7

345 25 1
                                    

''Morganville vampirlerle dolu.'' Kyumgsoo güldü. Ama Baekhyun gülmüyordu.Sadece Kyungsoo'ya bakıyordu.''Şaka yapıyorsun değil mi ?'' ''Bak şehri vampirler yönetir.Onlar başta yani.Sende ya işin içindesindir yada dışında.Onlar için çalışırsan , onlar yokmuş gibi davranıp olaylar olurken başını diğer tarafa çevirirsen sen ve ailen bir giriş kartı alırsınız.Yani korunursunuz.Yoksa..'' Baekhyun bir parmağıyla boğazını kesiyormuş gibi yapıp gözlerini iyice açtı.

Tabii ya , diye düşünerek kaşığını bıraktı Kyungsoo.Kimsenin bu insanlarla kalmamasına şaşmamalı.Kafayı üşütmüşler.Çok kötüydü. Delilik kısmı dışında onlardan gerçekten hoşlanmıştı.

Baekhyun ''Kaçık olduğumu düşünüyorsun,'' deyip iç geçirdi.''Seni anlıyorum.Ben de öyle olduğumu sanıyordum.Ama koruma altındaki bir evde büyüdüm.Babam su şirketinde çalışıyor.Annem öğretmen. Ama hepimiz bunlardan takıyoruz.'' Bileğini uzattı ; siyah , deri bir bilekliği vardı.Ama üzerindeki sembolü birşeye benzetemedi.Çinceye benziyordu. ''Gördün mü ? Benimki kırmızı. Süresi geçti.Sağlık sigortası gibi bir şey.Çocuklar 18 yaşına kadar sigortaya dahil.Benimki altı ay önce doldu.'' Bileğine bakıp omuzlarını silkti ve bilekliği çıkarıp tepsiye bıraktı.''Artık takmasam da olur sanırım.Kimseyi kandıramayacağım nede olsa.''


Kyungsoo çaresizce ona bakıp saçma bir şakanın kurbanı olup olmadığını anlamaya çalıştı.Kesin Baekhyun birden kahkahalar atıp buna kandığı için ona aptal diyecek , Kai de saklandığı yerden çıkıp onunla alay edecekti.Diğer seçenekte Baekhyun deli değildi.Ama Kyungsoo bunu düşünmek bile istemiyordu.İnsanların yolda başları önde hızlıca yürüdüğünü hatırladı.

''İyi deli olduğumu düşün.'' diyerek yerine oturdu baekhyun.''Neden olmasın? seni inandırmaya çalışmayacağım.Sadece...karanlık olunca tek başına dışarı çıkma.Bulabilirsen korunan birini al yanına. Bilekliklerine bak.'' Bir parmağıyla kendi bilekliğini dürttü.''Aktifken sembol beyaz oluyor.''

''Ama ben..''Kyungsoo söyleyecek bir söz arayarak öksürdü.''Tamam teşekkür ederim.Şey..acaba Kai?..''

''Kai mi ? Korunup korunmadığını mı soruyorsun ?'' Baekhyun homurdandı. ''Gibi! Öyle olsa bile , ki bundan şüpheliyim , asla itiraf etmez.Bileklik falan takmıyor.Chanyeol'da koruma altında değil.Ama evlerin üzerinde standart bir koruma var.Biz burda dışlanmış gibiyiz. Evlerin numaralarında koruma var.''

Bu konuşma Kyungsoo'nun başının üzerinde bir buz torbası varken , kola ve fasulyenin üstüne çok garip gitmişti.Kyungsoo elinde olmadan esnedi.Baekhyun güldü.

''Yatmadan önce anlattığım bir masal olsun , gel sana odayı göstereyim.En kötü ihtimalle biraz uzan , buzlar işe yarasın, sonra da tüyersin.Ya da kalkınca gitmeden Chanyeol'la görüşmeye karar verirsin.Senin bileceğin iş.''

Soğuk bir hava dalgası gelince Kyungsoo ürperdi.Herhalde kafasının üzerindeki buzlar ve yorgunluğuyla ilgiliydi.Elini cebine sokup doktorun verdiği hapları buldu ve kolasının son yudumuyla bir ağrı kesici aldı.Sonrada tepsiyi mutfağa götürürken Baekhyun'a yardım etti.Mutfak kocamandı.Taş lavabolar ve eski , cilalı tezgahlar vardı.

Baekhyun Kyungsoonun sırt çantasını alıp ona yukarıya doğru yol gösterdi.Üçüncü basamağa gelince baekhyun panikle dönüp ''Hey sen alabilirmisin?'' diye sordu.''Biliyorsun ya..''

''Sorun değil.'' diye yalan söyledi Kyungsoo.Bileği çok fena acıyordu ama odayı görmek istiyordu , ne kadar eski ve rahatsız olursa olsun.Üst kata on üç basamak vardı.Basamakların her birini güçlükle çıkarken Kai'nin önceki çıkışında tutmaya ihtiyaç duymadığı parmaklıklarda terli parmak izleri bıraktı.

Baekhyun'un adımlarının sesi cilalı parkelerin üstünde serili eski , zengin görünüşlü , siyah kilimin üstünde kesildi. Yukarıda altı kapı vardı.Kapıların yanından geçerken Baekhyun işaret edip onları tanıttı.''Kai'nin'' ilk kapı.''Chanyeol'un.'' ikinci kapı.Üçüncü kapı ''Bura da onun.İki katı büyüklüğünde bir oda.'' ''Ana banyo'' Dördüncü.''İkinci banyo aşağıda.Ama o acil durum banyosu gibi bir şey.Kai saçını yaparken bir saat kadar banyoda kalabiliyo da...''

''Bok ye!'' Diye bağırdı Kai kapalı kapının ardından.Baekhyun yumruğunu kapıya vurdu ve Kyungsoo'yu son iki kapıya götürdü.''Bu benimki , sondaki de senin.''

Kapı açılırken hayal kırıklığına hazırlanan Kyungsoo'nun nefesi kesildi.Birincisi oda çok büyüktü.Yurt odasının üç katıydı! İkincisi köşeydi ve panjurlarla , perdelerle gölgelenen üç! penceresi vardı. Yatak da yurttaki gibi küçük değil , köşelerinde sağlam ahşap sütunları olan çift kişilik bir yataktı **Neler yaptıracam o yatakta dur sen :D:D:D** Duvarın yanında Kyungsoo'nun şimdiye kadar sahip olduğu giysilerin dört beş kat fazlasını alabilecek kadar büyük bir şifonyer vardı artı bir dolap.Artı..

''Şuradaki televizyon mu ?'' diye sordu Kyungsoo kısık bir sesle. ''Evet kablolu yayın.Ama televizyonu odadan çıkarmak istemiyorsan kanalları ayarlaman gerekli.Ha , internet de var.Seni uyarmam lazım , burada internet akışını izliyorlar.Mesajlarda falan yazdıklarına dikkat et.'' Baekhyun sırt çantasını şifonyerin üzerine koydu.''Şimdi karar vermene gerek yok.Önce dinlensen daha iyi olur.Buz torbanı da al.'' 

Baekhyun , Kyungsoo'nun arkasından gidip örtüleri kaldırmasında yardımcı oldu.Kyungsoo ayakkabılarını çıkarıp yatağa girdi.Baekhyun onun kafasına buz torbasını koydu.''Uyandığında Chanyeol da kalkmış olur herhalde.Benim işe dönmem gerekiyo.Uyu.''

Kyungsoonun başı hafifçe dönüyordu.Ağrı kesiciler etkisini göstermeye başlamıştı.Yine ürperdi.''Baekhyun'' ''Efendim'' ''Saol.''

MORGANVILLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin