Annemi kucağıma alıp, hastaneye nasıl ulaştığımı hatırlamıyorum. Annemi uyanmasını beklerken geçirdiğim o dakikalar sanki Asır gibi gelmişti bana. Kafamdaki soru işaretleri vardı.
Bu bayılmaların anlamı neydi?
Neden sürekli annem yorgun?
Erken yatıp, geç uyanmasını sebebi neydi?
Bana bişey anlatacakmış gibi olup, neden susmayı tercih ediyordu?
Ve benden hala sakladığı birşeyler vardı...
Bunları düşünürken doktorun ve annemin sesiyle kendime geldim.
Kapının açık olduğunu ve beni görmediklerini fark ettiğimde, kapıya doğru yaklaşıp onları dinlemeye başladım.
"Birce hanım, tedaviye başlamamız gerek dediğimde başlasaydık eğer tümörün yayılmasını ve büyümesini engeller ve iyileşmenin söz konusu olabilirdi."
"Üzgünüm ben iyiyim çıkmak istiyorum evime gitmek istiyorum" dedi toparlanmaya çalışırken. İçeri girdim beni gördüklerine ikiside duraksadı.
"Anne?" Dedim ağlamaklı sesimle.
"Oğlum Dedi ve yatakta oturur vaziyete geldi. Doktora döndüm. Üstüne yürüdüm.
"Ne demek tümör doktor bey ne diyorsun sen neden benim haberim yok bu olaylardan. Anne sen, sen neden bişey demedin." Doktor kolundan tuttu beni sakinleştirmeye çalışırken.
"Uras bey bunları burda konuşmayalım. Benimle gelin." Peşinden yürüdüm. Odasına girip kapıyı kapattı beni koltuğa otutturdu. Kendiside masasının üzerine oturdu.
"Bakın Uras bey bu çok ciddi bir mesele anneniz söylememiz için bizi zorladı tedavi olmak için onu ikna etmeye çalıştık fakat kabul etmedi ama ara ara kontrole gelecekdi. Her geldiğinde onu tedavi için zorladım ama reddetti sizden neden sakladığını bilmiyorum. Uras bey anneniz çok kötü durumda biz fark ettiğimizde çok geçti zaten nasıl söyliycembilmiyorum çok az zamanı kaldı uras " Elini yüzüne kapattı terlerini sildi.
" Doktor bey ne olursa olsun bunu bilmem lazımdı annem o benim annem neden ben herşeyi en son öğreniyorum belki ben ikna ederdim onu ne ne demek az bir zaman annem ölecek mi " Dedim sert çıkışarak. Ellerimi başıma götürdüm göz yaşlarını ilk defa bu kadar çok aktı babamdan sonra bir şok daha bir darbe daha aldım.Doktor pişman bir şekilde baktı yüzüme hiç birşey demeden odadan çıkıp annemi yanına gittik. Annem solgun bir şekildeydi yanına oturdum ellerini aldım ellerime.
"Meleğim iyi olacaksın merak etme ben yanındayım" Dedim gözlerimdeki yaşı silerken. Annem gülümsedi yüzüme baktı. Kafasını salladı iki yana.
"Oğlum üzülme ne olur keşke yanında uzun zaman kalabilseydim keşke evlendiğin günü de görebilsem tek istediğim bu. Oğlum ne olursun bana kızıp küsme ben seni bu dünyada herşeyden çok seviyorum." Dedi gülümseyerek. Başımı aşağı eğdim. Gözlerimi sıktım gözlerim serçe dizlerime damladı.
Eve geldik annemi odasına çıkarttım. Aşağı indim ne yapacağımı bilemedim telefonu alıp ılgını aradım saat sabah beşdi. Sersemce telefonu açtı.
"Ne var lan bu saatte" dedi aptalca derin bir nefes aldım.
"Ilgın hemen bizim eve gel" deyip kapattım. Ön dakika geçmeden kapı çaldı. Açtım Ilgın soluk soluğa karşımdaydı çok endişelenmiş bir şekilde.
"Noldu Uras bişey mi var" dedi içeri geçerek.
"Annem Ilgın annem" deyip yere oturdum göz yaşlarım akmaya başladı. Beni kaldırıp koltuğa otutturdu. Su getirdi telaşlı görünüyordu. Su içip nefes aldım sonra gözlerimi sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayboluş- Tamamlandı (+18) #wattys2017
Novela JuvenilUras büyümüş olsa bile babasının yokluğunu hala içinde taşıyan küçük bir çocuk, aynı zamanda rosanın aşkından yanıp tutuşan ama babasını bulmak için çabalayan bir gençti. Patronu Kenanın iyiliğinin içindeki kötülüğü bulması geç oldu.. Onun tek g...