25

242 21 0
                                    

Baekhyun o kadar istekliydi ki, üç bira içmiş olmasına rağmen Kai bile hayır diyemedi.
Chanyeol bir şey demeden, Kai'yle aynı miktarda içmiş birine göre fazlasıyla canlı gözlerle 
bakıyordu.Baekhyun yemek masasının üstünü boşaltıp ortasına siyah bir mum koyarken 
Kyungsoo,Chanyeol'un dikkatini çekmeye çalışarak elini salladı. Chanyeol en sonunda ona 
bakınca Kyungsoo ağzını hareket ettirerek sordu: Ne yapacağız?
Chanyeol omuz silkti.Galiba hiçbir şey, diye geçirdi Kyungsoo içinden.Zaten Baekhyun 
dışında kimse inanmıyordu.Herhalde bir zararı olmazdı.
''Evet,'' dedi Baekhyun ve Taehyun'u bir sandalyeye oturttu.
''Chanyeol, Kai, Soo, oturun.''
''Bu saçmalık,'' dedi Kai.
''Lütfen... benim için.'' Baekhyun gergin, korkmuş görünüyordu.Üst katta Taehyun'la birlikte 
tarot kartlarıyla yaptıkları onu korkutmuştu.
Chanyeol masanın diğer ucuna, Taehyun'dan olabildiğince uzağa oturdu.Kyungsoo onun 
yanına geçti.Kai'de Chanyeol'un diğer tarafına oturarak fenalık geçirecekmiş gibi titreyen 
Taehyun'dan uzak durdu.
''el ele tutuşun,'' dedi Baekhyun, Taehyun'un sol elini, Kai'nin sağ elini tutarak.
Onun yaptığını yapana kadar Kyungsoo'ya dik dik baktı.Geriye Kai ve Chanyeol kalmıştı.
''Her neyse,'' dedi Chanyeol ve Kai'nin elini tuttu.
''Ölmüş! görüyorum!''
Taehyun'un haykırışı Kyungsoo'yu irkiltti.Masada donakaldılar.Kai bile.
Ama sonra gülmemek için kendini zor tuttu.Kai'nin omuzlarının sarsıldığını gören Kyungsoo 
ise bunu başaramadı.Dudaklarını ısıran Baekhyun'un gözleri dolmuştu.
''Bu evde biri ölmüş! Onu görüyorum, cesedi yerde yatıyor...'' Taehyun inleyerek oturduğu 
yerde kıvranmaya başladı. ''Bitmedi.Asla bitmeyecek.Bu ev... Bu ev buna izin vermez.''
Kendini tutamayan Kyungsoo, kısık gözlerle Taehyun'u süzen Chanyeol'a baktı.Bir şey 
söylemeye yeltenince Chanyeol onun elini iyice sıktı.Peki, Kyungsoo çenesini kapalı tutacaktı.
Taehyun'unsa buna niyeti yoktu. ''Bu evde bir hayalet var! Huzursuz bir ruh!''
''Huzursuz ruh mu?'' dedi Kai. ''Kafası bozulmuş demenin kibar hali mi bu?''
Taehyun gözlerini açıp kaşlarını çattı. ''biri zaten ölmüş,'' dedi. ''Tam burada.Bu odada.
Ruhu buraya dadanmış.Hem de çok güçlü bir ruh.''
Hepsi birbirine baktı.Chanyeol'la Kyungsoo daha fazla göz göze gelmekten kaçınıyordu 
ama Kyungsoo nefesinin kesildiğini hissetti.
Çocuk Chanyeol'dan bahsediyordu! Biliyordu! Bu nasıl olabilirdi?
''Tehlikeli mi?'' diye sordu Baekhyun nefes nefese.
''Göremiyorum... Orası bulanık.''
''Tabii.Ortalıkta bir hayalet dolanıyor ama tehlikeli olup olmadığını bilemiyoruz.Neden? 
Çünkü bulanık.Başka derdin?'' Kyungsoo bir kez daha kahkahasını son anda tuttu.
Taehyun'un yüzünde acılı bir ifade oluştu. ''Yangın.'' dedi. ''Bir yangın görüyorum.
Biri alevlerin arasında bağırıyor.''
Kai elini Chanyeol'la Baekhyun'dan kurtarıp ayağa kalktı.
''Tamam, buraya kadar.Ben gidiyorum.Psişik eğlencenize başka yerde devam edin.''
