Newt'ten

1.2K 116 100
                                    


Deli olmak.

Bir virüsün beynini yiyişini hissetmek.

Empati kurabiliyor musunuz? Zihninizde canlanabiliyor mu? Gözlerinizin sizden bağımsız seyirdiğini, yüzünüzde devasa yaraların oluştuğunu, saçlarınızın keçeleşip saç olmaktan çıktığını ve gün geçtikçe aklınızı yitirdiğinizi düşünebiliyor musunuz?

Hayır.

Bunu yapamazsınız. Kesinlikle yapamazsınız. Delirdiğinizi, kahrolasıca bir virüsün bedeninizi ve bununla birlikte yavaş yavaş ruhunuzu ele geçirdiğini ne kadar çabalarsanız çabalayın hayal bile edemezsiniz.

Bu gerçekten çok değişik. İçip kafayı bulmaya benziyor--sadece benziyor. Yani ikisinde de olayları ciddiye alamıyorsun ve dış dünyayla bağlantın kesiliyor. Ama delirmenin çok daha farklı etkileri var.

Delirdiğini ciddi anlamda hissediyorsun. Kafanı bir şeylere yoramıyorsun ve 2+2'nin 4 ettiğinden bile şüphe duyuyorsun. Berbat bir şey.

Peki şu an tam anlamıyla sağlığıma kavuştum mu? Sanmıyorum. Teresa bazen bir yere dalıp gittiğimi söylüyor ama ben farkında bile olmuyorum. Tuhaf değil mi? Halbuki burda her şeyin düzelmesi gerekiyordu.

Merak ettiğiniz asıl kısma geçeyim... Tommy'den beni öldürmesini niye istedim? Zor bir soru gibi değil, öyle ya... Sizin açınızdan bakılınca böyle görünüyor. Hadi gelip bir de benim deli aklımdan bakın olaylara.

Kaç yıllık dostumu--Minho'yu arkada bırakarak neden Thomas'a verdim o mektubu? (y/n: Son İsyan'da Newt'in Thomas'a verip zamanı gelince açmasını söylediği mektuptan bahsediyor.)

Bilmiyorum. Işıl beynimi sömürürken  mektubu kime vereceğimi düşünemezdim, değil mi? İşte bu yüzden, asıl sorulması gereken soru mektubu niçin Tommy'e verdiğim değil, mektubu niye herhangi birine verdiğimdi. Niye birinin beni öldürmesine ihtiyaç duymuştum? Delirmek ne kadar kötü olabilirdi ki, birinin beni öldürmesini isteyebilmiştim? Veya kendi kendimi öldüremez miydim de bunu başka birinden istemiştim?

İşte delirmek bu kadar... berbat, evet, tam olarak berbat bir his. İnsanı yaşamaktan soğutuyor ve 'bir an önce ölme isteği' yayıyor vücuda. Kendi kendimi öldürmeye gelince... İşte ben de bu kadar korkağım.

Şu an bir ağaç kütüğüne yaslanmış, ileride Teresa'yı kovalayan Chuck'ı izliyorum. Alby yine bir yerlere kaybolmuş.

Minho'yu özlüyorum. Thomas'ı özlüyorum. O iki lülekafayla konuşmayı özlüyorum. Kayran'ı özlüyorum. Garip belki de ama, Labirent'i bile özlüyorum. Orası bizi bir arada tutuyordu, en azından birlikteydik. Orada mutluyduk.

Onlardan ayrı olmamın tek sebebi benim. Ölüme bu kadar bağlanmamalıydım. Kendimi affetmeyeceğim, asla. Asla affetmeyeceğim.

Şimdi ne birlikteyiz, ne mutlu. Ve bu tamamiyle benim suçum.

kayranlılardan mektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin