19

286 25 0
                                    

''Otursana,'' dedi. ''Ben Sehun.Sen?
''Kyungsoo,'' dediğini duydu ve farkında olmadan oturuverdi.Çantası yerde sürünüyordu. ''Şey..merhaba.''
''Merhaba.'' Gözleri sadece koyu renk değil , aynı zamanda soluktu. Koyu kahve göz bebeklerinin dış kenarları gri'ydi.Korkutucu ama güzeldi yani. ''Yalnız mısın Kyungsoo?''
''Ben...hayır, ben..ıı..'' Kyungsoo aptal gibi kekeliyordu.Ne olduğunu anlayamadı.Adamın ona bakışı kendini çıplak gibi hissettiriyordu. ''Arkadaşımla beraberim.''
''Arkadaş,'' diye tekrar etti ve uzanıp onun elini tuttu Sehun. Kyungsoo elini geri çekmek istedi, gerçekten istedi, ama bir şekilde kendini kontrol edemiyordu.Adam avucunu döndürüp öpmek için dudaklarına götürünce Kyungsoo ona bakakaldı.Dudaklarının parmaklarındaki ılık, nemli baskısı Kyungsoo'nun bütün bedenini ürpertti.
Sehun başparmağını Kyungsoo'nun bileğine götürdü. ''Bilekliğin nerde küçük Kyungsoo? İyi oğlanlar bilezik takar.Senin yok mu?''
''ben...'' Kyungsoo'nun kafasında çok korkunç şeyler oluyordu, gerçeği söylemesine neden olacak kadar kötü şeyler. ''Hayır, yok.'' Sehun'un ne olduğunu artık anlamıştı.Baekhyun'a güldüğü, bundan şüphe duyduğu için kendini hiç affetmiyordu. 
Dersini alacaksın, demişti Luhan.
Evet, işte karşısındaydı.
''Anladım.'' Sehun'un gözleri iyice soluklaşıp neredeyse bembeyaz oldu.Göz bebeklerinin yerine küçücük siyah noktalar vardı.Kyungsoo nefes alamıyordu.Çığlık atamadı. ''O zaman tek soru kimin olacağın.
İlk ben geldiğime göre...''
Sehun hem elini, hem de aklını bırakınca, nefesi kesilen Kyungsoo geriye sendeledi.Sandalyesinin arkasında biri duruyordu. Sağlam bir sıcaklık hissetti Kyungsoo.Sehun kaşlarını çatıp arkadaki kişiye baktı.
Minseok, ''Misafirperverliğimi kötüye kullanıyorsun,'' deyip elini Kyungsoo'nun omzuna koydu.''Arkadaşım Kyungsoo'yu bir daha rahatsız edersen herkesin izinlerini iptal etmek zorunda kalacağım Sehun. Anladın mı? Bunu açıklamak isteyeceğini sanmıyorum.''
Sehun sinirli görünüyordu.Gözleri yeniden kahverengiydi.Ama Kyungsoo onları izlerken Sehun, Minseok'a homurdanıp sivri vampir dişlerini gösterdi.Bir yılanınki gibi ağzının içindeki gizli bir yerde kaybolan, sonra da bir akrebin iğnesi gibi hıphızlı ortaya çıkan sivri, gerçek dişler.
''Boşversene,'' dedi Minseok sakince. ''Hiç etkilenmedim. Git burdan. Tao'yla senin hakkında bir konuşma yapmaya zorlama beni.''
Sehun sandalyesinden kalkıp kalabalığın arasından çıkışa yürüdü. Dışarısı karanlıktı.Sehun karanlığa çıkıp gözden kayboldu.
Minseok hala Kyungsoo'nun omzunda duran elini hafifçe bastırdı. ''Talihsiz bir olaydı,'' dedi Minseok. ''Dikkatli olman gerek Kyungsoo. Baekhyun'un yanından ayrılma.Birbirinizi kollayın.Birinize bir şey olmasını hiç istemem.''
Kyungsoo yutkunarak başını salladı.Baekhyun aceleyle arkadan geldi.Deri ceketini giymeye çalışıyordu.Kyungsoo'nun yüzünü görünce gülümsemesi kayboldu. ''Ne oldu?''
''Sehun geldi,'' dedi Minseok. ''Avlanıyor.Kyungsoo'da ona rastladı.''
''Hadi ya,'' dedi Baekhyun kısık bir sesle. ''İyi misin?''
''İyi.Kalıcı bir zarar vermeden onu durdurdum.Hadi Kyungsoo'yu eve götür Baekhyun.Sehun'a dikkat edin, kontrol altında durmayı pek beceremez.''
Baekhyun başını sallayıp Kyungsoo'nun kalkmasına yardım etti ve sırt çantasını alıp onu dışarı çıkardı.Büyük İmpala'yı kaldırıma park etmişti.Baekhyun Kyungsoo'yu arabaya bindirmeden önce arabanın her yerini kontrol etti.Kyungsoo emniyet kemerini bağlarken iki şey fark etti: Birincisi, Minseok, kafenin kapısında onları izliyordu.
İkincisi, Sehun köşede,sokak lambasının tam altında dikilmiş onları gözlüyordu.
Baekhyun'da farketti. Öfkeyle ''Lanet olası,'' deyip orta parmağını gösterdi.Fazla akıllıca olmasa da Kyungsoo'nun içi biraz rahatlamıştı.Baekhyun arabayı çalıştırıp ralli'de dünya rekoru kıracakmış gibi bir hızla sürdü ve bir kaç dakika sonra da evin kapısına geldiler.''Tamam, önce sen,'' dedi Kyungsoo'ya. ''Kapıya koş.Kilidi açarkende kapıyı yumrukla.KOŞ KYUNGSOO!!!''
Kyungsoo nefes nefese yerinden fırlayıp kapıya doğru koştu.Merdevenleri çıkarken bir yandan anahtarlarını çıkardı.Elleri titrediği için ilk seferde anahtar deliğini tutturamadı.Yeniden denerken kapıyı tekmeleyip, ''Kai! , Chanyeol!'' diye bağırdı.
Arkasında arabanın kapısının çarptığını ve Baekhyun'un ayakkabılarının kaldırımdaki sesini duydu..Ayakkabı sesi birden kesildi.
''Şimdi,'' diyordu Sehun'un alçak, soğuk sesi, ''Kaba olmayalım Baekhyun.'' 
Kyungsoo arkasını dönünce,Baekhyun'un verendadan on adım ötede,sırtı eve dönük halde durduğunu gördü.Kızgın rüzgar daha da şiddetlenmişti.Sehun karşısına dikilmişti.Gözleri ise solgun ayışığının altında tamamen bembeyazdı.
''Küçük tatlı arkadaşın kim?'' diye sordu.
''Onun peşini bırak.'' Baekhyun'un sesi titriyordu. ''O daha bir çocuk.''
Sehun, ''Hepiniz çocuksunuz,'' deyip omuzlarını silkti. ''Kimse sana hamburger veren ineğin yaşını sormuyor.''
Korkudan ödü patlayan Kyungsoo kapıya konsantre olup anahtarı deliğe soktu ki...
...o sırada Kai kapıyı açtı.
Kyungsoo korkuyla, ''Baekhyun!'' deyince Kai onu itip hışımla merdivenleri indi ve Sehun'la Baekhyun'un arasına girdi.
''İçeri,'' dedi Chanyeol.Kyungsoo onu duymamış, geldiğini görmemişti, ama Chanyeol kapıda içeri girmesini işaret ediyordu.Kyungsoo eşikten içeri girince Chanyeol onu kolundan tutup arkasına sakladı.Kyungsoo olanları görmek için Chnayeol'un arkasından dışarıyı gözledi.
Kai bir şeyler söylüyordu ama ne dediği duyulmuyordu.Baekhyun yavaşça geri geri yürüyordu.Ayakkabıları verandanın basamaklarına değince hızla arkasını dönüp kendini kapıdan Chanyeol'un kollarına attı.
''Kai!'' diye bağırdı Chanyeol.
Sehun,Kai'nin üstüne atıldı.Kai fırladı, bağırdı ve vampiri bütün gücüyle tekmeledi.Sehun çitin üzerinden atlayıp sokağa yuvarlandı.
Kai çimlere kapaklandı.Güçlükle kalkıp kapıya koştu.Sehun'un o kadar hızlı hareket edebilmesi mümkün değildi ama vampir yolda yatarken birden Kai'nin arkasında bitiverdi.
Onu tişörtünden yakalayıp aniden durdurdu.Neyse ki Kai, Chanyeol'un eline uzanmıştı.Chanyeol onu içeri çekiverdi.
Tişört yırtıldı, Kai eşikten içeri düştü.Sehun'da peşinden gelmeye çalıştı.Görünmez bir bariyerden sekince, Kyungsoo ikinci kez onun ölümcül sivrilikteki dişlerini gördü.
Chanyeol yerinden kımıldamadı bile. ''Bir kez daha denersen uykunda kazığı yersin,'' dedi.''Bunu unutma.''
Chanyeol kapıyı çarptı.Baekhyun titreyip nefes nefese duvara yaslandı, Kyungsoo'da titremesine engel olamıyordu.Kıpkırmızı olan Kai sanki en çok tişörtüne üzülmüştü.
Chanyeol, Baekhyun'un omuzlarından tuttu. ''İyi misin?''
''Evet.Evet, o... vay be.. Ucuz atlattık.''
''Dalga geçme.Kyungsoo?''
Kyungsoo tek kelime edemeden elini salladı.
''Nerden çıktı bu?'' diye sordu Kai.
''Kafede Kyungsoo'nun kokusunu aldı,'' dedi Baekhyun.''Üstesinden gelemedim.Özür dilerim.''
''Lanet olsun bu hiç iyi olmadı.''
''Biliyorum.''
Chanyeol ön kapının kilitlerini kontrol etti. ''Arkayı kontrol edin.Güvende olduğumuza emin olalım Kai.Üst kata da bak.''
''Tamamdır.'' Kai hemen koştu. ''Kahretsin, bu benim son Metallica tişörtümdü.Karışmam,biri ödesin...''
''Afedersin Chanyeol,'' dedi Baekhyun. ''Denedim, gerçekten denedim.''
''Biliyorum.Dördümüz buradayken er ya da geç olacaktı.Sen iyi iş çıkardın merak etme.''
''İyi ki Kai'yle ikiniz buradaydınız.''
Chanyeol tam birşey diyecekken durup Kyungsoo'ya baktı.Baekhyun farketmemişti.Deri ceketini çıkarıp kapının yanındaki bir askıya astıktan sonra salona yöneldi.
''Saldırıya uğradık,'' dedi Kyungsoo sonunda, ''Hem de bir vampir tarafından.''
''Evet,gördüm.'' dedi Chanyeol.
''Hayır anlamıyorsun.Saldırıya uğradık.Bir vampir tarafından.Bunun ne kadar imkansız olduğunu biliyor musun?''
Chanyeol içini çekti. ''Doğruyu söyleyeyim mi? Hiç de imkansız değil. Ben burada büyüdüm.Baekhyun ve Kai'de öyle.Biz alıştık sayılır.''
''Bu delilik!''
''Kesinlikle.''

MORGANVILLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin