FAHISE'NIN OĞLU
**1.BÖLÜM**
<<Luhan’ın Ağzından;>>
Başımdaki iğrenç ağrı ile gözlerimi aralamaya çalıştım.Sanki son 6 aydır uyuyormuşum gibi ya da üzerimden tır geçmiş gibi hissediyorum.Gözlerimi açtıktan sonraki etrafımı görmemi engelleyen bulanıklık henüz yeni yeni geçmesine rağmen bu hiçbir şeyi değiştirmemişti.Çünkü burası çok karanlık ve bomboş.
Kapı yerine ürkütücü,canavar gibi paslı demir parmaklıklar var.Burası neresi böyle?Hangi lanet yer bu kadar soğuk olur ki…Ayrıca neden yerde daha önemlisi tanımadığım bu yerde yatıyorum?Yattığım yerden biraz doğruldum ve üstüme bakt-…Aman Tanrım!Bu da ne böyle?Neden üzerimde sadece boxer var?
Panikle dönen başımı umursamadan ayağa kalkmaya çalıştım ancak bu sadece ayak bileğimden duvarın saçma bir köşesine bağlı olan uzun zincirin ayağıma dolanıp tekrar sert bir şekilde olduğum yere düşmemi sağladı.Bu iğrenç yeri sadece parmaklığın dışından gelen birazcık ışık aydınlatıyordu.
Bu lanet yere nasıl geldim?En son hasta annemin ilaçlarını almak için koşturuyordum ve bir adam bana şu anda hatırlamadığım bir şey sordu daha sonra burnumdaki keskin koku…gerisini hatırlamıyorum.Zaten hatırlanacak bir şey yok,işte bu iğrenç yerdeyim.
Gözlerimi kısıp başka bir şey görme umuduyla etrafa baktım.Parmaklıkların arasına sıkıştırılmış bir hırka mı?Aman ne güzel…Geri zekalı tabi güzel,şu anda tanımadığın bir yerde sadece boxerla duruyorsun.Alsam mı?Şu anda o kadar korkuyorum ki hırkayı almaktan bile tırsıyorum.Ama almak zorundayım.Yavaş yavaş emeklemeye başladım.Önüne gelince uzandım,uzandım ve hırkayı alıp giydim.Hırka o kadar büyük ki dizlerime kadar uzanıyor,kollarından bahsetmiyorum bile…
Oturup düşünmeye başladım ama düşünmekten çok ağlıyo…Bir dakika bu seste ne?Aman tanrım!Burası neresi böyle?Bu sesler inleme sesi mi yoksa korkudan beynim bana kötü bir oyun mu oynuyor?Hıçkırıklarım artmaya ve boğazım yanmaya başladı.Kulaklarımı tıkayıp oturduğum yerde ileri gri sallanmaya başladım.Sesler gittikçe artıyor ve daha çok iğrenç sesler,sözler…Ayağa kalkıp parmaklıkları sarsarken bir yandan ağlıyor bir yandan da ‘’Yardım edin,imdat!’’ diye bağırıyordum.Sanki açacaklarmış gibi.
Bir anda inleme sesler kesildi.Kulaklarımın bir kurt gibi açıldığına yemin edebilirim.Umutla kafamı parmaklıkların arasından uzatabildiğim kadar uzattım.Bir gölge…ve buraya doğru geliyor.Ayak sesleri yakınlaştıkça umutla kıpırdanmaya başladım.Tekrar ‘’Lütfen,yardım edin!’’ diye bağırdıktan sonra bir kahkaha sesi ve gölgenin sahibi…
Bu ne iğrençlik böyle?Benim iki katım ve oldukça korkunç bir adam.Normalde dış görünüşe göre yargılayan bir insan değilim fakat bu…Ben bağırıp yardım isterken adam elindeki anahtarları sallayarak geldi ve ‘’Tabi ne demek’’ diye pis bir sırıtışla yaklaşırken ben ise ona umutla bakıyordum.
Ta ki adam kapıyı açıp içeri girdikten sonra önündeki kabarıklığı görene kadar.Korkuyla gerilemeye başladım ve duvara çarptım.Adam üstüme üstüme gelmeye başladı,benimse gözlerim tekrar yanmaya…Adam kaşlarını çatım ‘’Senin yüzünden çok önemli bir işimi yarım bırakmak zorunda kaldım,bende bir sikim var zannettim bu muydu yani?’’diye kükreyip neredeyse ağzımın içine kadar girdi.Korkuyla titremeye başladım.Beni yakamdan tuttuğu gibi duvarda yukarı kaldırdı.’’Acaba işime seninle mi devam etsem?’’ kafamı hızla yanlara sallayıp ‘’L-lütfen…’’korkudan devamını getiremedim.’’Lütfen ne?Seni becermem için mi yalvarıyorsun?’’ Göz yaşlarım sele dönüşürken ‘’L-lütfen *hıgk(hıçkırık)* bı-bırak b-beni’’ adam daha fazla yaklaştı.Nefesini yüzümde sertliğini ise bacağımda hissedebiliyorum.’’Senin o minik kıçını şu an şurada morartana kadar becermek istiyorum ama patronun özel talimatı var.Sana dokunmayacakmışız.Çünkü senden çok para kazanacakmış.Seni şanslı sürtük’’dedi.
Gözlerimin fal taşı gibi olduğuna eminim.Ne patronu?Ne parası?Ben bunları düşünürken adam yakamı bırakıp ayağımı acıtan zinciri söktü ve kolumdan tutup sürüklemeye başladı.Bu kafes gibi yerden çıkınca yalnız olmadığımı gördüm.Benim gibi birçok insan…bazıları yeni uyanırken bazıları bana laf atıyordu.Bir ara bir kol uzanıp popoma bile dokunmuştu.
Ben adamın arkasında sürüklenirken hala ağlıyor ve önümdeki düzensiz merdivenleri çıkmaya çalışıyordum.Merdivenleri bitirdikten sonra biraz daha yürüdük.Ben daha çok sürükleniyordum.Bir odanın kapısında durup ‘’Şimdi uslu bir çocuk ol’’ diye emredip kapıyı tıklattı.İçeriden ‘’Gir’’ sesi gelince kapıyı açtı ve beni içeri doğru savurup kendisi de arkamdan girdi.
Kendimi toparladıktan sonra kafamı kaldırdım.Ancak kaldırmamla indirmem bir oldu.Çünkü adamın biri deri koltukta oturuyor diğeri ise gömleğinin düğmeleri açık bir şekilde üstünde oturuyordu.Beni görünce oturan adam ‘’Ooo,demek prenses güzellik uykusundan uyanmış.’’dedi ve önünde oturan adamın kıçına şaplak atıp resmen gitmesini emretti.
Çocuk gittikten sonra adam kalkıp bana yaklaşmaya başladı.Adam bana yaklaştıkça ben korkuyla geri geri kaçmaya başladım.Ama beni buraya sürükleyen dev,bir hamlede iki kolumu arkada birleştirirken diğer eliyle saçlarımı çekerek o adama bakmamı sağladı.Adam av arayan bir kurt gibi eğilip burnunu ve koparmak istediğim dudaklarını boynuma değdirip sürterek kokladıktan sonra geri çekilip kapattığı gözlerini açıp ‘’ımmh(inleme)…kokundan bile tertemiz,saf bir bakir olduğun anlaşılıyor.’’ Dedi.Gözümdeki yaşlar yüzünden adamın yüzünü zor seçiyordum.’’Şimdiii…Söylebakalım,senin adın ne bakire prenses?’’ dedikten sonra cevap bekler gibi yan yan sırıttı.Bense hiçbir şey yapmadım.Soruyu aynı sinir bozucu ses tonuyla tekrarladı.Benden yine cevap alamayınca derin bir nefes alıp seslice geri verdi.’’Hep aynı…İlk başta isimlerini söylemezler,sonra alışınca kucağımızda inlemekten susmayı bilmezler.Sana adın ne dedim prenses!’’ derken elini bir anda bacaklarımın arasına atıp,üyemi avuçlayarak sıkınca bir anda korkudan resmen haykırarak ‘’Luhan’’ diye bağırdım.
Adam elini çekip tekrar yan yan sırıtmaya başladı.Adam diğerine bakıp arkama doğru yürüdü.Bir yandan da işaret parmağını yavaşça bacağıma sürüyordu.Arkamda durdu.Ben arkama dönmek için çırpınınca beni tutan dev,kollarımı daha çok sıktıve gözleri kapatarak ‘’Ahh!’’ diye acıyla inlememe sebep oldu.Adam ‘’Tanrııım!İnlerken bu kadar tahrik edici bir bakir daha görmedim.Onu altımda inlerken hayal edince…ımmh…Çok para edeceğini bilmesem hemen şu anda becereceğim.’’ Dedi ve ali ile popomu avuçlayım inledi.Bense ağlayarak hıçkırıyordum ve adam elleştikçe çırpınıyordum.’’Bu minik hazineyi alan kişi cidden şanslı bir dümbük olacak…ımmh…Şuna bak…Götür bunu yoksa para mara dinlemeyip şuracıkta becereceğim.’’ Dedi.
Diğer adam beni götürmeye başladığında arkadan o adam seslenip ‘’2 saat sonra alıcılar gelecek’’ Dedi.Diğer adamsa kafa sallayıp beni tekrar sürükleyerek daha demin ki çıkarttığı deliğe geri soktu.
<<Yazar’ın Bakış Açısı;>>
‘’Şimdi şu pisliklerini de alıp siktir git!’’ Kris misafir odasının yatağında nefes nefese yatarken 5 dakika önce acımasızca becerdiği kız söylenerek toplanıp çıktı.Şimdiye kadar kendi yatağında kimseyi becermemişti.Bunun aşık olduğu kişiyle ve özel olmasını istiyordu.
Komidindeki çalan telefonunu alıp açtı.’’Ne var!?’’ ‘’Hey dostum!Telefonu açışına bakılırsa yine başarısız bir işlem’’deyip kahkaha atınca, Kris sinirle kükreyerek ‘’Kim Jong İn!Eğer hayatımın en başarılı işlemini senin üzerinde denememi istemiyorsan o koca ağzını ben dağıtmadan kapat!’’deyince Jong in ‘’Yah yah yah dostum biraz sakin ol.Seni asi çocuk.*ahahahah*Neyse sana bir şey söyleyeceğim.Bizim bu Yoda kılıklı Chanyeol sanırım hayatında ilk defa bir boka yarayacak’’ deyip Kris’ten gelecek tepkiyi merak eder gibi bekledi.Kris merakla yatakta doğrulup ‘’Neymiş?Çabuk söyle seni bok kafalı!’’deyince Jong İn ‘’*ahahahah* Dostum durum o kadar mı vahim?*ahahhaha* Tamam tamam.Bir yer varmış parayla sürtük satıyorlarmış.Orospu pazarı gibi bir şey.Oraya gideceğiz.Zaten benim de zulada kalmadı,hepsi telef oldu.Hem belki senin ölü balığı canlandıracak bir çıtır buluruz’’deyip kahkaha atınca Kris sinirle ‘’Seni orospu çocuğu,o ölü balığı kıçına sokarım,o zaman ölümü dirimi anlarsın.Göt herif,sana ölü mü dedim?Sertleşiyor ama zevk alamıyorum yarıda geri sönüyor.Bok beyinli,anlayışı kıt mal!Şimdi uzatma neredeymiş şu lanet yer?’’ derken bir yandan yataktan kalkıp banyoya gidiyordu.Jong İn ise kahkahalarını zorla durdurup ‘’Sakin ol şampiyon! *pffftsshaha* M-mesaj atacağım *ahahah*Kapatıyorum.Ooh dostum bu arada kızlara acıyorum.Ölü bir balıkla hangi insan zevk alır?*ahahaha*’’ der demez kapatınca, Kris kendi kendine sövmeye ve banyo yapmaya başladı.
Banyo yaptıktan sonra üstünü giyinme için odasına gitti.Üstünü giyindikten sonra parfüm sıkarken gözüne hafif açık kalmış çekmecedeki bileklik çarptı.Çekmeceyi iyice açıp bilekliği eline aldı.Bu bilekliği o piçe,o 4 kendisi ise 8 yaşındayken yapıp vermişti.Cidden acaba o fahişenin oğlu hangi cehennemdeydi.Gerçi fazla düşünmeye gerek yoktu.Anası gibi bir herifin altında,şu anda kendisinden geçmiş inliyordur.Bunları düşünürken kalbinin sıkıştığını hissetti.Kendi kendine ‘’Seni bulup intikamımı alacağım,her ne pahasına olursa olsun,yemin ederim bunu yapacağım’’ elindeki bilekliği sıkıp geri yerine koydu.
Yatağın üstündeki telefonunu alıp mesaja baktı.Arabaya atlayıp Jong İn ve Chan’la buluşacağı yere gitti.Buradan beraber gideceklerdi.Geldiğinde Chan ve Jong İn’i arabalarının önüne oturmuş konuşurken bulunca yanlarına gidip Jong İn’e öldürücü bakışlar atarak ‘’Ee,hadi gitmiyor muyz?’’ diye sorunca Chan ‘’Hey Wufan neden bu kadar ısrarcısın dostum?Bilmediğimiz bir şey i var?’’ dedikten sonra Jong İn kahkahayı patlatıp ‘’Onun ‘ölü balık’ sorunu var*ahahah*’’ deyince Kris gözlerini belertip Jong İn’in bacağına sert bir tekme attı.Chan ise ‘’Ooh my god! *ahahahah* Sen ciddi misin?’’ diye haykırarak gülünce Kris ‘’Ölü balık derken ‘ot gibi yaşamak’ anlamında söylüyor,seni malak!’’ diye kıvırmaya çalıştı.Chan ‘’Yaa.. Tabi ki de öyle kim başka bir şey ima etti ki?Yoksa sen mi başka bir şey ima ediyorsun?’’ deyince Kris sinirle ‘’Sizi burada sikmeden yürüyün arabanıza!’’ deyince ikisi aynı anda kahkaha atıp ‘’Aah dostuuum,hiç korkutucu değil!’’ deyip üyesini gösterince, Kris bağırarak ‘’Yah!Sik kafalı bok beyinliler.Birilerini hala sikebiliyorum sadece zevkli olmuyor!’’ deyince ikisi de korkuyla arabalarına bindiler.
Biraz sonra gidecekleri yere varınca arabalarını park edip büyük kapıya doğru ilerlemeye başladılar.Kapıdan geçtikten sonra kapkara ve kırık dökük şato gibi bir yere girdiler.Onlara eşlik etmek için bir sürü pezevenk eşlik ediyordu.
Koskoca 2 kapıya gelince durup ‘’Kız-Erkek?’’ diye sorunca, Chan heyecanla ‘’erkek’’ diye atladı.Adam sağa doğru gidip diğer kapıyı açtı.Bir sürü boxerlı orospu yan yana dizilmiş,kendilerini sergiliyorlardı.Üçlü,onların aralarına girip yürümeye başladı.Şüphesiz en heyecanlı olan Chanyeol’dü.Çünkü her gördüğü erkeğin poposuna elleyerek sıkıp,birde ‘dolgun,küçük,büyük,sıkı’ diye yorum yapıyordu.
Jong İn aradığını bulamamış gibi gidip gelirken,Kris,panda görünümlü bir çocuğun önüne geçmiş onu inceliyordu.O ise bir sağa bir sola doğru dönüp kendini sergiliyordu.Yanındaki pezevenk hemen lafa karışıp ‘’O buranın en tecrübeli sürtüğü’’ deyince panda çocuk sırıttı.O sırıtınca Kris’te karşılık olarak ona sırıttı.’Sanırım bu’ diye içinden geçirirken kapının dışından bir bağırma sesi duydu.Ancak pek umursamadı.
Jong İn ise açılan kapı ile kafasını hemen o tarafa çevirdi.Çırpınarak ve ‘’Bırakın beni!’’ diye bağıran çocuğa baktı ve ağzı açık kaldı.Jong İn ‘Tanrım!Bu da ne böyle?’ diye düşünürken kendini onun yana yürümekten alıkoyamadı.Kocaman,şirin gözler,kalp şeklinde,öpülesi dudakları vardı.Yanındaki pezevenk tam ağzını açacaktı ki ‘’Tamam,bunu alıyorum’’ lafını duyunca şaşırarak ‘’Ama daha üstün bile çıkarmadım’’ deyip tam çıkaracaktı ki Jong İn elini sertçe tutup itti ve ‘’Sana alıyorum dedim’’ dedi.Bunları söylerken gözlerini bir saniyeliğine bile sincaba benzeyen küçükten ayırmıyordu.Küçük olan ise hem utanmış hem de korkmuş bir şekilde kafasını eğmiş ayaklarına bakıyordu.Adam ‘’Tamam’’ deyip eski kıyafetlerini verirken bir yandan da ödeme yerine gidiyordu.
Kris ise Jong İn’in olduğu tarafa bakıp onun aldığı sürtüğün yanındaki pezevengin elinde küçücük kalmış ve sanki bir işe yarayacakmış gibi çırpınan ve ağlayan çocuğa baktı.
Gerçekten çok güzeldi.Adam üzerindeki hırkayı çıkartmaya çalıştıkça o direniyordu ve ‘’L-lütfen *hıgk* b-bırakın beni’’ diye yalvararak ve hıçkırarak ağlamaya devam etti.Adam en sonunda sinirlenip onu döndürerek üstündeki hırkayı yırtıp atınca,Kris,sadece boxerla kalmış küçük sarışına bakarken gözüne bir şey çarptı.Kalbi yerinden çıkacakmışçasına atarken gördüğü şeyi doğrulamak için gözlerini kısıp daha dikkatli bir şekilde baktı.Gözleri yuvasından fırlayana dek açıldı ve ‘’L-Luhan’’ diye kekeledi.
***BÖLÜM SONU***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAHİŞE'NİN OĞLU
FanfictionNeden bu iğrenç dünyada bütün acıları yaşamak zorundayım? Oradan bakınca çok mu güçlü görünüyorum? Ancak ben ölmek üzereyim tükeniyorum…