3.BÖLÜM

16.2K 531 75
                                    

~FAHİŞENİN OĞLU~

3.BÖLÜM

>>Luhan’ın Ağzından;<<

Göz yaşlarım sessizce akarken içimden bağıra çağıra ağlamak geliyor.Ama bu adamdan ve olduğum durumdan korktuğum için sadece hıçkırıklarımı tutmaya çalışıyorum.O gideli 10 dakika falan olmasına rağmen ben hala burada dikiliyorum.

Yavaşça arkama döndüm.Üst kata çıkmam lazım.Merdivenlere korkan adımlarla yaklaştım ve yavaş yavaş çıkmaya başladım.İstesem de hızlı çıkamazdım.Çünkü dizlerimi büktükçe parçalanan dizlerim gerilip daha çok ağlamama neden oluyor. ‘Son üç basamak kaldı.Dayan Luhan…Hadi son bir basamak adımını atı…’ ‘’Ahh!’’ pantolon dizimdeki yaraya sürtünce acıyla inledim. ‘Tanrım lütfen o duymamış olsun.’ Duymaması için dua ederken bir yandan da ellerimle ağzımı kapattım ve yüreğim ağzıma gelerek sessizce bekledim.Sanırım duymadı.

Eğilerek pantolonumun yırtılan dizlerini tuttum ve çekip yaraya değmemesini sağlayarak merdivenleri bitirdim.Bir de gitmeden önce ‘’Banyo yap!İğrenç kokuyorsun!’’ demişti.Bu dizlerle nasıl yapacaksam.

Etrafıma bakıp yürürken kendimi ‘Woaah!Bu koridor bile benim evimin kim bilir kaç katı?’ diye düşünmekten alıkoyamadım.Sola doğru döndüm ve yürümeye başladım,bu salon görünümlü koridorda.Tabi bir an önce bulmam gereken bir oda ve bir banyo var. ‘Bari yerini söyleseydi.Şimdi bu koskoca yeri dolaşmak zorunda kalmazdım.

Adımlarımı duymaması için küçük küçük ve sessizce,korkarak atıyorum.Koridorun sonunda bir odanın kapısı aralık kalmıştı.Kenardan hafifçe baktım.Gömleğini çıkarıp fırlatmıştı. ‘Olamaz.Pantolonunu çıkarıyor’ hemen kenara saklandım.Benim odam hemen yandaki oda.Benim olduğunu sandığım odanın kapısını,saklanmak için sessizce açıp içeri girdikten sonra aynı sessizlikle geri kapattım.

Burası bir şey kokuyor.Tanımlayamadığım garip bir koku.İçeri doğru yürümeye başladığımda hayatımda gördüğüm en dağınık odayla karşılaştım.Burası çok dağınık.Ne yaşamış burada böyle? Yatağın üstünde sanki at yarışı yapılmış gibi ve üstünde beyaz beyaz sıvı bir şeyler var.Sanırım içecek dökülmüş.Buraları temizlemem gerekiyor.Uzun ve yorucu olacak…

>>Kris’in Ağzından;<<

Benden korktuğu çok belli.Ona bilerek sürtündüğümde ruh gibi bembeyaz oldu korkudan.Odama gelirken odasının erini söylemedim.Sadece benim odamın yanı olduğunu biliyor.Hem belki ararken yanlışlıkla benim odama girer ve bende biraz eğlenirim.

Odama gelip üstümü değiştirmeye başladığımda kapıyı bilerek aralık bıraktım.Bıraktığım aralıktan onu rahatça görebiliyorum ama o görmediğimi sanıyor.Son iki basamak kaldığında ‘’Ahh!’’ diye inlediğini duydum.Hareketleri farkında olmasa da beni tahrik ediyor.İnledikten sonra korkuyla olduğu yerde durdu. ‘Salak cidden duymadığımı mı düşünüyor?’.Gözleri o kadar açılmıştı ki onun bir gözü benim iki gözümle aynı büyüklükteydi neredeyse.

Merdiveni bitirip tereddütle yürümeye başladı. ‘Tanrım çok tat…yani…sürtük’ Gömleğimi çıkarttıktan sonra bana bakıyordu ve bende tepkisini ölçmek için pantolonumu çıkarmaya başladım.Normalde insanların benim vücudumu görebilmek için yapmayacakları şey yoktur.Fakat o korkuyla yan odaya girdi.Yüzümdeki pis sırıtmaya engel olamıyorum.

Üstümü giyinip aşağıya indim ve koltuğa yayılıp ayaklarımı sehpaya uzattım.Biraz televizyon izleyecektim ki hiçbir siktiğimin kanalında doğru düzgün bir şey yok.On dakikadır mal gibi televizyonda izleyecek bir şeyler bulmaya çalışıyorum.

‘Bu arada nerede bu Bambi?’ diye düşünürken tam kalkacaktım ki merdivenden yavaş yavaş ayak sesleri geldi.Benim yanıma geliyor.Benim yanıma gelebildiğine göre sanırım yukarıda bir yerde yürek bulup yedi.

Gelip yanımda durdu. ‘’Ş-şey…b-ben bunları nereye k-koyacağım?’’ kekeleyerek sorduğunda göz ucuyla kucağında düşürmemek için sımsıkı sardığı çarşaflara ve yorganlara baktım. ‘’Neden çıkarttın onları?’’ ilgisizce ve ona bakmayarak sordum. ‘’Ç-çünkü pisti ve…ve üzerine b-bir şeyler d-dökülmüştü’’ dedikten sonra ona döndüm.

Tanrım!Pantolonumla ilgili sorun yaşamaya başladım.Çünkü düşürmemek için kucağındaki yorganlara resmen sarılmış ve sarıldığı için de üstüne dökülen şeyler(!) boynuna ve yanağına bulaşmıştı.Kalktım ve önünde durarak,gizemli bir şekilde ‘’Ne gibi şeyler?’’ diye sordum.Şu anda gerçekten eğleniyordum. ‘’B-ben bilmiyorum…A-ama içecek bir şeyler o-olabilir’’ dediğinde haykırarak gülmek istedim ve içimden ona ‘Seni aptal!O içecek sandığın şey,benim ‘’Çok önemli’’ şeyler yaptıktan sonra penisimden çıkan ve ‘’Meni’’ adı verilen,benim için hayati bir sıvı’ diye resmen biyoloji dersi verdikten sonra sinsice yaklaştım.

Ben yaklaşınca bir adım geriye kaçtı.Elimi uzatıp önce yanağındaki sonra boynundaki içeceği(!) işaret parmağımla topladım.Bunu yaparken o kadar yavaş hareket ettim ki başka biri olsa çoktan donuna boşalmıştı bile ama o sadece korkuyla nefesini tuttu.

Elimi ona uzatarak ‘’Aç ağzını’’ dedim.O ise anlamamış gözlerle bana bakıp ‘’Hmm?’’ diye sordu.Sabırsızca ‘’Ağzını aç’’ dedikten sonra itiraz edercesine ‘’A-ama...’’ gerisini getiremeden konuşmak için açtığı ağzına parmağımı soktum.Parmağımı yalamamak için ağzını kapatmadı. ‘’Yala!’’ diye emrettim.Hala anlamamış ve korkmuş gözlerle bana bakarken diğer elimle dudaklarını kapattım.

Şimdi dudaklarının ve dilinin sıcaklığı parmağımı büsbütün sarıyordu.Tekrar ve biraz korkutucu sesle ‘’Yala dedim!’’ diye emrettikten sonra parmağımı tereddütlü dil darbeleriyle,bir bebeğin annesinin memesini içine çekerek emdiği gibi emmeye başladı.Dilinin tereddütle ve korkuyla hareketini hissettikten sonra parmağımı yavaşça ağzına sokup çıkarmaya başladım.Korkudan hiçbir şey yapamıyor. ‘Tanrıım!Beni şu anda deli gibi tahrik ediyor ve eğer aşağı tarafla ilgilenmezsem pantolon düğmemin kopacağına yemin edebilirim’ Karşı gelemediği için hala korkuyla parmağımı emiyor.Elimi bir iki kere daha sokup çıkarttıktan sonra yavaşça ağzından çektim.Çekerken emdiği için ağzından garip bir ses çıktı.

Eğilip kulağına yaklaştım ve nefesimi vererek ‘’Nasıldı tadım?’’ anlamayınca ‘’Yani içeceğimin(!) tadı?’’ içeceğimin kısmını bastırarak söylediğimde ‘’G-garip’’ diye cevapladı. ‘Hala içecek sanıyor.Tanrı aşkına bir sürtük nasıl bu kadar aptal olabilir?’ şu anda onu şu koltuğa yatırıp üç gün boyunca becermek istiyorum.Ama bugün ona dokunmayacağım. ‘Ahh! Aşağıdaki canımı acıtıyor hemen onunla ilgilenmeliyim’ 

Hiçbir şey demeden yanından geçip yürümeye başladım.Arkamdan ‘’B-bunları?’’ diye seslendi.Zaten penisimin acısı yüzünden zor yürüyorum bir de arkamda sesleniyor.Sesi bile daha fazla sertleşmemi sağlıyor. ‘’B-BİLMİYORUM,AT İŞTE KİRLİ AHH!...SEPETİNE!’’ bunu söylerken resmen bağırdığım için korkuyla başını eğdi.Sanırım ağlayacak.Çokta umurumdaydı zaten.Şu anda ondan daha mühim işlerim var.

Acıyla odama kadar yürüyüp zorla içeri girdim.Odamdaki televizyonu açıp masanın üstündeki Chanyeol ve Jongİn’in unuttuğu porno cd’sini koydum.Şimdi kendi koleksiyonumu raftan alıp açamayacak kadar acelem var.Kendimi yatağın üstüne atıp zorla pantolonumu çıkarttıktan sonra işime koyuldum.

>>Luhan’ın Ağzından;<<

O içeceğin garip tadı hala ağzımdayken banyo nerede diye düşünmeye başladım.Kirli sepeti herhalde banyodadır.Evi aramaya başladım.Üst kata çıktım ve banyoyu zorda olsa buldum.İçeri girip onları sepete koyduktan sonra kendimde soyunup banyoya girdim.Tabii ki tüm bunları yaparken kapının kilitli olduğuna emindim.

Banyomu yaptıktan sonra çıkıp havluya sarındım.Şimdi üstümü giy-…Lanet olsun! Üstlerimi daha demin makineye attım ve boxerımla beraber şu anda yıkanıyorlar.Geri zekalı Luhan!Geri zekalı Luhan!Acaba odada giysi falan var mıdır?Kapıyı açtım,önce kafamı çıkartıp etrafı kolaçan ettim.Adamın kapısı yine aralık ve içerden üç farklı inleme sesi geliyor.Aman tanrım! O s-sanırım kötü şeyler izliyor ve yatağının köşesine oturmuş kendinden geçerek inliyor.Bu arada elleriyle şeyine bir şeyler yapıyor.

Koşarak odama geçtim.Bütün çekmeceleri falan aradım ancak yok.Bir çekmecede saçma sapan bir yüzük gibi bir şey,üzerinde ‘Lube’ yazan bir şişe,garip kelepçeler ve ne işe yaradığını bilmediğim bir sürü şey vardı.Acaba banyoda var mıydı ki? Tekrar koşarak banyoya girdim.O da hala inliyor ve inlemeleri git gide artıyor.

Her yeri aradım yok. ‘Ya buraya gelirse’ hemen kapıyı açıp çıktım.Kapıyı kapattıktan sonra tam yürüyecekken havlu üzerimden kaydı ve yere düştü.Küçük bir çığlıkla beraber havluyu eğilip aldım.Kendimi tekrar sarmaya çalışıyordum.Kahretsin havlunun ucu banyonun kapısına sıkışmış.Kapıyı açmaya çalıştım ama hiçbir işe yaramıyor çünkü kapı sıkışmış.İnlemeler durdu.Korkuyla ve üşüdüğüm için titreyerek eğilip havluyu çekiştirmeye başladım. ‘Lanet olsun….gelecek hadiii…çık lütfen’’

>>Kris’in Ağzından;<<

Ohh! Resmen rahatladım ama ellerimi hissetmiyorum.Yatağın üzerinde uzanırken elimi kaldırıp emdiği parmağıma baktım.Tanrım! beni delirtiyor.Parmağımı emişi aklıma geldiğinde istemsiz olarak eskiyi hatırladım.

~FLASHBACK~
Her zaman yaptıkları gibi Luhan ve Kris Pamuk şekerleriyle beraber parktalardı.Merdivenin tepesindeki küçük oyuncak evden bacaklarını aşağıya sarkıtmış,pamuk şeker yiyorlardı.Luhan henüz 3 yaşında olduğu için 7 yaşındaki Kris ona yardım ediyordu.
Kris Luhan’ın suratının her yeri şeker olunca şekerini aldı.Luhan ona şaşkınca bakıp mızırdanarak ‘’Şekeyiiiim’’ deyip dudak büzdü.Normalde de sulu olan gözleri hemen dolmaya başlayınca alt dudağını sarkıttı.Burnunu çekip dolan gözlerini küçücük elleriyle ovuşturarak ağlamaya başladı.Kris ise pamuk şekeri baş parmağı ve işaret parmağı arasına biraz alıp onun ağzına verdi.Luhan ağlamasını durdurarak ağladığı için kızarmış minik burnuyla ona bakıp gülümseyerek verdiği şekeri yedi.Kris bir kendine bir ona şeker verirken Luhan sürekli ‘’Hadi Wufaaan,bana şekey vey şıya bende Aaah’’ ağzını açarak sırası olmadığı halde şeker istiyordu.

Kris bir daha ona verip tam elinde kalan artığı aşağıya doğru serpecekken,küçül Lu elini tutup ağzına soktu.Yaladığı için ıslak, pamuk şekerden dolayı da kıpkırmızı olan dudaklarını büzerek ve cokurdatarak emerken Kris ona şaşkınca ve gözlerini kocaman açmış bir şekilde bakıyordu.Kris ona üzgünce ‘’Bunu neden yaptın?Elim ıslandı.Şimdi nasıl yiyeceğim?’’ diye sorunca Luhan dudağını büzerek kafasını aşağıya eğdi ve ağlamaya hazır gözleri tekrar dolarak ‘’Öcüy dileyim b-ben şekeyli pamuğu çot seviyoyum boşa ditmeçin diye yaptım’’ dedi.Aklına bir şey gelmiş gibi tekrar gözlerindeki ışıkla kaldırdı. ‘’Bende çana yediycem’’ deyip küçük parmaklarıyla Kris’i beslemeye başladı.
~END OF FLASHBACK~

>>Yazar’ın Ağzından;<<

Kris bunları anımsarken duyduğu çığlıkla yerinden zıpladı.Kalkıp dışarı çıktığında ıslak bir halde çıplak vücudunu saklamaya çalışan ve sıkışan tarafı çıkarmak için resmen domalmış bir şekilde havluyla güreşen Luhan’ı görünce aşağıdakinin yeniden harekete geçtiğini hissetti.Aynı zamanda ‘’Tanrım ona bugün dokunmayacağım diyorum neden beni bu kadar zorluyorsun?Belki de beni tahrik etmek için yapıyor nasılsa o bir sürtük değil mi?Dur biraz seni korkutalım Küçük Bambi’’ diye söylenip sessizce odadan çıktı.

Çocuk hala çıkması için havluya yalvarıyor bir yandan da çekiştiriyordu.Bunu yaparken sağ göğsünün açıldığını ve henüz açmaya çalışan bir çiçek tomurcuğu gibi Kris’e göz kırpıp onu tahrik ettiğinden haberi bile yoktu.

Tek istediği bu durumdan kurtulabilmekti. ‘’Hadi çık lütfen.Tanrım lütfen o korkunç adam gelmesin lütfen,lütfen,lütfen…O adam çok korkutucu’’ diye sızlanıp havluyu çekiştirirken arka tarafında bir sıcaklık ve girişine baskı yapan bir sertlik olduğunu hissedince olduğu yerde donup kaldı.Kris bilerek sertliğini onun girişine dayamıştı ve eğilmiş Luhan’ın üstüne kendi de eğilerek resmen vücutlarını birbirine yapıştırmıştı.

Çocuk korkuyla başını ona çevirince Kris’in dudakları ve kendi dudakları arasında santimler kalmıştı.Kris,küçük Bambi’nin korkuyla titrediğini ve hareket etmeye korktuğunu hissedebiliyordu.Kris sol kolunu onun ince belini sarıp daha çok eğilince baskı uyguladığı için zorunlu olarak Luhan da onun önünde daha çok eğilmek zorunda kaldı.Bir elinin belini sarmaladığını hissedince Luhan’ın tek yapabildiği iki eliyle havluya sarınıp kendini olabildiğince kapatmaya çalışmaktı.Kris eğildikten sonra boşta kalan sağ eliyle sıkışan havluyu tutup bir çekişte çıkarttı.Havluyu sıkıştığı yerden kurtarmasına rağmen hala önünde sadece havluyla,çırılçıplak duran çocuğun üstünden kalkmadı.

Luhan’ın ıslak ve altın gibi sapsarı saçları Kris’in yüzünü okşuyor ve dokunduğu yerde sanki yalamış gibi ıslak bir iz bırakıyordu.Luhan huzursuzca kıpırdanınca poposu Kris’in yarı sertleşmiş penisine sürtündü. ‘’Iımmh’’ Kris derince inleyince Luhan korkuyla kapıya yapışarak ayağa kalktı ve Kris’e doğru döndü.Kris ona yaklaşıp kendisiyle kapı arasında sıkıştırdı.Kafasını küçük olanın suratının hizasına getirebilmek için eğildi.Yine aralarında birkaç cm varken sadece ‘’Kris’’ dedi.Luhan o yaklaşırken korkuyla sımsıkı kapattığı gözlerini aralayıp ‘’H-hmm?’’ diyebildi. ‘’Korkunç Adam değil benim adım.Kris’’ deyip geri çekilerek odasına doğru yürüdü.

İçeri girip en küçük boxerını ve en küçük pijamasını aradı.Tabii ki bulamadı.1.87 cm boyunda birinin ne kadar küçük bir şeyi olabilirdi,Tanrı aşkına!Eline aldığı pijamalarla dışarı çıktı.Bambi çocuğu hala korkuyla ve dolmuş gözlerle kapının önünde,havluya iyice sarılmış,pısmış bir şekilde buldu.Kıyafetleri ona verdi ve ‘’Ben gelene kadar akşam yemeğini hazırla!’’ diye emredip bir şey söylemeden evden çıktı.

>>Luhan’ın Ağzından;<<

Akşam yemeği? Ne yani beni kaçırıp burada zorla tuttuğu yetmiyormuş gibi bir de yemek mi yapacağım?Hemen buradan kaçmam lazım.Ama önce üstümü giyinmem lazım.Hemen kendi(!) odama gidip verdiği şeyleri giyinmeye başladım.

Ne kadar küçük(!) bir adammış.Biraz daha küçük olsaymış yürüyen bir pijama olarak etrafta dolaşacaktım.Boxerda o kadar küçük ki düşmemesi için dışarıya doğru kıvırıp pijamanın zırt pırt düşen beline tutturmak zorunda kaldım.Neyse ki pijamanın üstü kalçamı rahatça kapatıyor da boxer falan gözükmüyor.

Giyinme işi de tamamlandığına göre kaçma yolları aramalıyım.Hemen aşağıya inip kapıya baktım ve tabii ki kilitli.Başka ne olabilir ki?Kaçmak için başka yerler arasam da lanet olsun yok. ‘’Aah lütfen,anneme ilaçlarını almam lazım bana ihtiyacı var’’ kendi kedime isyan edip sinirden ağlamaya başlayıp en iyisinin adının Kris olduğunu öğrendiğim o korkunç adamı sinirlendirmeyerek yemek yapmak olduğuna karar verdim.Evde ki malzemelerle yapabildiğim şeyleri yaparak 3 çeşit yemek yaptım ve masayı hazırladım.

Beklerken kaçma planları yapıyordum.Bugün olmasa da yarın mutlaka buradan kaçmalıyım.Hem bakmam gereken bir annem hem okulum hem de sağlam bir mazeret uyduramazsam başımın etini yiyecek olan bir Baekhyun…

Baekhyun demişken,Baek benim liseden beri en iyi arkadaşım.Şimdi düşünüyorum da birbirimizi hiç yalnız bırakmadık.Bir kere beni zorbaların elinden kurtarmıştı.Cidden benimle aynı boyda olmasına ve benim gibi zayıf ve güçsüz görünse de ben o zorbaların elinde ağlayıp ‘’Wufan’’ diye bağırırken,Baek o çocukları bir güzel benzetmişti.

Zaten orada tanışmıştık.O günden sonra beni hep korudu.Tabii bende gücüm yettiğince onu.Bir keresinde de annemin ilaç parası için bir işe girip benden habersiz 1 ay boyunca çalışmış ve kazandığı bütün parayı kuruşu kuruşuna bana vermişti.Sonra borç olarak parayı geri vermek istediğimde o paraları bir yerlerime sokmakla tehdit etmişti.

Başka biri onu o halde görseydi onun zengin olduğunu düşünebilirdi.Fakat o 12 yaşında çocuk esirgeme kurumundan kaçıp bu yaşına kadar kendi başının çaresine bakmıştı ve hiçte tekin olmayan bir çatı katında oturuyordu.

*ZRRRRR*

Düşüncelerimden kapının sesiyle çıktım.Kimdi ki bu?Yavaş adımlarla yürüyerek kapının dürbününden bakınca uzun boylu kepçe kulaklı bir çocuk gördüm.Bu…Chan… neydi? Chanyeol muydu? Evet herhalde öyleydi ismi.Kapı kilitli nasıl açacağım?Gerçi tanımıyorum ki niye açayım?Çalar,çalar gider.

O kapıyı çalarken ben yemek masasındaki sandalyeye oturdum.5 dakikadır ısrarla kapıyı çalıyor.Kalkıp yavaşça kapının dürbününe baktım.Birini arıyor…
‘’Hey dostum!Neredesin ağaç oldum’’ sadece Chanyeol’un sesini duyduğum için konuşmayı kendi kafamda tamamlamaya çalışıyordum.

‘’Bana ne mi?Seni geri zekalı çocuk…Ne zaman gelirsin?’’ biraz bekledikten sonra ‘’ Tamam çabuk ol bekliyorum’’ telefonu kapatıp eve doğru bağırarak ‘’Madem evdeydin neden ses vermedin?Bu kaba bir davranış Luhanie’’ ne yani bana kırıldı mı?Hem ‘’Luhanie’’ de ne oluyor?Sanki çok samimiyiz.Hala sessizce onu izlerken döndü ve arabasına doğru yürüyüp içine girdi ve oturdu.

>>Yazar’ın Ağzından;<<

Chanyeol arabasına oturduktan sonra 15 dakika geçmişti ki Kris arabasıyla görününce Chanyeol’de arabasından inip ona doğru yürümeye başladı.’’Hey dostum alışverişten mi?’’ elindeki poşetlere bakarak sordu Chanyeol. ‘’Evet,başka nereden olabilir?Evde içki kalmamış,bira falan aldım’’ Kris umursamazca söyledikten sonra ‘’Sen niye geldin?’’ ‘’Hiiiç öylesine.Hem Luhan’ı da görmüş olurum.O çok tatlı…Bu arada neden kapıyı üstüne kilitledin?’’ Chanyeol merakla sordu. ‘’Sana ne?Chanyeol…Bu arada evde bana sakın Wufan deme!’’ eve yürürken bir yandan da konuşuyorlardı. ‘’Neden?Ne diyeceğim?Abdülrezzak mı?*hahahah*’’ böyle bir espiriden sonra Chanyeol kendinden geçerek gülerken Kris ise ona boka bakar gibi bakarak ‘’Şu kıçını yırtarak güldüğün ama iğrenç olan espirilerini bir daha benim yanımda yaparsan seni si…’’ lafını tamamlayamadan Chanyeol lafa atlayarak ‘’Benim hyungum çok mu asabiymiş?Aman da aman ne tatlı şeymiş…’’ Chanyeol saçmalarken Kris kapıyı açmış ve ‘’Park Chanyeol!İçeri giriyorsan gir,yoksa siktir git!’’ onlar birbirleriyle sataşırken Luhan üstüne büyük gelen pijamalarıyla ve korkuyla onlara bakıyordu.

Chanyeol onu görünce 9.5 şiddetinde deprem yaratabilecek şekilde kahkaha atıp Luhan’a doğru koşarak koskoca kollarıyla pısmış çocuğa sarıldı. ‘’*ahahahah* Şunun tatlılığına bak.Pijamalarla ormanda kaybolmuş yavru bir geyiğe benziyorsun…Ahh dostum ne kadar şanslısın,senden önce ben görseydim hemen kapmıştım.Acaba beraber mi kullansak hıı?’’ Luhan’ı kollarının arasında sarsarken onları ayıran tabii ki de Kris’in ejderha kanatlarıydı.

Luhan ona baktığında neredeyse burnundan ateş çıktığını görüp korkuyla kafasını eğdi. ‘’Umarım yemeği hazırlamışsındır’’ Kris sinirle sordu. ‘’H-hazır’’ ‘’Aferin Sürtük!Şimdi şu poşetleri mutfağa taşı ve yemekleri servis et!’’ Chanyeol’e kafasıyla işaret edip yemeğe geçtiler. ‘’Woaah!Çok güzel görünüyoooor’’ Chanyeol hemen yemeklere saldırıp yemeye başladı.

Kris ise çaktırmadan Luhan’a bakıyordu.Çocuk sıska kollarına ağır gelen poşetlerle yürümeye çalışırken poşetlerden biri yırtılıp içindeki bütün biralar yere düştü.Kris sinirle ‘’Beceriksiz!Bir poşeti taşıyamadın.Çabuk temizle orayı ve yemeğe otur’’ dedi.

Luhan verilen emirle yere çömelip saçılan biraları toplamaya başladı.Ancak bir bira Kris’in ayağına gitmişti ve onu alabilmesi için masanın altına girmesi gerekiyordu.Kris bunu fark ederek ‘’1 tane bile kalmasın!’’ diyerek ilgisizce yemeğine devam etti.Luhan emekleyerek masanın altına girdi ve alabilmek için kolunu uzatınca beli açıldı.Kris Luhan’ın boxerının haline haykırarak gülmek istedi ama kendini tuttu.

Luhan aşağıdaki birayı kurtardıktan sonra Kris’e en uzak olan sandalyeye oturdu.Chanyeol ise kendinden geçmiş bir şekilde yemekleri sömürüyordu.Herkes yemeğini bitirdikten sonra Kris ve Chanyeol salona geçmiş Luhan ise mutfağı topluyordu.Kris mutfağa doğru ‘’Bize bira getir!’’ diye seslenince Luhan buzdolabına yerleştirdiği biralardan iki tanesini alıp içeriye götürdü.

Kris ona bakınca gözlerinin dolu ve yanaklarındaki silmeye çalıştığı ama hala belli olan yaşları gördü. ‘’Kendine de bir tane al ve gel!’’emretti.Luhan ‘’A-ama ben içmem ki’’ masumca itiraz ettiğinde Kris ona öyle bir bakış attı ki gidip almak zorunda kaldı ve gelip tekli bir koltuğa oturdu.Chanyeol ‘’Hey dostum bir ara kampa ya da tatile falan gidelim’’ heyecanla konuşurken Kris sakince ‘’Ayarla o zaman Chan.Sanki olmaz desem dinleyeceksin de…’’ 

Chanyeol ve Kris ilk biralarını bitirmişken Kris,Luhan’a baktı,hala birasını açmamıştı. ‘’Onu bitireceksin’’ ‘’Ama b-ben şu ana k-kadar hiç içmedim ve b-ben böyle şeylerde çok d-dayanıksızım’’ zaten Kris bunu tahmin ettiği için içmesini istiyordu. ‘’O bitecek!’’ Luhan biranın kapağını açtı ve önce koklayıp sonra korkakça dudaklarına değdirip bir yudum aldı.Yuttuktan sonra ağzını açıp suratını tatlı bir şekilde buruşturarak tadına alışmaya çalıştı.

Aradan 15 dakika geçmişti ve hala Kris’le Chanyeol tatil hakkında konuşuyorlardı.Daha doğrusu Chanyeol konuşuyor,Kris kafa sallıyordu. ‘’Off zaten orada da kendime uygununu bulamadım…sizi şanslı piçler.Zaten Jongin’den de hiç ses çıkmadı,sincap çocuğu çok fena düzüyor herhalde’’ kıkırdayarak söyledi ve ekledi ‘’eee senin hiç bana uygun arkadaşın falan yok mu Luhanie?’’ cevap gelmeyince kafasını ona doğru çevirerek ‘’Luh-…Auuuv çok masum baksana dostum…daha birasının yarısına gelemeden sızmış.’’ Kris,Luhan’a bakınca tekli koltukta büzüşerek yavru bir köpek gibi sızdığını gördü.

‘’Neyse ben gidiyorum dostum.Hadi görüşürüz’’ Chanyeol gerneşerek kapıya yürüdü,ayakkabılarını giydi ve gitti.Kris ise hiçbir şeyden habersiz masumca uyuyan Luhan’ı izliyordu. ‘Ne kadar da masum’ diye düşündükten sonra hızla kafasını iki yanlara doğru sallayarak ‘’Hah!Masummuş,evet azıp kalkmadan önce sikim de masum’’ diyerek kendini düzeltti.

Luhan’a doğru yürüyüp onu dürterek ‘’Hey kalk Sürtük!Burası o inlediğin heriflerin kucağı değil.Kalk yatağına git,en azından orada sürekli karşıma çıkmazsın…HEEY!’’ Luhan ışıktan dolayı zorla gözlerini açarak ve anlamsız anlamsız bakarak şuursuzca ‘’Tamam anne gidiyorum’’ homurdanarak kalkmaya çalıştı ve aynı anda yere yapıştı. ‘’Neden her yer dönüyor?’’ Kris ona ‘’Cidden yarım birayla sarhoş olmuş olamazsın değil mi?’’ diye sorarken o yerde tekrar sızmıştı.

Kris ‘’Lanet olsun!’’ diyerek onu kucağına aldı.Luhan kucağında büzüşerek kafasını onun göğsüne soktu ve elleriyle onun t-shirt’ünü sıkıca kavradı.Şu an tıpkı bir bebek gibi duruyordu.Kris merdivenleri bitirince fark etti ki,Luhan çok hafifti.Hatta bir kız kadar…

Kris,Luhan aşağı doğru kaydığı için onu zıplatarak yukarı çıkardı.Ancak bunu yapmamayı diledi.Çünkü yapar yapmaz Luhan irkilerek kollarını onun boynuna doladı ve delirmiş gibi ‘’DÜŞECEĞİM!DÜŞECEĞİM’’ diye Kris’in kulağının dibinde çığlık atarak ve hıçkırarak ağlamaya başladı.Kris suratını buruşturup ‘’Tamam bir şey yok…TANRIM HIZDAN KORKUYORSUN,KARANLIKTAN KORKUYORSUN,YÜKSEKLİKTEN KORKUYORSUN…SEN NASIL BİR ERKEKSİN!’’ sinirle bağırdığında Luhan daha da korkarak daha fazla ağlamaya başladı.Bu arada hala kollarıyla Kris’i boğuyor ve hıçkırıklarının arasında anlamsız şeyler söylüyordu.

Kris onun odasına girdi ve onu yatağa yatırdı.Luhan huzursuzca kıpırdanınca pijama üstü sıyrılarak göğsüne kadar çıktı.Pijama altı ise aşağı doğru kaydığı için kasıkları gözüküyordu.Kris yutkundu ve ‘Tanrım neredeyse penisi gözükecekti’ diye düşünerek pijamasını düzeltti. ‘’Tanrım intikam mı alacağım?Yoksa bebek mi bakacağım?’’ diye söylendi ve üzerine dolaptan çıkarttığı yorganı örttü.Bir süre onu izledi.

Sonra gitmek için ayağa kalktı ve ışığı söndürüp kapının arasında duru.Luhan’a bakarak ‘’Uyu Sürtüğüm uyu,yarına baya enerji toplaman lazım.Çünkü yarın büyük gün!’’ deyip başına neler geleceğini bilmeden bilinçsizce uyuyan çocuğu tek bıraktı.

*BÖLÜM SONU*

-Ceren Özdemir

FAHİŞE'NİN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin