22

1.1K 78 15
                                    

tozakisana: Tzuyu
bugün buluşmaya ne dersin?

tzuyu:ne?
oha
CİİDİMİANSLZNAŞZNLSNZŞSMZŞSNZMNSLNSZL
YAZAMIYRMOZNSXŞNSKXNSMNZKSNZS
BİR DAKİKA SOSNlsnşzmsşxs
EVETTTT
EVET BULUŞMAK İSTİYORUM
SONSUZ KERE EVET
BUL BENİ
tozakisana; Han nehrinin orada ki piknik alanı nasıl olur?

tzuyu:KABUL EDİYORUM EVETTTT

tozakisana;tamam
saat 2 gibi olur mu?

tzuyu:SAAT 10 DA GİDİP
ORAYA PUSU KURUP
SENİ ORADA BEKLEYECEĞİM

tozakisana:vazgeçsem mi acaba......

Saat 13:30
Tzuyu'nin Anlatımından.
Dizlerim titremeye başladığında terli ellerimi pantolonuma silmiştim. Önünde dikildiğim banka bir oturuyor bir kalkıyordum. Saat yaklaştıkça heyecanım git gide beni ele geçiriyordu.
"Heyecanlanınca daha da çirkin olmuşsun." JungKook bir an da önümde belirdiğinde korkuyla yerimde sıçramıştım. "Jungkook beni mi takip ettin lan?" Sinirle tısladığımda salak salak gülmeye başlamıştı. "İlk buluşmanı nasıl mahvedeceğini izlemek için geldim. Biraz sonra Hoseok,Taehyung,Jimin ve Chaeyoung da gelecek." Gözlerim şokla irileşirken üstüne yürümeye başladım. "Ulusa sesleniş yapsaydın Jungkook? Kore halkını toplasaydın!" Ellerini bilmişçesine belinde birleştirdi. "Sen benim buluşmalarıma geliyordun ama. Jimin ile bize bir rahat vermiyordun!" Sinsice gülümsedim. "Yoo. Hiç merdiven altına gelmedim." Jungkook sinirle saçıma yapıştığında başım geri yatmıştı. "Bak hala merdiven altı diyor. Geçenlerde annemin yanında da dedin zaten. Gitmedik diyorum niye inanmıyorsun ya!" Elini hızlıca saçımdan çektim ve üstümü başımı düzelttim. "Gider misin artık? Birazdan Sana gelecek. Seni görüp kaçmasını istemiyorum. Git artık! Rezil edeceksin beni." Sinirle konuştuğumda Jungkook ibne bir şekilde gülümseyip yavaş adımlarla yanımdan uzaklaşmaya başladı. "Sen yine de çok güvenme. Arkana,sağına,soluna dikkat et Tzuyu." Tedirgince ona baktım. Yapardı bu bir şeyler. Az şerefsiz değil. Arkamı döndüğümde gördüğüm yüz,kalbimi hızlandırmıştı. Sana,bana doğru gelirken dizlerimin titremesi çoğalmış,dizlerimin üzerine çökecek hale gelmiştim. Sana tam önümde durduğunda,bana gülümsedi. "Merhaba." İnce sesini duyduğumda az kalsın bayılıyordum. "S-selam." Bana tekrar gülümsediğinde,diyecek bir şeyler bulmaya çalıştım. "İlk nereye gitmek istersin?" Sorduğum soruyla sırıttı.

Lunapark yazan tabelanın önünde durduğumuzda,çocuk gibi gülümsemiştim. Lunaparkları severdim. Pamukşekerleri,dondurmaları..
Sana'yı.
Sana'nın dudaklarını yalayan dilini.
Birbirine giren parmaklarını.
Büyük gözlerini.
"Pamukşeker mi dondurma mı?" Bana yöneltilen soru ile düşüncelerimden hızlıca sıyrıldım. "İkisinden de almaya ne dersin? Ben dondurma alayım,sen de pamukşeker." Cevabım karşısında olumlu yönde başını salladı ve standlara gitmek üzere ayrıldık. İki top çilekli ve kavunlu dondurmamın yapılmasını beklerken etrafıma bakınıyordum. Tam Sana'ya bakacakken gördüğüm suratlar ile şoka uğradım. Chaeyoung,Taehyung ve Hoseok bir konu hakkında tartışırken,Jimin ve Jungkook ibne gülüşleri ile bana bakıyorlardı. "Hay ağzına sıçtıklarım. Burada da mı buldunuz beni?" Onlara birkaç saniye daha bakıp parayı dondurma satan adama uzattım. Sana'nın yanına giderken,Jungkook ve Jimin'in bir ibnelikler yapmaması için dua ediyordum. Gülerek dondurmayı Sana'ya uzattım. O da pamukşekeri bana uzattığında gülümsemiştim. O dondurmadan,ben de pamukşekerden yerken bir anda Sana,elini dudağımın kenarına uzattı. Pamukşeker boğazıma dizilirken,nefes dahi alamıyordum. Parmağı,dudağımın kenarında duran pamukşekeri aldı. Pamukşekeri kendi ağzına attı ve yemeye başladı. Bana gülümsediğinde,o an ölecek gibiydim.
Sana beni oradan oraya çekiştirirken en güvenli alete binmek için uğraş veriyordum. Yükseklik korkum vardı. Ve Sana'ya rezil olamazdım. Zaten Jungkook ve şerefsiz tayfası yüzünden diken üzerinde gibiydim.
"Şuna binmeye ne dersin?" Sana eliyle hız trenini işaret ettiğinde oraya bakmıştım. Hız treni çok yüksek değildi. Yani binebilirdim. Tam oraya yönelecekken hız treninin vagonlarına dizilmiş arkadaşlarımı gördüm. Ve yüzlerindeki ibnemsi ifadeyi...
"Hayır! Orası olmaz! Hadi korku tüneline girelim!" Sana'yı omuzlarından tuttuğum gibi ittirmeye başladım. "Oraya zaten üç kere girdik ya." Sana arkasını dönerek konuşmaya çalışıyordu. Beceriksizce gülümsedim. "Olsun! Dördüncüden ne zarar gelir ki?"
Jungkook ve diğer saygıdeğer arkadaşlarım lunaparktaki tüm aletleri işgal ettiği için günümün ağzına sıçılıyordu. Sana'yı tam beş kere üst üste korku tüneline sokmuştum. En son uyukluyordu. Sonunda atlı karıncaya bindiğimizde garip bir şekilde mutluydu. İki tane tek boynuzlu atın üzerinde ileri giderken bana doğru döndü. "Atlı karıncaları çok severim! Küçükken ben de oyuncağı vardı. Kutu gibiydi ve şarkı çalıyordu. O olmadan uyuyamazdım. Altı yaşına geldiğimde kırıldı. Bir daha düzenli bir uyku çekemedim." Sesi git gide buruklaştığında üzülmüştüm. Kalbimde bir ağırlık olmuştu. Sonra aklıma gelen fikirle gülümsedim. "Eğer yardımcı olursa,sana her gece şarkı söyleyebilirim." Sana bana bakarak gülümsedi ve elimi,elinin içine aldı. Tam bana yaklaşacağı sırada üzerimde bir çift göz hissettim. Arkamı döndüğümde Jungkook ve tayfasının arkamızda ki tek boynuzlu atların üzerinde olduğunu gördüm. Bana ibnemsi bir şekilde gülümsediler. "Şerefsizler."

fake role\\SaTzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin