~FAHİŞE'NİN OĞLU~
**22.BÖLÜM**
Herkes koltuklardaki yerini almış otururken,evde sıkıcı bir sessizlik hakimdi.
Kris ve Tao yan yana otururken,Luhan onlara en uzak olan koltukta,Kyungsoo'nun yanında oturuyordu.Jongin ise başka bir koltuğa oturmuş,Kyungsoo'yu kesen Tao'ya ölümcül bakışlarını yolluyordu.
'Sikerim bu piçin gözlerini!' kendi içinden hala küçüğü izleyen Tao'ya küfür ederken,Kyungsoo'nun sesiyle ona döndü.
''Luhan,ceketini alayım istersen'' elini sarışın olana uzatıp sordu.Luhan tam ceketini çıkartacakken Kris birden atıldı. ''HAYIR!'' ani çıkışıyla Kyungsoo korktu ve olduğu yere sindi.
''Y-Yani... hasta falan olur.Onunla uğraşmak istemiyorum'' Kris,gergince bir açıklama yaptığında,Jongin anlamsızca kaşlarını çattı. ''Wufan,evin içi sıcacık!'' Jongin soğuk bir tavırla söylediğinde araya Luhan girdi.
''A-aslında,çıkartmasam daha iyi.B-ben biraz r-rahatsızım da'' Luhan bunu söylerken ceketin önünü biraz daha kapatmıştı.Nasıl olur da tüm bedeni o saçma gömlek içinden belli olurken,ceketi çıkarmayı düşünmüştü?
''Peki,kendin bilirsin'' Jongin,sakin ve sıcak bir sesle,Luhan'a gülümseyerek söyledi.
Kris,telefonunda vakit öldürürken iki küçük,arada bir konuşuyordu.Jongin ise gözlerini Tao'ya dikmiş,kendine hakim olmaya çalışıyordu. ''SİKECEĞİM ŞİMDİ!'' Jongin sertçe,Tao'ya bakarak ve biraz yüksek sesle söylediğinde herkes ona dönmüştü.Tao ile göz göze gelince ona tehditkar bir bakış attı.
''J-Jonginie?'' Kyungsoo şaşkınlıkla,kısık sesiyle sorduğunda Jongin ona döndü. ''Bu Chanyeol'ler nerede kaldı?'' lafı çevirdiğinde Kyungsoo 'bilmiyorum' dercesine omuzlarını kaldırıp,dudaklarını büktü.
Çok geçmede kapı zili çaldı.Jongin ve Kyungsoo hızla kapıya gittiler.Jongin kapının önünde durup,Kyungsoo'ya döndü. ''Tao'dan uzak dur,Kyungie.Ondan hoşlanmadım'' söylediğinde Kyungsoo şaşırdı.
''Jonginie?Neyinden hoşlanmadın?Daha konuşmadık bile'' Kyungsoo şaşkınlıkla sormuştu. ''Ben...Onun bakışlarını beğenmedim,Kyungie.Özellikle de sana olan bakışlarını...'' Jongin nedenini söylediğinde,Kyungsoo utanarak kafasını eğdi.
''B-ben-...'' Kyungsoo tam konuşmaya başlamıştı ki konuşmasını Chanyeol'un haykırışı böldü. ''AÇIN KAPIYIII!! BAEKİE AYAKTA ZOR DURUYOOOR!!'' sesi bütün evde yankılanmıştı.Jongin daha fazla beklemeden kapıyı açtı.
''Hey,Dostum! N'aber?'' Chanyeol her zamanki neşesiyle bağırarak konuşurken,Baekhyun,uykusuz ve bitkin gözüküyordu.
''Selam'' Baekhyun,güçsüzce el sallyarak,kısık bir sesle selam verdiğinde Kyungsoo ve Jongin de ona karşılık verdi. ''Tanrım! Küçük Soo'muz ne kadar da tatlı'' Chanyeol,küçük olana sıkıca sarıldığında,Jongin onu uzaklaştırdı.
Kyungsoo'nun ise saçı,başı dağılmış ve afallamıştı. ''S-Sanada,merhaba'' Kyungsoo söylediğinde,Chanyeol kahkaha atmıştı.
''Milletle uğraşmayı kes,seni sırık!'' Baekhyun,tıslar gibi söylediğinde,Chanyeol sırıtarak ona doğru döndü. ''Peki,bu sırık başka biriyle uğraşmayacaksa... seninle mi uğraşmasını isterdin?'' fısıldayarak,küçüğün üzerine eğilmiş,boynuna üfleyerek konuşuyordu.Baekhyun aşırı yorgun olduğu için cevap vermeye bile üşenip,sinirle gözlerini devirdi.
İkilinin atışması bitince,içeri yürümeye başladılar.Chanyeol,Kris'leri otururken görünce gülerek konuştu. ''Üzgünüz,geç kaldık.Baekie ile çok mühim işlerimiz vardı,anlarsınız ya...'' ağzından garip bir ses çıkarttı ve işaret parmaklarını yan yana getirerek birbirine sürttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAHİŞE'NİN OĞLU
FanfictionNeden bu iğrenç dünyada bütün acıları yaşamak zorundayım? Oradan bakınca çok mu güçlü görünüyorum? Ancak ben ölmek üzereyim tükeniyorum…