Düzenlenmiş bir bölümdür...
Hayat bence risk alınca keyiflidir, risk alınca her şey keyifli olur. Ama risk alınca bazı insanlar üzülür, kırılır çok nadir de mutlu olur. Ben hep o kırılanlardan ve üzülenlerden oldum. Hiç mutlu olmadım. Evet, evet hiç mutlu olmadım. Sanırım benim kaderim buydu. Umutsuz, güçsüz, mutsuz ve kırılmış bir karaktere sahip olmak, benim kaderim olacaktı. Kendimi öyle güçsüz hissediyorum ki, bir daha asla güçlü bir kız olamayacağım. Sevmeyin arkadaşlar, sevilin hep. Çünkü eğer birisini seversen, hep güçsüz olursun.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
"Okyanus kızım. Hadi uyan, okula geç kalacaksın." dedi annem. Klasik anne türleri işte. Hep iyi davranmıştı bana ama onu sevmiyordum. Ona sarıldığımda kendimi iyi hissetmiyorum, onun yanındayken kendimi huzurlu hissetmiyorum. Her kız annesinin yanındayken kendini huzurlu, mutlu hisseder ama ben hissetmiyordum. Bu galiba dünyanın en berbat şeyi.
"Geliyorum... Anne." Ayağa kalkıp, Toprak'ı aradım. İkinci çalışta açınca gülümseyip, konuşmaya başladım.
"Alo, günaydın Toprağım." dediğimde içten içe mutlu olduğunu hissediyordum. Bana o güzel sesiyle cevap verince, kalbim hızlandı.
"Günaydın Okyanus. Hazır mısın?" dediğinde yatağa oturup, saçımla oynadım. Ayağa kalkıp, konuşmaya başladım.
"Yok daha yeni kalktım, birazdan duş alacağım. Sen yarım saat sonra evime gelirsin." dediğimde kahkaha atıp, tekrardan konuşmaya başladı.
"Tamam Okyanus'um" deyince telefonu kapatıp, şarja koydum. Banyoya gidip, üzerimi çıkardım. Galiba bu dünyada ki en sevdiğim kişi, Toprak idi. Onu her şeyden çok seviyordum. Deniz'den bile çok seviyordum. Gözlerimi kapattığım da, Deniz ile yaşadığımız anılar geldi aklıma. Bana gülümsemesi, bana sarılması... Ayaklarımı zor da olsa odama doğru sürüklerken, bir yandan da ne giyeceğimi düşünüyordum. Hızlıca üzerimi giyinip, çantamı hazırlamaya başladım. Odamdan çıkarken, sertçe yutkundum. Yine sahte bir gülümseme yaymam gerekiyordu dudaklarıma. Bundan nefret ediyordum ve etmeye de devam edecektim. Merdivenlerden inerken, karşıma babam çıkınca gülümsedim.
"Günaydın Okyanus." dediğinde onu öpüp, gülümsedim.
"Günaydın baba." deyip, sandalyeye oturduğumda kapı çaldı. Kalkıp kapıyı açtım, gelen Toprak idi. Ona sarılıp, yanağına sulu bir öpücük bıraktım.
"Hoş geldin Toprağım." deyip, gülümsedim. Onu içeriye sokup, dinlenmesini sağladım.
"Hoş bulduk Okyanus'um." dedi ve tekrardan sarıldı bana. Ben ise aileme dönüp, kırılmış bir vaziyette.
"Ben çıkıyorum." dedim. Biliyorum beni ailesine soğuk davranan, biri gibi tanıyorsunuz. Sadece onları kendimden uzak tutuyorum.
"Kahvaltı?" deyince annem omuzlarımı silkip, Toprağa geri baktım.
"Yapmayacağım." dedim ve çantamı omzuma taktım. Toprak ile kol kola okula gidiyorduk ki. Toprak bir anda beni dürtünce korktum ve ona sert bir bakış attım.
"Ne oldu, ne koluma vuruyorsun? Korktum." deyince kahkaha atıp, bana sarıldı. Gözlerime bakıp, gülümseyince ona gülümseyip, kafamı salladım.
"Kız, bak yeni gelen öğrenciler. Lise sona gidiyorlar. Aramızda bir yaş var, yalnız şu mavi gözlü hoşmuş he. Sana şu uzun saçlıyı düşündüm hemen.'' deyince gözlerimi devirdim ve ona sertçe baktım. Kolumdan çekiştire çekiştire okula soktu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımın Hatası 1
RomanceNeden aşık olunurdu? Neden aşık olduğunda, acı çekmek zorundaydık? Kahve çekirdeğine benzeyen gözleri, dikkatimi çekmişti. Ona aşık olmuştum. İlk defa birisine aşık olmuştum. Sonunu bile bile sevmiştim onu. Neler yaşayacağımı, neler yapacağımı bilme...