana bakıyordu. Gülüyor olması hüzünlü olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Hayır, şizofreni değilim, paratonerim.

Odadan çıktığımda annemle karşılaştım. Elinde bir bardak su vardı. Aklından geçenleri tahmin etmek zor değildi. Kalktığım için şükrederek elindeki suyu aldım ve güldüm.

"Eren kalkmadı mı?" Annem de haince güldüğünde ikizimin odasına ilerledik. Kapı kolunu indirdiğinde kapı açılmadı. Annem kolu bir kez daha zorladıktan sonra bana döndü.

"Kilitlemiş." Bütün hevesim kursağımda kalırken elimdeki suya hüzünle baktım. Ben suyu Eren'in yüzüne atamamanın üzüntüsünü yaşarken annem de Eren'in kalkmamasının sinirini yaşıyordu.Annem birdenbire çığlık atıp gürültüyle yere düştüğünde ben de korkuyla çığlık attım. Noluyor be!

Aynı anda içerden de bir patırtı geldi ve Eren kapıyı hemen açıp yerdeki anneme baktı.

"Anne!" diyip telaşla eğilirken annem gülerek ayağa kalktı.

"Günaydın oğlum." dedi Eren'in yanağını okşayarak. "Uyandırdım mı?" Eren annemin onu kaldırmak için rol yaptığını anlayarak oflarken elimdeki bir bardak suyu suratına döktüm. Annem ve Eren bana bakarken sevimlice gülümsedim.

"Dökmesem içimde kalırdı."

"Esen!" Erenin bağırmasıyla hızla kaçmaya başladım. Mutfağa son hız girdiğimde Eren'le yemek masasının çevresinde dolanmaya başladık.

"Nereye kadar kaçabileceksin?" diye tehditkar bir biçimde sorduğunda güldüm.

"Gittiği yere kadar." O bir taraftan yaklaştığında ben diğer taraftan kaçıyordum.

"Esen! Eren!" Babamın seslenmesiyle ikimiz de ona baktık. Yemek masasında oturduğunu yeni farkediyordum. Sesi oldukça otoriterdi. Bakışları da aynı derece sert olduğundan hemen esas duruşa geçtik ikizimle.

"Sabah sabah nerden buluyorsunuz bu enerjiyi?" diyerek omuzlarını düşürdü babam. Bu ani değişimine güldüğümde Eren'in bana yaklaşmaya başladığını fark ederek diğer tarafa kaçtım. Birdenbire suratıma bir bez fırlatıldı.

"Sen küçük hanım," derken parmağını bana doğru salladı annem. "Gidip o suyu döktüğün yeri siliyorsun. Ve sen küçük bey," parmak şimdi ikizime doğru sallanıyordu. "Şu ıslak tişörtünü odanın ortasına bırakırsan haftasonu benimle birlikte temizlik yaparsın ona göre." Eren korkuyla gözlerini irileştirip banyoya koşarken ben de elimdeki bezle Eren'in odasına ilerledim. Kapının önündeki ıslaklığı iyice temizlediğimden emin olduktan sonra üstümü değiştirmek için odama geçtim.

Formamı üzerime geçirip uzun kahverengi saçlarımı salaş bir örgüyle topladım. Aynada kendimi incelerken bir kez daha kısa boyuma lanet ettim. Annem kısa boylu bir kadın değildi, babam da uzundu. Eren'in de boyu 1,85 ti ama ben 1,60larda sürünüyordum. İkizim uzun boy genlerini kendine almıştı pislik. Çantamı elime alıp odamdan çıktığımda Eren de kendi odasından çıktı. Lanet ikizim güzellik genlerini de kendine almıştı.

Dar okul gömleği kaslı vücuduna yapışıyordu. Üstüne giydiği hırkanın önünü açık bırakmıştı ve gömleğinin altından belli olan kasları ortaya seyirlik bir görüntü çıkarıyordu. Siyah saçlarını her zamanki gibi dağıtmıştı ve dayımınkine çok benzeyen koyu renk gözleriyle oldukça havalıydı.

Püsküllü Bela Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin