21. BÖLÜM

11.6K 565 194
                                    

~FAHİŞE'NİN OĞLU~

   **21.BÖLÜM**

   Luhan hastaneden taburcu olduğunda,Jongin ve Kyungsoo yarına hazırlık yapmak için kendi evlerine gittiler.

   Kris ve Luhan ise sessiz geçen yolculuğun ardından eve gelebilmişlerdi.Kris,arabayı durduğunda Luhan kapıyı açtı ve hala güçsüz hissettiği için sendeleyerek aşağı indi.

   Kris,arabayı kilitleyip Luhan'ın yanına yaklaştı.Çocuğun yavaş ve minik adımlarına ayak uydurarak yanında yürümeye devam etti.

   Luhan yavaşça yürürken,ayağında hala hastane terliği olduğu için kendi terliğine takılıp düştü.Kris ise korkuyla yanına eğildi ve Luhan'ın kafasını kaldırıp ona bakmasıyla,dudakları arasında santimler olduğunu fark etti.

   Büyük olan onun dudaklarına bakmaya başladığında Luhan oturduğu yerde kasılmıştı.Birde Kris'in kendi dudaklarına baktığını gördüğü zaman zorlukla yutkundu.

   Kris,önünde bir kesi yavrusu kadar kalan Luhan'ın,dünyanın en güzel çileği gibi duran dudaklarına çekildiğini hissetti.Ne kadarda özlemişti,kendisini her defasında çığlıklarla reddeden dudakları.

   Çocuktan gelen ilaç kokusunun aksine,burada olduğunu belli etmek istercesine,o çileksi masum koku,Kris'in burnuna doluyor ve büyük olan o dudaklarda,bu kokuyla beraber boğulmak istiyordu.

   Ancak tabi ki aynı şey Luhan için geçerli değildi.Kris onun dudaklarına hipnoz olmuş gibi bakarken,her ne kadar heyecanlanıp,kalbi deli gibi çırpınsa da korkusu yine peşini bırakmıyordu.Tabi birde korkunun yanında hiçe sayılamayacak büyüklükteki nefret duygusu...

   Bütün saflığına tezat oluşturacak bu çirkin duyguları da karşısındaki adam yaratmamış mıydı?

   Luhan kendine gelerek onu itti ve ayağa kalktı.Kris ise şaşırarak ona bakınca,Luhan soğuk bir şekilde cevapladı. ''Kendim kalkabilirim'' çocuğun soğuk ve keskin çıkan sesiyle Kris şaşırdı.Şaşkınlığını belli etmeyerek ayağa kalktı ve eve doğru yürümeye devam etti.

   Büyük olan kapının önünde duran Luhan'ın yanına geldi.Çocuğun suratı bembeyazdı ve ayakta zor durduğu her halinden beli oluyordu.

   Kapıyı açar açmaz karşılarında mahcup bir şekilde duran Tao onları karşıladı.Luhan,onu görünce Tao'ya tiksinerek baktı.Kris ise tepkilerini merak eder gibi hiçbir şey söylemedi ve sadece izledi.

   Tao,timsah göz yaşlarıyla Luhan'a sarıldı.Ancak bu sarılma şefkatten çok nefretle doluydu. ''L-Luhan...b-ben bilmiyordum.Ö-özür dilerim,g-gerçekten'' Tao,Kris'in gözünü boyamaya çalışırken Luhan onun ellerinden kurtulmak için geriledi.

   ''Biliyordun! Yalan söylüyorsun ve bu...b-bu iğrenç'' Luhan sertçe söylediğinde,Tao korkuyla ona baktı. ''H-hayır,Luhan.Ben nereden bilebilirdim?Sana sorduğumda,bana hiçbir şey söylemedin'' Tao şok olmuş ifadesiyle söyledi.

   Luhan karşı karşıya olduğu duruma şaşıp kalmıştı.İnsanlar ne kadar rahat yalan söyleyebiliyordu.Tam ağzını açıp cevap verecekken Kris'in sert sesiyle laflarını yutmak zorunda kaldı.

   ''Yeter! Odana çık ve dinlen Luhan! Bilmediğini söyledi!'' Kris sertçe uyardığında Luhan yutkundu.Yavaş yavaş dolmaya başlayan gözlerini kırpıştırdı ve acıyla gülümsedi.

   Yürümeye başladığında,güçsüz ve kısık bir sesle ama onların,özellikle Kris'in duyabileceği bir şekilde ekledi. ''Bir gün beni öldürdüğünde... O zaman bile ona inanacaksın!'' çocuk boğazını tıkayan yumruyu zor bela yuttu ve odasına çıktı.

FAHİŞE'NİN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin