Onların müzik sesinden rahatsız olmayı bir süre bırakmıştım çünkü yatakta uyuya kalmışım.Tabii beni uyandıran bir hatırlatma alarmı oldu. Ben niye kurmuştum acaba diye bakacakken boynumu birden kaldırdım ve çok kötü bir krampla bağırdım.Söylene söylene kalktım ve baktım ki bir saat sonra prova var ama ben izinliy...Tabii ya aşağıdakiler oynaşırken onlardan kurtulmak için ordaki birini arayıp en geç saate prova yazdım.Neyse ayağa kalktım ve bir süre sessizlik içinde etraftaki sesleri dinledim.Tabii olmayan sesleri.Uyumuşlardır kesin o kadar oynamaya...Neyse şimdi bir şey dicem ağzım bozulacak.Sessiz adımlarla aşağı kata indim.Kafamı sağa sola çevirmemle kanepede uzananları görmem bir oldu.Jackson'ın kucağında uzanan kıza baktım.Baktım.Baktım.Bir daha baktım bu kız ben peçete istediğimde "Hayor yok"diyendi.Kız uyurken onun boğazına yapışmak lazımdı ama bu olmazdı en iyisi dolaptaki kremşantiyi ikisininde her yerine bulamaktı.
Ohhh....Jackson daha yakışıklı oldu.Kız çirkindi halen çirkin bir şey farketmedi.Neyse ben çıkayımda geç kalmim gör yukarıda hepsi nasıl uyuyorlardır...Böyle düşündükçe merakım git bak diyor ama olmaz.Saat sabahın üçü.Ben sokakta şirkete doğru yürüyorum.Bir dakika ordaki kız o gün bana yumruk atan değil miydi?Bugün kendimi daha iyi hissediyorum.Dur kız yaktım senin çıranı...Kız tam yanımdan geçerken çelme taktım kız düşünce üstüne atladım bana attığı yumruğun iki mislini ona attım.Oh be rahatladım...Kıza dönüp iğrenç bir bakış attım kız anlamıştı benim kim olduğunu...
Şirketin merdiveninde böyle bir kalabalıklık var acaba ne bu?Ellerim cebimde kapşonum kapalı yukarı kata çıktım.Birden müdür karşıma çıkınca ürktüm ama yanımdan geçip gitti.Sonra beni bir kol tuttu.
Müdür
"Sonahari hanım şirkette kapşon takılmayacağını biliyorsunuz demi?""E-vet.kusura bakmayın..."
Diyip kafamdan çıkardım.
Müdür
"Son sana bir şey demem lazım galiba bu kalabalığın ne olduğunu soracaksın.Bu saatte sadece senin provan var ve saat sabahın sekizine kadar abartmadın mı?""Yarışmada birinci olmamı istemiyorsunuz heralde..."
"İstiyorum ama üst katta tadilat var.Artık provalara Starship'in şirketinde devam edeceksin.İstersen seni bırakayım artık oraya gidersin ha?"
"Tamam olur siz nasıl isterseniz."
Ben bir daha bu şansı nasıl bulacaktım.Monsta x'in şirketinde prova daha ne isteyeyim...
Arabadan indim aslında çok uzak değilmiş.Patenlerimle gelebilirdim ama evde unuttum.Müdür bana kart vermişti acaba nerde.Aha buldum.Lan bu cepte bi ben yokum.Ataçtan tut ayakkabı bağcığı var ne bilim ne gereği var.
Danışmana doğru yürüdüm ve bana yeri gösterdi.Neymişte sadece ben ve Wonho vamış bu saatte.Diğer odalar büyütüldüğü için tek odada olacakmışız.Neymişte mesaisi bitmiş.Neymişte iyi gecelermiş.Napıyorum ben ya millete sinirlenip başkalarına sataşıyorum..
Üst kata çıktığımda bir kez vayyy anasını dedim.Oda bizim evin yarısı kadar.Kafamı tavandan aşağıya doğru indirdiğimde birkez daha vayy diyecektimde bana bakmakta olan Wonho ile karşılaştım.Tam eğilip selam verecektim ki çocuk bana yaklaşıp elini uzattı.Lannn çocuk benim el sıkışma tikim var herkesin elini tutamam bennn nedennnnğğğ.İsteksizce elimi uzattım ama çok geçti çocuk elimi sıkmıştı.Bana gülümseyerek.
"Selam ben Wonho.Galiba ikimiz burada sabahlıyacağız.Aynı saatlerde çalışmamız var.Sende Sonahari Anyu olmalısın.Seni tüm yarışmalarda izledim.Senin uzaktan hayranınım.Seninle tanışmak güzel.Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?"
