2

431 31 0
                                    

Birinin böyle alçakça birşey yapabileceği aklının ucundan geçmemişti.

Hıçkırıklarını engellemek için yutkunurken çamaşırhanenin ne kadar sessiz olduğunu fark etti. erkeklerin yarısı uykuda , yarısı da derste olduğu için bu berbat yer terk edilmiş gibiydi.Gerçi etraf kalabalık ve gürültülüyken de berbat bir yurttu burası.Eski , köhne , kötü çocukların pusuya yatabileceği köşelerle doluydu.Aslında bütün kasaba böyleydi.Morganville , köhne , tozlu , tuhaf , uyduruk şeylerle doluydu.Sokak lambaları sadece günün belirli saatlerinde yanar , yandığı zaman da birbirinden çok uzak olduğu için hiç bir boka yaramazdı.Yerel kampüs mağazalarındaki insanlar delicesine mutlu görünürdü.Bütün kasaba toza bulanmış olmasına rağmen herhangi bir yerde ne çöp , nede duvar yazısı görebilirdiniz.Üstelik sokaklarda dilenciler bozuk para dahi dilenmezlerdi.

Garip !

Annesinin neler söyleyeceği kulaklarında yankılanıyordu Kyungsoo'nun. ''Tatlım , yabancı bir yerde olduğun için öyle , yakında alışırsın biraz daha çaba göstermen gerek..''

Annesi her zman böyle şeyler söylerdi ve Kyungsoo bu tavsiyeye uymanın ne kadar zor olduğunu gizlemek için elinden gelenin en iyisini yapardı.Eh giysilerini geri almaktan başka yapacak bir şey yoktu.

Bir kaç kez daha yutkunup gözlerini kuruladı ve içinde taş varmış gibi ağır olan çantasını omzuna attı.Sağ elinde ıslak boxerı ve çorabının tekiyle birkaç saniye daha uzaklara baktıktan sonra çantasının ön gözünü açıp elindekileri içine tıkıştırdı.Elinde bunlarla gezip olan son karizmasını da yerle bir etmeye niyeti yoktu.

Merdivenlerin karşısındaki açık kapıdan ''Bakın burada kim varmış..Çöp karıştırıcısı! ''

Kyungsoo bir eliyle paslı merdiven trabzanından tutunarak durdu.İçinden bir ses kaç diyordu.Ama içindeki diğer ses de okuduğu kitaplardan öğrendiği şeyi söylüyordu her zmn ; kaç ya da savaş.Kaçamayacak kadar yorgundu.Kyungsoo yavaşça arkasına dönerken Luhan'da saklandığı odadan çıktı.Kendi odası değildi burası , demek yine Kris'in kilidini bozmuştu.Luhan'ın suç ortakları Chen ve Lay'de koşup saldırı pozisyonlarını aldılar.

Luhan kasılarak Kyungsoo'nun karşısına dikildi. Kyungsoo onun havalı pozlar konusunda yetenekli olduğunu kendine itiraf etmek zorundaydı.Boyu neredeyse 1.80 olan Luhan'ın , gözlerine kadar ipek gibi ve parlak olan saçları , hafif siyah kalem çekilmiş kocaman gözleri vardı.Cildi kusursuzdu. Gülünce çıkan elmacık kemikleri , bembeyaz dişleri ve geniş omuzlarıyla mankenleri andırıyordu.

Zengin ve yakışıklıydı , ama Kyungsoo'ya göre bunlar onu biraz olsun mutlu etmiyordu.Şu an kahverengi gözlerin keyiften parıldamasının nedeni Kyungsoo'ya biraz daha işkence etme fikriydi.

Luhan - Senin şimdi lise bir de olman gerekmiyormuydu ? 

Belki de attığı giysileri arıyordur dedi lay gülerek Chen'de kahkahalarla ona katıldı.Kyungsoo bu parlak gözlerin onu pislik gibi hissetirmesine neden oldukları için parladığını biliyordu.''çöplerini heryere bırakıyor.''

Luhan ''Giysi mi ? '' diye çıkışarak kollarını bağlayıp düşünüyormuş gibi yaptı. ''Attığımız paçavralarımı diyorsun? Çamaşır makinesini meşgul eden hani ?''...

Exoweareone_

MORGANVILLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin