DOKUNULMAZ

2

Ömür her sabah yaşam koçunun belirlediği zaman zarfında yaptığı sporu erteleyip dün gece aklında bulunan atış poligonuna gitmek üzere hazırlandı. Bir tayt ve güzel havanın verdiği cesaretle askılı sporcu atletini giydikten sonra yine yaşam koçunun belirlediği kahvaltıyı hazırlamak adına mutfağa indi.

İlk doğduğu andan beri yaşamı böyleydi. Lüks içinde. Her zaman sahip olmak istediği her şeye anında ulaşmıştı. Hiç yokluk çekmemiş,her gencin yaşadığı zorlukları o yaşamamıştı. Küçücük bir sivilce probleminde bile kapısına onlarca doktor dizebilirdi. Tüm bu lüksün içinde şımarık,zengin bir tiki kızı gibi büyüdüğü düşünülürdü ama yanlıştı. Ömür'ün babası Oktay Keskin'in kendine has kuralları olan bir adamdı.Ömür her zaman babasından yaşadığın hayatla övünme bir gün gelir her şey tepetaklak olur nasihatlarını duyardı.

Ömür'de babasının kendine sunduğu bu rahat yaşamda onu üzmez ve şımarıkça davranmamaya özen gösterirdi fakat şimdi hayatını tepetaklak eden babasıydı. Bazen Ömür düşünmeden edemiyordu. Acaba babası kızını buna hazırlamış mıydı ? Ölüceğinin,intihar ediceğinin sinyallerini vermiş miydi ona ?

Genç kadın her ne kadar ölümü için babasına kızmadığını söylesede içten içe ona sinirliydi. Neden Ömür'ün hayatının en güzel yıllarını mahvetmişti ki ? Üniversiteden yeni mezun olmuş,sonunda kendisine vakit ayırabileceğini düşünüp,kafasının estiği yere gitme planları yapan genç kadın babasının ölümüyle ve Anka'nın sorumluluğuyla ezilmişti.

Sen iyice bencil bir kadın oldun Ömür Kesin.

Bencilliğinden utanan Ömür bu düşüncelerinin babası tarafından duyulmadığımı umarak kahvaltı hazırlamak adına mutfağa indi.

Genç kızlığa ilk adımını attığından beri spor,diyet ve sağlıklı yaşama adamıştı kendini. Bir sürü yaşam koçu değiştirmiş,spor salonlarında programlar ayarlamıştı fakat hiçbirine bir haftadan fazla dayanamamıştı. Üniversiteye başladığı yıllarda ise bir arkadaşının tavsiyesiyle Başak'ı bulmuş ve o zamandan bu yana hayatını bir istikrar içine sokmuştu.

Başak işini tüm ciddiyetiyle yapan başarılı bir diyetisyen ve yaşam koçuydu. Uzun bir yaşamın hilesinin ise evlenmemek olduğunu savunan güzide bir bekardı ayrıca. Ömür'ü hiçbir zaman boşlamamış,düzenlediği spor aktivitelerin ve yemek listesinin onu sıkmamasına özen göstermişti. Başak'ın Ömür'ün hayatında yakaladığı bu başarı sonrası Rima'da bu güzide bekar diyetisyene kendini teslim etmişti.

Üç kadın beraber yürüttükleri işler dışında arkadaşlığı da elden bırakmamıştı. Rima ve Ömür'ün aşırı lüks yaşantısına Başak çoğu zaman ayak uyduramasa da her zaman iki arkadaşı için de bir dinlenme noktası olmuştu.

Ömür,Başak'ı düşünmeye fazla vakit ayırdığını hissederek hızlı davrandı ve buz dolabından gerekli olan malzemeleri çıkardı.

Fıstık ezmesi,muz ve yulafı içinde bulunduran kahvaltısını bir çırpıda bitirip bulaşıkları tezgaha bırakmayı tercih etti. En yakın zamanda biri gelirdi nasıl olsa. Karnını doyurmanın verdiği enerjiyle Şükrü'nün atış poliganına gitmek için evden çıkmıştı. Yavuz'u es geçip arabayı kendisi kullanmayı tercih etti.Ona ait olan silahını aldığı için memnun hissediyordu ve arabayla poligona doğru sürerken sanki babası yanında gibiydi. Bu hisle gülümseyip arabayı biraz daha hızladırdı ve sokak arasında bulunan iş yerinin önüne arabayı park etti.

Yan koltuğa fırlattığı spor çantasını aldığı gibi arabadan fırlayan Ömür bugün şirkete uğramamayı düşünüyordu. Pek önemli bir iş yoktu,zaten öğlen de Kerem gelicek ve Rima ile Ömür'ü akşam ki davet için hazırlayacaktı. Aklına yatan fikirle kaldırıma zıplayıp Şükrü Abisinin mekanına girdi.