Artık beyz ışığı görmem gerek değil miyidi ama etraf karanlıklaşıyordu.Doğruya saat 2 olmalı bizim şirkette saat 2 den itibaren ışıklar otomatik olarak kapanıyordu bir de bu çıkmıştı...Gözlerime ağırlık çöküyordu.Bi saniye o kapıdakiker kimdi daha onları göremeden yere yığılmıştım bu kadar dayandığıma şükretmem gerekiyordu ama onlar kimdi....
Jackson
"Hey Mark ışıklar kapanmış senin dizüstün neredeydi hatırlıyor musun?""En son şarkı söylediğimiz odada prova yaptığımız yer bir saniye dur telefonun fenerini açalım...İşte oldu devam et Jackson."
Jackson ve Mark odaya girdiler.Ama ilk önce aradıkları şeyi bulmaya odaklı oldukları için beni farketmediler.Ben elimde olmadan bir şeyler sayıkladım sonra Jackson korkarak.
"Mark burada bir şey var garip garip ses çıkartıyor..."
"Saçmalama bu saatte kim olabilir hayalet
mi kendi kendini korkutma sonra uyurken bana sarılıp yatıyorsun...""Hayır Mark dinle...arkanda duran tahta çubuğu bana ver çabuk."
Mark çubuğu uzatarak al der Jackson ve Mark yavaş hareketlerle bana yaklaştılar ben kafamı oynatıp öksürünce Jackson kız gibi çığlık atıp Mark'ın üstüne düştü.Daha sonra Mark yanıma gelip telaşlı bir şekilde..
"Sonohari se... sen burada bu saatte ne yapıyorsun bize eve gidiceğini söylemiştin daha şimdiden yalan söylemeye mi başladın ha?"
Jackson
"Mark görmüyor musun nefes almakta zorlanıyor neyin var Son?""Ben ilacımı düşürmüşüm eve gitmem gerek nefes almakta güçlük çekiyorum beni eve götürün..."
Jackson elini cebine sokup bişey çıkardı ve havada salladı...
"İlacın bu muuuu?"
Ben kafamla onaylamıştım.
Mark
"Jackson oyun oynamada getir buraya."Diyerek sonunda ilacı içmiştim artık daha kolay nefes alabiliyordum sonra ayağa kalkıp vücudumu esnettim tek kelime etmeden soyunma odasına gidip terli kıyafetlerimi değiştirdim tekrar odaya geldim ayağımdaki bale ayakkabılarını çıkartıp spor ayakkabılarımı giydim saçlarımı arkaya doğru iterek şapkayı kafama geçirdim daha sonra yerlere damlayan terimi paspaslayarak terimi temizledim notebookumu alıp kılıfıma koydum onlar ise sadece beni sessizce izliyorlardı onlara dönüp "Hadi gitmiyor muyuz?"diye sordum halen tip tip bakıyorlardı ben ise onların kalkmasını beklemeden çıktım kulaklığımı taktım ve eve yürümeye başladım...
Jackson
"Bence Son'a ulaşıp ondan istediğiniz kadar abur cubur yemeliyiz"diterek sırıttılar Mark da başıyla onaylayıp koşmaya başladılar.Ben halen yürüyordum şimdi diyeceksinizki bu saatte dışarıda kızın ne işi var ama dışardan bakılınca kıza benzemiyordum sadece boyum 5 cm kısaydı bu kadar....Kolumun sertçe tutulmasıyla irkildim arkama dönüp tam ağzıma geleni sayacaktım ki çocuklarmış derin bir nefes almıştım.
"Ne işiniz var eve gitmiyor musunuz?"
Mark
"Bize atıştırmalık borcun var."Jackson
"Evet hayatını kurtardık senin gibi çatlak birisini hayata döndürdük bence ölesiye yemek borçlusun.""Tamam haklısınız teşekkürler çocuklar hadi gidip bir şeyler yiyelim."
Jackson
"Nerde?""Benim evimde.Nerde olmasını bekliyodun bu saatte hangi yer açık ki."
Mark
"Hadi arabaya o zaman.""Arabayla mı gidicez yürüseydik."
Jackson
"Ölümden döndün halen yürümek istiyorsın dediğim gibi ÇATLAKSIN..."Diyip gülüşmüştük cidden Jacksonın haklı olduğu bir konu vardı çatlaktım ayrıca çok yorulmuştum kollarım ipe tutunup dans etmekten yorulmuştu ama daha onlara yemek yapıcaktım bana yardım için vitamin ilacı içmeliyim yoksa bu ikisine ayak uyduramam...
Jackson
"Mark Jb hyung mesaj atmış acıkmışlar..."Jackson Mark bana imalı bir şekilde baktı bende ne var gibisinden kafamı salladım..
Mark
"Jackson onlara yaz yan komşuları yeni ev için yemeğe bizi davet ettiler..."Jackson'nın işi bitince bana dönüp
"Yalan söylemenin borcu bu olsun."
Umarım bu ceza bu kadar kalır demeye kalmadan...
Mark
"Yalan söylemenin yanında hayatını kurtardık onun ödeşmesini daha sonra düşünürüz."diyerek arabayı evin önüne park etti.
İçimden HELP ME HELP ME diyordum acaba ne kadar yerler zaten zayıflar çok yemezler umarım...