Arabadan indik.Arabada tek konuştuğumuz şey yarışmaya çok az kaldığıydı ve daha ne kadar iyi olabileceğimizdi.
Şirkete doğru yürüdük.Tam kapıdan. girecektik ki bir saeseng (umarım doğru yazdım) bize doğru seslenmeye başladı.
"Mark-ı oppaaa o yanındaki kim?Biz ahsageler bazı soruların cevaplarını istiyoruz."
Mark bana dönerek parmağıyla sus işareti yaptı ve arkasına doğru çekti ve beni arkasında saklamaya çalıştı.Tabii benim merakım el vermedi.Kızı tam görebilmek için şapkamı çıkardım ve arkasından çıktım.Mark kolumdan tuttu ve sen ne yaptığını sanıyorsun gibi baktı.
Mark kıza seslenerek
"Bu saatte ne işin var?Sokaklar senin gibi kızlar için kötü yerlerdir.""Önemli değil oppa sana bir şey sormak için seni takip ettim..."
Benim sinirlerim artıyordu.Neden sürekli oppa diyordu üstelik oppa derken aegyo yapıyordu.Dudağını büzmeler filan ııyyyk ne kadar gıcık...
Mark
"Sorunu sor ve hemen evine git bu senin için en iyisi.""Ayy ne kadar düşünceli bir oppa...Tamam soruyorum..."
Kızım surat ifadesi beni yakından fark edince değişti.Size demiştim uzaktan bir erkeğe benziyorum diye.Kız bana her an saldırabilir gibi bakıyordu.Kız iyice yaklaşmıştı.Elini benim yüzüme yaklaştırınca Mark kızın bileğini tuttu.
"Niyetim kötü değildi sadece kız olup olmadığını kontrol edicektim.Cidden."
Ben Mark'a dönerek
"Bırak eline ve benim kolumu."Mark ani hareketle bıraktı.Kız dahada yaklaşmıştı.Nefes alış verişini duyuyordum.Bir süre durduktan sonra kız üstüme atladı ben daha ne olduğunu anlamadan kız suratıma iyi bir yumruk atmıştı.Neydi bu şimdi...Daha bir şey diyemeden boynuma yapışmıştı ve nefes almakta zorluk çekiyordum.Bu kız ne kadar hızlıydı...Mark nerdesinn?....Yardım etsene artık...
Demeye kalmadan Mark kızı çekti ve ona bir şeyler söyleyip gönderdi.Kız giderken
"Bize ahsagelere söylemen gerekirdi.O kızın kim olduğunu..."
"O kız benim hiç bir şeyim.Şimdi tatmin oldun mu?Sadece yarışma partnerim bunu ne zaman anlayacaksınız.Şimdi işler büyümeden defol."
Hiçbir şey...Koca bir hiçbir şey...Zaten insanlar için ne zaman özel oldum ki her zaman ikinci plandaydım.Sadece yarışma partnerim...Bu söylediği şeyler aklımdan çıkmıyordu.Yerde halen üstümde o kız varmış gibi hissediyorumdum ve boş gözlerle yıldızlara bakıp zor bir şekilde yutkundum.
Mark başıma geldi ve elini uzattı.Ona tuhafça baktım.Onun elini iterek ayağa kalktım ama sendeledim.Kız iyi sıkmıştı boğazımı beynime oksijen gitmeyince ayağa kalkınca aniden sendeledim.Mark düşmemem için tuttu fakat onu iterek
"Neden hiçbir şeyi tutuyorsun?Senin için önemim bile yok."
Derken lafım yarıda kalmış gözyaşlarının ıslaklığını ve yoğunluğunu boğazıma damlayana kadar anlamamıştım.Ve arkamı dönüp şirkete çıktım.Şirketin aynasından arkadan öylece donup baktığını gördüm.Umrumda mı?...
Tabii ki evet.Hızlıca yürüdüğüm yerde aniden durdum.Bir süre bekledim ve geri dışarı çıkıp
"Gelmiyor musun?Eğer benimle prova yapmak istemezsen o ayrı mesele ben kayıtlarlada çalışırım sen eve git zaten senin için hiçbir şeyim.Ha?"
Mark
"Tamam hadi içeri gir.."Sesinde bi ağlamış hissi vardı onunla kapıda göz göze geldim ve kurumuş yaşları gördüm.Bir damlası göz kenarından akmak için çabalıyordu ama Mark içeri girsin diye kendini zorluyordu...
Yukarı kata çıktık.Ben ısınmaya başladım.O ise köşede ses egzersizleri yapıyordu...
"Ben hazırım Mark başla."
"Neden sesinde soğukluk var?"
"Sana soru sorabilirsin demedim şimdi şarkı söylemeye başla vücudum ısındı."
Oflayarak şarkı söylemeye başladı.En az yirmi beş provadan sonra terden buharlaşmış aynadan ona baktım ve bana dön işareti yaptı.
"Gel buraya Son sana bir şey demeliyim."
Dediğini yaptım ve yanına gittim.
"Seni korumak için öyle dedim Yoksa o kızın sana yapabileceklerini düşünsene daha kötüsünü düşündüm ve senin benden uzak birisi olduğu hissini verdim.Sen benim için her şeysin.Seni koruyacağıma senin annen ailen olacağıma söz verdim.Ben senin abinim.Ve hep böyle olucak..."
Yutkundu ve gözünden bir yaş süzüldü bende tutamadım ve bende ağladım.Sonra göz yaşımı silip
"Ağlayınca çok çirkin oluyorsun."
"Sen bir trole benziyorsun.Her ağladığında ben bu yüzü görnek istemiyorum."
Diyip gülüştük ve halen saat birdi.
"Mark ben çok acıktım yemek yesek mi?"
"Az kaldı bir saat.Hem yanıma para da almadım.son saati biraz yavaşlatırız."
"Tamam.Öyle olsun ben makineden su alıp geleyim bari."
Suyu aldım ve geldim.
Mark aniden
"Son sen annenle şarkı söylediğini söylemiştin.Sesinin güzel olduğunu.O halde kanıtla.Zaten son yarım saatimiz kaldı..."Bana meydan okurcasına baktı.
"Cidden istiyor musun?Ama benimle söylemen gerek.Dayanabilir misin?"
"Sesin güzel değil mi yoksa?"
"Hayır gayet güzel"
Müziği açtım ve söylemeye başladım.Bir süre sonra Mark'ın söylemesi gereken yere geldiğimizde ona baktım o ise bana bakıyordu.Gittim müziği kapattım.
"Ne oldu?Sana demiştim."
"Benim için bir ninni gibiydi artık abin için her akşam yatmadan önce söylersin ha?"
Bu cümleleri söylerken mutluluktan belkide nedenini bilmedem ağlıyorduk.En sonunda bana dönerek.
"Çok çirkiniz ağlamak için hadi üstümüzü giyinip eve gidelim.Unutma bana halen bir hayatını kurtardığım için yemek borcun var ve ben bu akşam ziyafet istiyorum."
"Tamam tamam hadi gidelim.Ama sen de çok şey istedin.Ayrıca bu şarkı işi aramızda."
"Bunun için söz veremem."
Bana imalı bir şekilde baktı.Ben şaşkınca.
"Ne?Gerçekten mi?Biliyordum sana şarkı söylememeliy...Hey!nereye bekle sana diyorum!...HEYYYY!Gerçekten mi beklemedi mi?"
Medya söylenen şarkıdır bilmeyeniz için koydum iyi okumalar~¤