''Hayır, dur!'' dedi Baekhyun onu tutarak. ''Kai bekle, aynı şeyi kartlarda da görmüştü...''
Kai kendini çekip kurtardı. ''O sen ne istersen onu görüyor!''
''Kai, lütfen! Hiç değilse dinle!''
''Yeterince dinledim.Cadı tahtası falan getirirseniz bana haber verin.Öyle şeyler daha eğlenceli 
oluyor.''
''Kai, dur! Nereye gidiyorsun?''
''Yatmaya,'' dedi merdivenlerden çıkarken.''İyi geceler.''
Kyungsoo hala Taehyun'un elini tutuyordu.İkisini de bırakıp Kai'nin peşinden gitti.
Daha merdivenlerden çıkmadan kapının çarptığını duydu.Koridoru koşarak geçip kapıyı 
yumrukladı.Cevap gelmedi, içeride hiç kıpırtı yoktu.
Sonra duvardaki tablonun eğik durduğunu farkedip altındaki düğmeye batı. Yoksa?
Elbette haklıydı.
Bir an tereddüt etti, sonra düğmeye bastı.Koridoru kesen bölme çıtırdayarak açıldı ve içeri 
soğuk bir hava dalgası doldu.Kyungsoo hemen içeri süzülüp bölmeyi kapattı ve basamaklardan 
yukarı yöneldi.
Kai bir koluyla gözlerini kapatmış, kanepede oturuyordu.
''Git burdan.'' dedi.Sesi hiç de gelmediği için Kyungsoo onun yanına oturdu.Kai'nin eli 
titriyordu. ''Ciddiyim, Kyungsoo. Git.''
''Beni ilk gördüğünde ağlıyordum.'' dedi. ''Utanmana gerek yok.''
''Ben ağlamıyorum,'' dedi kolunu çekerek.Doğruyu söylüyordu. Öfkeli gözleri alev alev ama 
kuruydu.
''Biliyormuş gibi yapmasına katlanamıyorum.Kardeşimin arkadaşıydı.Biliyorsa, gerçekten 
biliyorsa... daha iyisini yapabilirdi.''
Kyungsoo dudağını ısırdı. ''Yoksa...'' Aklındakini söyleyemedi bile.Yoksa sana anlatmaya 
çalıştığını mı söylüyorsun? Öyleyse bile buna fırsat vermemişti.Eğer o kadarına izin verse, 
kardeşi hayatta olacaktı belki de.
Hayır, Kyungsoo bunu söyleyemezdi.Kai de dinlemeye katlanamazdı.
Onun yerine uzanıp onun elini tuttu.Kai kenetlenen parmaklarına baktı, içini çekti ve gözlerini
kapattı. ''Sarhoş ve kızgınım.'' dedi. 
''Pek iyi bir ikili sayılmaz.Tanrım, ailen bunları duysa hepimizi öldürürdü.''
Kyungsoo bir şey demedi çünkü bu kesinlikle doğruydu.Ayrıca bunu düşünmek de istemiyordu.
Tek istediği, zamanın donduğu bu sessiz,huzurlu odada, onun yanında oturmaktı.
''Kyungsoo...'' Sesi uykulu geliyordu. ''bunu bir daha yapma.''
''Neyi?''
''Bu gece yaptığın gibi sokağa çıkma.''
''Sen çıkmazsan bende çıkmam.''
Kai gözlerini açmadan gülümsedi. ''Bu ne be? Biri bizi gözetliyor evi mi burası? Neyse, 
Morganville'ye saklanmak için dönmedim.''
''Neden döndün peki?''
''Chanyeol.Söyledim ya.O çağırdı, ben geldim.O da benim için aynısını yapardı.'' 
Kai'nin gülümsemesi yok oldu.
Herhalde Chanyeol'un yanıtsız bıraktığı telefonu, hastaneye gelmeyişini düşünüyordu.
Onun arkasını kollamamıştı.
''Başka bir şey daha olmalı,'' dedi Kyungsoo. ''Yoksa şimdiye gitmiş olurdun.''
''Belki de,'' diyerek içini çekti Kai. ''Boşver, Soo.Karşına çıkan her sırrı kurcalayamazsın.
Hiç güvenli bir şey değil bu.''
Kyungsoo, Chanyeol'u düşündü.Masada Taehyun'a nasıl baktığını...
''Doğru,'' dedi. ''Güvenli değil.''

MORGANVILLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin