1

767 33 2
                                    

MORGANVILLE BÖLÜM 1 


Kyungsoo ayna evin üyesi olduğu gün. Biri onun çamaşırlarını çalmıştı.Eski kırık dökük çamaşır makinesine elini atınca , makinenin ıslak , kaygan silindirinden ve sahip olduğu en kötü boxerla çoraptan başka bir şey gelmedi eline.Her zamanki gibi acelesi vardı. En ucuz , en harabe yurt olan Howard Hall'ın,en ucuz,en köhne odalarının en üst katında sadece bir kaç makine bulunuyordu.İki çamaşır makinesiyle iki kurutma makinesinden biri,işiniz olduğu gün bozukluklarınızı yutmazsa şanslısınız demekti.Kağıt para kısmını unutun zaten.Kyungsoo okula geldiği günden bu yana
-sekiz haftadır- onun çalıştığını görmemişti.

''Olamaz'' dedi Kyungsoo yüksek sesle.Dengesini sağlamak için bir yere tutunup makinenin karanlık , paslanmış içine baktı.Küf ve ucuz deterjan kokuyordu.Daha yakından bakması da bir şey değiştirmedi.


Dikişlerinden açılmaya başlamış bi boxer.Bir çorap.Son iki haftadır giydiği bütün giysileri kaybolmuştu.Gerçekten giymek istediği bütün giysileri.

Makinenin içine doğru ''Olamaz!'' diye bağırınca sesi yankılandı.Yere çöküp ondan önce hayal kırıklığı yaşamış öğrencilerin hırpaladığı makineyi tüm gücüyle tekmeledi.Nefes alamıyordu.Birkaç tane daha giysisi vardı. ama onlar son seçenekti.Aman tanrım kimse beni bunlarla görmesin dediği giysileriydi.Fazla kısa ve onu köylü gibi gösteren pantolonlarını ; büyük gömleklerini ona babası almış gibi duruyordu.Aslında öyleydi zaten.

Pizza yiyip profösör mankafanın bir kitabını daha aldıktan sonra , elinde sadece üç yüz doları kalmıştı.Bu parayla aylarca geçinmek zorundaydı.

Biraz bakınırsa bütcesini aşmayacak bir kaç giysi bulabilirdi herhalde.Sonuçta New york'un morganville kasabası ucuz giysiler cennetiydi.Kyungsoo'da giymeye katlanacağı giysiler bulabilirdi elbette.Babam bunun olacağını söylemişti, Düşünmem gerek sakin olmalıyım diye düşündü kendi kendine.

Turuncu , plastik bir sandalyeye çöküp sırt çantasını çizilmiş muşambanın üstüne fırlattıktan sonra başını ellerinin arasına aldı.Yüzü ateş gibiydi.Titriyordu ve ağlamak üzere olduğunu biliyordu.Kız gibi ağlayacaktı.Öyle demişlerdi zaten.Annesinden ayrılıp buraya gelmek için çok küçük olduğunu söyleyip alay etmişlerdi.Zeki olmak çok kötüydü , insanı bu duruma sokuyordu işte.

Bağırmamak için güçlükle yutkundu.Bağırsa birileri duyardı.Babasını arayıp biraz daha harçlık istebilirmiydi acaba ? Belki de 'sadece acil durumlar için ' olan kredi kartını kullanabilirdi.

O sırada notu gördü.Nottan çok , makinelerin üzerindeki boyalı brikete yazılmış duvar yazısıydı sanki , ama ona yazıldığı belliydi.

SEVGİLİ EZİK. ÇAMAŞIR MAKİNESİNDEKİ PAÇAVRALARI ÇÖP BACASINA ATTIK.İNİP BAKMAK İSTERSEN HABERİN OLSUN.

Lanet olsun.Kyungsoo güçlükle nefes alıyordu.Göz yaşlarını engellemek için gözlerini kırpmak zorunda kaldı , ama göz yaşlarının nedeni bu kez tamamen farklıydı.Kör , aptalca bi öfke doldurmuştu içini. Luhan.Daha doğrusu Luhan ve sürüsü.Bu kötü yakışıklı çocuklar , sırtlanlar gibi hep sürü halinde gezerdi.Pırıl pırıl saçları , uzun , bacakları ve babalarının o kadar parası varken neden onla uğraşıyorlardı sanki ?

Ama tabii , Kyungsoo bunun yanıtını biliyordu.

Luhan'ı arkadaşlarının ve üst sınıflardan bir kaç güzel kızın önünde rezil etmişti.Çok da zor olmamıştı hemde.Yanlarından geçerken Luhan'ın II.Dünya savaşıyla ilgili söylediklerini duymuştu.Bunun , Çinlilerin aptalca işi olduğunu söylüyordu.

Kyungsoo basit bir refleksle , ''öyle değildi'' diyiverdi.Yurdun koridorundaki koltuklara yayılarak oturan herkes , kola makinesi konuşmaya başlamış gibi hayretle ona bakıyordu.Luhan , onun arkadaşları , üst sınıftan havalı ötesi üç güzel kız.

Kyungsoo panikleyip , ''II.Dünya Savaşı ,'' diye devam etti.Kendini düşürdüğü bu durumdan nasıl kurtulacağını bilemiyordu.

Kyungsoo - Şey...demek istedim ki...Kore savaşı daha sonra oldu.II.Dünya savaşı Almanlarla Japonlar arasındaydı.Pearl Harbor'ı biliyor musun ?

Kızlar Luhan'a bakıp güldüler.Luhanın havalı saçlarının kapatamayacağı yerlerden kızardığı belli oluyordu.''Hatırlatta tarih ödevlerini senden almayayım ,'' dedi kızlardan en güzel olanı Luhan'a.''Bunu hangi cahil bilmez ?''gerçi Kyungsoo bunu hiçbirinin bilmediğine emindi.''Çinlilermiş.yapma yaa.''

Kyungsoo . Luhan'ın gözlerindeki öfkeyi hemen gülümseler,kahkahalar ve kurlarla telafi ettiğini gördü.Kyungsoo yeniden kızlar için görünmez olmuştu.Erkekler içinse istenmeyen, lanet olası bir yabancıydı.Hayatı boyunca bununla uğraşmıştı.Zeki , ufak tefek ve vasat görünüştekiler hayat piyangosunu bir türlü kazanamıyordu.Her şey için savaşmaları gerekiyordu.Birileri durmadan size gülüyor , vuruyor , sizi görmezden geliyor yada bunlardan ilk ikisini yapıyordu.Kyungsoo küçükken insanların ona gülümsemesinin hayattaki en kötü şey olduğunu düşünüyordu.Okul bahçesindeki bir kaç güç gösterisinden sonra itilip kakılmak birinci sıraya yükseldi.Ama iki yıllık lise hayatı boyunca en kötüsü görmezden gelinmek olmuştu.Liseye herkesten bir sene önce başlayıp onları bir sene geride bırakmıştı.Buda kimsenin hoşuna gitmemişti.Öğretmenler dışında kimsenin. Esas sorunsa , Kyungsoo'nun okulu gerçekten sevmesiydi.Kitapları okumayı birşeyler öğrenmeyi.Tamam matematik değil belki ama diğer herşeyi seviyordu.Fizik mesela.Hangi normal çocuk fiziği severdi ki ?
Anormal olanlar tabii.Asla seksi olamayacak olanlar.Kabul etmek gerek.Bütün hayat seksi olmakla ilgiliydi.Luhan'ın kanıtladığı gibi , dünya bir kaç saniyeliğine Kyungsoo gibi çocukları farketmek için yörüngesinden çıksa da , hemen yerine oturup yakışıklı olanların etrafında dönmeye devam ediyordu.

Bu hiçte adil değildi.Kyungsoo kendini paralayıp liseden paçasını kurtarmıştı.Dört tam ortalamayla mezun olup sınavlardan , büyük okullara , efsane okullara kabul edilmeye hak kazanacak kadar yüksek puanlar almıştı.Zeki , mutant , ucube bir çocuğun küçümsenmeyeceği okullara girebilirdi istese.

Ama buradaydı işte.Hayır efendim 16 yaşındaki bir erkek sırf okul için beş bin kilometre uzağa gidemezmiş.Öğrencilerin yüzde sekseninin yıl sonunda başka okula transfer oldukları yada okuldan atıldıkları uyduruk bir okulun uyduruk yurdunun uyduruk üst katına sıkışıp kalmıştı.Bir roma rakamını belirleyecek kadar büyük olan dünya savaşlarından biri hakkında birşeyler öğrenmeye zahmet etmeyen Luhan gibiler de onun ıslak çamaşırlarını alıp çöp boşluğuna atıyorlardı.

Ama bu hiç adil değil , diye haykırdı Kyungsoo'nun içinde birşeyler.
Bir planım vardı ! Gerçek bir plan ! Luhan geç yatıyordu ve Kyungsoo da sırf çamaşırlarını yıkamak için parti kalabalığı daha kendine gelemeden ve inek olanlarda derse gidince kalmıştı.Çamaşırların başından birkaç dakika ayrılıp duş alabileceğini düşünmüştü.Birinin böyle alçakça bir şey yapabileceği aklının ucundan bile geçmemişti...

MORGANVILLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin