TÜRKÇÜLÜK VE AHLAK

Bölüm 18 (KERKÜK)

Kerkük! Kerkük! Can Kerkük! Sahipsiz Kerkük! Kerkük derken ırak Türklerini anlatmak istiyorum. Birinci Cihan Harbinin sonunda, Osmanlı Devleti içinde Türkler için sınır çizilirken o zaman ki Musul vilayeti bu sınırın içinde sayılmış, fakat Lozan barışında ve ondan sonra ki Musul Anlaşmasında İngiliz köpeklerinin sonuna kadar direnişleri yüzünden ırak Türkleri yabancı hakimiyeti altına bırakılmıştı. Son gücünü harcayıp doğuda ermeni p*çlerini yenen batıda yunan ordusunun yarısını yok edip yarısını yunanistan'a kaçıran fakat buna rağmen adaları ve Batı Trakya'yı alamadığı gibi tazminat da koparamayan yorgun ve bitkin Türkiye, Musul için ingilizlerle çarpışmaya imkanı yoktu.
     ırak bağımsız bir devlet olduktan sonra ırak Türkleri'nin iptidai ve düşman bir idare altında oldukları düşünülerek o yönde bir siyaset izlenmemesi, milli bir dış siyaset güdememe vasfının normal sonucudur.
     Yıllardır ülkemiz akbabalar tarafından yönetildi ve hala yönetilmektedir. Milli bir dava güden siyasetçi yok denecek kadar azdır. "Balkan vatandaşı olmayı, Türk vatandaşı olmaya tercih ederim. " diyen Tevfik Rüştü Aras, "Bizim için Kıbrıs davası yoktur." diyen Fuad Köprülü gibi bakanlar, "Kobaniye selam olsun." diyen Ahmet Davutoğlu gibi başbakanlar , "Ben gürcüyüm, karım arap.", "Türk'üm dersen oda k*rdüm der." diyen  Erdoğan gibi Cumhurbaşkanları oldukça dış siyaseti bırakın ülkede de birlik olmak bugün ki gibi bölünme aşamasından kurtulamayız.
     Unutmamalıyız ki yaşamak isteyen millet, güçlü olmak isteyen devlet, siyasi sınır dışında ki ırkdaşlarını unutmayan, unutamayan millettir. Geçmişi unutmak, soydaşını ve kardeşini hatırlamamak, bilmemek hayvanlara mahsustur.
     Bugün Kerkük dediğimiz ırak Türkleriyle ilgilenmek milli görevimizdir. Tarihi yanlış hatırlamıyorsam 1965 yılı 14 Temmuz'da Türklere karşı yapılan kıyım harekatından beri yapılan en cani işkenceler, Türkmenlerin emniyet altında olmadığını gösteriyor.
     İsrail'e yenilmesinin sonucunu Türkiye'ye yüklemeye çalışarak, Türk düşmanlığını milli siyaset haline getiren arap devletlerinden biri olan ırak, diğer yanda moskova'da yetiştirilmiş önderleriyle komünist düşüncelerini benimseyen ve bağımsız devlet olma hayali ardında koşan mal k*rtler ırak Türklerini öldürerek orada Türkmenleri kırarak k*rt nüfusu hakimiyetini sağlamaya çalışıyor.
    Burada ki Türklerin, ırak'ın petrol bölgelerinde yaşamaları da hem önemlerini, hemde kendilerini tehdit eden tehlikeyi arttırmaktadır.
    ***
Rahmetli  Sedat Simavi, Kıbrıs davasının milli bir dava olduğunu öne sürüp Kıbrıs davasını milli bir ülkü haline getirmişti. Kerkük Türklerinin'de desteğe ihtiyacı var hatta Kıbrıstan bile çok desteğe ihtiyacı var. Çünkü Kerkük Türkü talihsiz. Nasıl talihsiz olmasın ki barzani gibi bir k*rt eşkiyası devlet kurmaya, Kerkük Türklerine azınlık hakkı vermeye kalkıyor. Bu küstahça iddialara karşı gürcü cumhurbaşkanı Erdoğan, barzani eşkiyasını, kendine denk sayarak ve k*rt paçavrasını havaalanlarına asarak karşılıyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni Türk halkını iki paralık ediyor, rezil rüsva ediyor. İşin daha da utanç verici yanı halk sessiz kalıyor. Sedat Simavi gibi biri çıkamaz mı?
    Dedem Mete Han'ın dediği gibi "sınırlarınız tehlikede ise genişletin."
     Öncelikle Erdoğan'ın mahvettiği böldüğü ülkemizden  pkk yı temizleyerek ve sonra Kerkük ve Suriye Türkmenlerinden başlayıp Tüm Türkler'in özgürlüğü için uğraşmak boynumuzun borcudur. Ve şunu beynimize ve kalbimize kazımalıyız  " Türk milleti 81 ilden ibaret değildir."