Uzun bir uykusuzluk serüveninden sonra mis gibi yatağımda uyanmak güzeldi.Yatağımın karşısı tam cam olduğu için güzel havayı hissetmesemde görebiliyordum.Ne demiş atalar "Kör bir dilenci hiç olmazsa çiçeklerin kokusunı duyar."Valla sabah sabah tam felsefikim.Uyandım güzel bir duş aldım.Ama nedense heryerim ağrıyor.Böbreklerim,midem...Hele bu iki meret bir arada ağrırsa varya ölümlerden ölüm beğeniyorum.İlaçlarımı içmem lazım.Aynanın karşısına geçtim.Saçlarım,gözlerimin altı,yüzüm.
Her yerim buraya geldiğimden beri değişmişti.Saçlarım koyu yeşilimse bişeyken şimdi hasta sarısı gibi olmuştu.Gözlerimim altında morluklar yokken şimdi halka halkaydı.Beyaz olan yüzüm şimdi sarıydı.Noldu bana bir haftadır kendimi iyide hissetmiyorum.
Bütün bunları düşünürken birden içine bir karanlık saplandı.Hani olur ya böyle ölmek istersiniz yada her an ölücekmişsiniz gibi işte öyle.Bu hissi kaybetmek için yatağıma uzandım.Öküz gibi yemek yemeyi seven ben kahvaltı yapmak bile istemiyordum.Elime kitabımı aldım.Son on sayfa kalmıştı.Kitabı bir nefeste bitirdim.Bir mutsuz sonla biten kitap daha.Ne fark ederki ha prenses ecelle ölmüş ha cadı öldürmüş.Kalkıp rafa koydum rafın arasında bir kağıt vardı.Kağıdı açtım.Üstünde "Doğum günün yarışmayla aynı gün.Güzel giyin.Güzel görün.Güzel gülümse."
Bu neydi şimdi.Hiç bunun hesabını soracak halim yok.Adım atmak değil konuşmaya bile halim yok.Camın önündeki puf koltuğa oturdum.Telefondan bildirim geldi.Mesaj Mark'tandı.
"Sanada günaydın.Şirkete gelecek halim yok.Kendimi iyi hissetmiyorum.araba gönderebilirsen sevinirim."
"Tm hazırlan 10 dkya ben gelip alıyorum seni."
Üfff...Yav altı üstü şurda iki rahatlamanın belini kıracaktık.Şimdi nerden çıktı bu şirket.Hiç üstümdekileri değiştirmeden aşağıya indim. Mark kapıdaydı.Arabaya binmeden eve girdi.
"Neyin var?Neden iyi hissetmiyorsun?"
"Bilmiyorum...Ben buraya yani Koreye geldiğimden beri çok tuhafım.Bütün herşey değişti.Bi doktora görünsem iyi olucak.Ama şu şirket işini bir bitirelim akşam giderim.Akşam kimse olmaz sakindir."
"Peki sen bilirsin.Akşam ben de senle gelirim haberin olsun..."
Kafamı sallayarak arabaya bindim.
"Niye şirkete çağırdın ki?"
"Görürsün..."
Çok heyecanlı söylemişti.Şirkete geldiğimizde odaya girdim veeee.....
"Tadaaaaa....Yarışma kostümlerini deneme günüüüü"
"Ayy Mark ne kadar sevindim bilmezsin..."
Jackson "Mark bağırığa hazır ol.Bu kız böyle tepki vermez..."
"Mark senin kafanın içinde ne var merak ettim şimdi.Ben yokken seçemediniz mi bir tane..."
"Tamam hemen deniyelimde bitsin..Gemen eve gitmek istiyorum çünkü."
Kabine girdiğimde altı yedi kadar elbise denedik ama Mark hepsine hayır dedi.En son denediğime ise ben çıkınca
"Oh my Gosh..."
Diyebilmişti sadece.Jackson ise
"Keşke senin abin olsam.Bu güzelliğe her gün bakardım.."
"Abartılacak bir elbise değil ki...Neyse sonunda seçtiniz.Oh iyi.Hadi eve gidelim.
Lan heleki günlük kıyafetlerimden birine benzeyen bir şey giydim.Böyle elbise filan giyseydim ne derlerdi acaba?Ama böyle giyinmek zorundayım.Elbise giyersem her yerim gözükür.Hiç uzun bir şeyler getirmemişler ki şerefisiz moderatörler.Onlara dönüp
"Siz ne giyeceksiniz?"
"Bizimki çoktan hazır."
Bana giyinip gösterdiler.Ee yani benim kıyafete uyacak bişey ne abartı ne klişe sevdim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jacskon "Siz gidin ben birazdan gelirim."
Tamam diyip çıktık.Eve gittikten sonra ben direkt uyumaya geçtim.Mark gelip beni dürtünce irkildim.
"Ne oldu?Niye kaldırdın?"
"Hadi gel bişeyler ye sonrada hastaneye geçeriz.Hadi kalk.Tembel hayvan seni."
"Tamam.Geliyorum."
Aşağya indiğimde mis gibi yumurta kokuyordu.Yumurtalı ekmek.ohhh en sevdiğim.
"Eee bu kadar mı yicektin.Obur gibi geldin.Ekmeği daha bitirmedin."
"Canım istemiyor.Yiyesim yok."
"İtiraz yok ye şunu hadi."
"Ha..."
Mark ağzıma deptikten sonra.Yuttum.Hatta yutmak zorunda bırakıldım.
"Ha şöyle.."
"Mark istemiyorum dedim..."
Daha cümlemi bitiremeden lavaboya fırladım.Biraz istifra ettikten sonra.
"Ben hazırım.Hadi çıkalım erkenden.Umarım bir şeyin yoktur."
"Umarım..."
Evet ara vericeğimi söylemiştim ama boş zaman buldum bende yazim dedim.Ama bundam sonra iki üç gün arayla atabilirim.Gecikmeler için şimdiden kusura bakmayın.