yunanistan'ın, takip ettiği "Megali idea" (büyük ülkü) politikasından, yani yayılmacı emellerinden dolayı, Türkiye ile birçok anlaşmazlığı vardır. Bunlar arasında Kıbrıs, karasuları, kıta sahanlığı, hava sahası, FIR (uçuş bilgi bölgesi) hattı, Ege adalarının silahsızlanması, Batı Trakya ve Türk azınlığı meseleleri daha önemli olanlarıdır.
Ayrıca yunanistan, Türkiye'ye karşı yürütülen bölücü, yıkıcı, terör, kaçakçılık vs. zararlı faaliyetleri desteklemekte, her vesileyle ülkemize karşı düşmanca tavırlar sergilemektedir. Bu da, iki devlet arasındaki uzlaşma yollarını tamamen kapatmaktadır.
yunanistan, ülkesindeki Türkler'in yanı sıra, Makedon, Arnavut, Bulgar, Ulah, Çingene, Yahudi, Giritli vd. azınlıkların varlığını reddetmekte, bunları baskı yolu ile Helenleştirmeye veya ülkeden göç ettirmeye çalışmakta ve komşularından toprak talebinde bulunmaktadır. Bu yüzden yunanistan'ın, yalnız Türkiye ile değil, Bulgaristan, Makedonya ve Arnavutluk'la da anlaşmazlıkları vardır. Belirtilen tavrıyla yunanistan, Balkan Yarımadası'ndaki barış ve huzuru bozmakta, komşuları ile iyi ilişkilerin kurulmasını önlemektedir.
Türk-Yunan ilişkileri arasında en önemli meselelerden biri, Batı Trakya ve burada yaşayan Türk azınlığının durumudur. Hatta yunanistan'ın, Türk azınlığına karşı takındığı tutum, her iki ülkenin ilişkilerini doğrudan doğruya etkilemektedir.***
Burada ki Türkler şüphesiz amerikadaki zencilerle aynı kadere sahiptirler. Önceki bölümde de bahsettiğim gibi bugün yunanistan denen toprak parçasının eski Helenlerle hiçbir alakası yoktur. islav ve arnavutlardan bozma karışık bir millettir. Bu karışık millet kendisini hem eski helenlerin, hem de Bizans'ın devamı ve torunları sayıyor. Bu gülünç tezatlara rağmen yunanistan batının şımarık çocuğudur.
Batı yunanistanı maddi ve manevi korumuştur ve yunanistana hayrandır. Sürekli yenilmesine rağmen dağılmadan daha güçlü bir şekilde karşımızda çıkması en büyük kanıtı. Haksız olduğu zamanlarda bile koruyucuları tarafından korunmuştur.
Lozan barışı yapıldığı zaman Batın Trakyada 120 000 Türk'e karşı 5-10 bin yunanlı vardı. 1923 Lozan barışından 1968'in sonuna kadar geçen 45 yılda bu Türkler 200.000 'i aşması gerekirken 90 000 kişiye inmiştir. neredeyse yüzde bir kadar bile artmadı. yunan itleri ise Türklerin sayısını geçerek çoğunluğu sağlamıştır.
Bütün yunan hükümetleri Türklere her türlü baskıyı yaparak memleketten kaçırmanın yollarını bulmuşlardır ve bu topraklara yunanlıları yerleştirerek ve sayılarını Türklerden üstün kılarak Batı Trakyadan Türklüğü silme yoluna girmişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti ise iç işlerle uğraşmış, dış Türklerin varlığını unutur hale gelmiştir. Gözler önündeki bu acı olaya seyirci kalmışlardır.
Türklerle yunanın dost olmasına imkan yoktur. NATO bile bu ittifakı sağlayamamıştır. Demokrat parti zamanında Batı Trakyada 'Celal Bayar Lisesi' açılmıştır ama bu sadece bir kandırmadan ileri gidememiştir. Yunandan dost olamayacağı için oradaki Türkleri düşünmek ve kurtarmak bakımından yeniden ayarlanmalıdır. Türkiye'nin hattı harekatı dişe diş, göze göz,kana kan prensibinde olmalıdır.
Batı Trakyadan ürkütülen her Türk'e karşılık, adalardan ve İstanbul'dan rum ürküterek Türkiye'den çıkmaya mecbur edilmelidir. islav ve arnavut kırması, eski helenlerin şüpheli torunları hangi bahanelerle bizi çıkartıyorsa bizde aynı bahanelerle ülkemizden çıkarmalıyız. Bu aynı zamanda Türkiye'nin bir iç işi olduğu için kimse karışamaz.
Batı Trakya Türkleri'nin karşılaştığı en büyük sorunlarından biri 'Kişi Hak ve Özgürlüklerine' karşı uygulanan zorbalıklar ve baskılardır. Albaylar cuntasıyla birlikte yunanistan Lozan Antlaşmasında azınlıkların etnik degil de dini olarak tanımlamalarını (musluman – gayrimuslim) sebep gostererek batı trakya azınlıgını musluman azınlık olarak tanımakta, ulkesinde resmi olarak etnik azınlık bulunmadıgını iddia etmektedir. bu nedenle adında Türk kelimesi geçen dernekleri mahkeme kararlarıyla kapattığı gibi yeni Türk derneklerinin kurulmasına da izin vermemektedir. aynı sebepten ötürü Türk okulları ya müslüman ya da azınlık okulu olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Azınlık mensupları ise pomağıyla, çingenesiyle, Türkü ile hep bir ağızdan Türk olduklarını iddia etmektedir. yunanistandan resmi ağızdan Lozan Antlasmasında Batı Trakya da sadece bir tek azniliktan (müslüman azınlıklar değil müslüman azınlık ) bahsedildiğini söylerken azınlığı Pomak, Türk çingene olarak bölmeye çalışmakta, "İskece Pomak kültür derneğinin" kurulmasına izin verirken adında Türk geçen ve hatta adında azınlık kelimesi (evros azinlik gencler birligi) (rodop azinlik kadinlar birligi) geçen derneklere izin vermemektedir.
Türkçe ya da Türkçe-yunanca egitim yapan anaokulları bulunmamaktadır. (son yıllarda bazı köylerde tarafından Türkçe eğitim veren anaokulları açılmıştır, ancak bunlar yetersiz olduğu gibi resmi de değillerdir.) Azınlık çocuklarının çoğu anadilde anaokulundan mahrumdur. 2007 - 2008 öğretim yılında yunanistanda anaokulu mecburi hale getirilirken azınlık çocukları bu mecburiyetten muaf tutulmuşlardır. Lozan ve sonraki ikili antlaşmalar gereği azınlığa iki dilli eğitim sağlamakla yükümlü olan yunanistan, azınlık çocuklarının devam ettiği ana okullarına hala Türk öğretmen atanmamıştır. İlkokullarda ise eğitim yetersizdir. öğretmenler yunan ve yunanca eğitim verilmektedir. Türkçe eğitim verilen lise sayısı sadece 'ikidir.' ve bu okullar teknolojiden yoksundur.
Batı Trakya Türklerinin büyük çoğunluğu tarımla uğraşmaktadır. 1920'lerde bölgedeki toprakların %80'ine sahip olan Türkler yapılan istimlaklar ve uygulanan diger politikalar sonucu günümüzde ancak %35'ine sahiptir.
daha çok tütün üretimi yapan halkın AB'nin tütün üretimine verdigi subvansiyonların kesilmesi sonrası azınlık ekonomik krize girecektir. bunun önlenmesi ve alternatif ürünlerin araştırılması konusunda devlet tarafından gerekli özen gösterilmemektedir. Türkler tarımdan kurtulacak sermayeyi biriktirememiştir. Bunun ana sebebi yunanistanın uyguladıgı politikalardır. Azınlık şirketleri arasında ortaboy olanı bile yoktur. daha çok küçük esnaf işletmeleri vardır.
yunanistan vatandaşlık yasasının sonradan iptal edilen 19. maddesi gereği (sadece yunan soyundan olmayan vatandaşları bağlayan, 1955 yılından kalan ırkçı bir yasadır.) bir çok Batı Trakya Türkü vatandaşlıktan çıkarılmıştır. Bunların çoğunluğu yurtdışında ya başka bir ülkenin uyruğuna geçmiştir ya da haymatlos(herhangi bir nedenle uyrukluğunu yitirmiş, hiç bir devletin yurttaşı olmayan, yurtsuz) olarak yaşamaktadır. Bir kısmi ise yunanistanda haymatlos olarak yaşamaktadır. Yasa iptal edildikten sonra bu kişilere vatandaşlıkları iade edilmemistir.
( haymatlos olup ta yunanistanda ikamet edenlere vatandaşlıkları iade edilmiştir ancak yurdışında yaşayanlar bu haktan mahrum bırakılmıştır.)
Azınlık kendi dini temsilcisini seçmek isterken yunanistan kendi uygun gördüğü kişileri müftülük makamına atamaktadır. müslümanların dini lideri bir hristiyan tarafından atanmaktadir.
Osmanlı döneminden kalan dini vakıfların yöneticileri yunanistan tarafından atanmaktadır. Lozan antlaşmasına göre azınlık yöneticileri seçme hakkına sahiptir.
Milletvekili seçimlerinde %3 lük seçim barajı uygulanmaktadır. Bu azınlığın bağımsız milletvekili seçmesini engellemektedir. Seçimlerinde Türk vali seçilmesini engellemek amacıyla rodop-evros illerinde vali seçimleri ortak listeden yapılmakta ve bir süper vali seçilmektedir. Evros ilinde Türklerin azınlıkta olması rodop ilinde de Türk vali seçimini engellemektedir. Ayrıca daha az sayıda Türk Belediye Başkanı seçilmesi için belediye sınırları tekrar çizilmiştir.yunanın yaptığı ve hala yapmakta olduğu ırkçılık ortadadır. Türklere, tarihten gelen kuyruk acısıyla kin kusmaktadırlar. Batı Trakyada ki ırkdaşlarımızı kurtarmak haysiyet, namus, şeref meselesidir ve borcudur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRKÇÜLÜK VE AHLAK
Non-FictionYabancı kaynaklı olmayan tek fikir "TÜRKÇÜLÜK" tür. Türk milletini yobazlık, nurculuk, komünizm, arapçılık, kapitalizm gibi zararlı ve yabancı mikroplardan temizlemek istiyorsak sıkı sıkı Türklüğe sarılmalıyız.