Pazartesi günü, öğlen yemeği saati. Özgür ile olan duygularımı netleştirdim. "Onu hoş bulmadım."
Bu düşünceyi aklımdan geçirmek bile sinirimi bozmuştu. Ama düşününce... O beni güldüren ilk insandı. Belki de bu görüş ve düşüncelerimi ona iletmeliyim. Evet, öyle yapıcam. Yanımda oturan Işıl'a döndüm.
- Git.
- ...Efendim?
- Git dedim. Özgür ile bir şey konuşucam.
Özgür ise suratıma çok merak etmiş bir şekilde bakıyordu. Işıl hiç sorun çıkartmadan yemeğini aldı ve biraz uzağımıza gitti. Özgür bana baktı.
- Evet, dinliyorum?
- Cumartesi günü hakkında. Söylediklerine kesinlikle katılmıyorum. Senden çok farklı yetiştirildim ve çok farklı şeyler öğrendim. Ben ailemde kusursuz olmak zorundayım. Yanındaki insanlar, sana kusur yansıtır. Bu nedenle...
- Evet?
- Sebepsizce seni hoş buldum.
Elindeki kutu kolayı düşürdü. Kolanın bir miktarı çimlere döküldü. Ben dökülen kolaya, o bana bakıyordu.
- Kaba, yabani, yüzsüz?
- Sana karakterimi sormadım. Ama kafamı topladım ve yanlızca o anlık hissettiğim bir şey olduğuna karar verdim. Yani... Bu kadar.
- Bu kadar mı?
Onaylar bir şekilde kafamı salladım. Bayıla bayıla yediğim domatesten (!) birini ağzıma attım.
- Bunu neden bana söyledin, madem artık sevmiyorsun?
- Bilmem. Haberin olsun istedim. Nasıl olsa bu benim, senin hakkındaki düşüncem.
Tek kaşını havaya kaldırdı. Bende gözlerimi devirip ayağa fırladım.
- Ben birinden hoşlanamaz mıyım ki?!
Bağdaş kurduğu bacağına tekme attım. O da hemen ayağa fırladı.
- Hem hoşlanıyorum diyorsun, hem dövüyorsun!
- Artık hoşlanmıyorum dedim zevzek herif!
- Sadist!
Kravatımdan tutup çekiyordu. Bende yumruklarımı sıkıyordum. Ikimizde birbirimize hırlarken, bahçedekiler bize bakmaya başladı. Işıl soluğu yanımızda aldı, bizi ayırdı.
- Durun ya ne yapıyorsunuz?!
Ikimizde sakinleşmeye çalıştık. Ders zili çaldı. Özgür'ün bakışları yer ile benim aramda gidip geliyordu. Ağzını aralayacakken basıp gittim. Özgür ise kısık bir ses ile arkamdan adımı söyleyebildi ancak...
Dersin ortasındayken kapı çaldı. Içeri Özgür girdi.
- Pardon hocam. Gölge'yi alabilir miyim? Müdür çağırdı da.
Öğretmen onay verince yerimden kalktım. Müdürün odasına yöneldim ama Özgür beni durdurdu.
- Ne? Müdür çağırdı dedin.
- Sınıftan çıkman için yalan söyledim. Ben özür dilerim. Yani... Bahçede seni kıracak bir şey söylediysem?
- Kibar olmaya çalışma. Sende kızdın. Ayrıca...
Suratıma alaycı bir ifade takındım.
- Sen kim, beni kırmak kim?
- Kırdıysam dedim zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖzGöl
Подростковая литератураGölge Karabulut, aile şefkatinden mahrum ancak kusursuz bir kız çocuğudur. İyi fizikten tutunda ateşli agresifliğine kadar herşeye sahiptir. Babasının işi gereği Antalya'dan, Istanbul'a taşınırlar. Ve bir gölgenin özgürlük hikâyesi... Orada başlar. ...