Bölüm 8- Korkusuz ve Hevesli

4.1K 365 43
                                    

Laboratuvar patlamasından iki saat sonra,Burak

Ulus heykelin önünde buluştuk. Ankara'nın tarihi kadar eski bir meydan... Her çeşit insanı görebilirsiniz burada. Satıcılar, yaşlılar eğer uygun saatlerdeyseniz hayat kadınları... Nasıl görünürseniz görünün kim olursanız olun burada garip karşılanmazsınız. Herkes kendi derdinde, herkes biraz korkak ,herkes biraz tehlikeli. Tacize uğramanız cüzdanınızı kaptırmanız kadar olağan.

Bir kaç gruba ayrıldık. Bir kısmımız heykelin önünde ki boş alanda üçerli dörderli gruplar halinde oturuyor, bir kısmımız mağazaların önünde bir kısmımız ise durakta bekliyorduk. Ben Timur beyin yanından bir saniye olsun ayrılmıyordum. Tüm zihinler arasında iletişimi ben sağlıyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse bu başıma şimdiye kadar gelen en berbat şeydi. Deneylerden bile kötü. Yıllarca denek olmak zorunda bırakılmış elli kadar adamın beynindeydim. Karısını düşüneni mi istersiniz yoksa bundan sonra ne olacağını mı? Bırak bizi başkan gidelim! Timur acaba şimdi ne yapmamızı isteyecek, pislik herif.Şu kadının elbisesine bak.. Acaba karım başkasıyla evlenmiş midir? Çok açım! Başım çatlamak üzereydi ve hiç birinin zihni susmuyordu. Timur beyin yanında başımı bacaklarım arasına almış oturuyordum. Doktor gelse de yolumuza baksak.

Oktay'ın bize doğru koştuğunu gördüm. " Sakin ol şampiyon, dikkat çekiyorsun!" . O kırmızı kafası ve dehşete düşmüş ifadesiyle herkesin kendine bakmasını sağlıyordu ,sersem çocuk. Adımlarını yavaşlatmıştı ama gözleri yuvalarından fırlayacak gibiydi. Timur beye döndüm, "Oktay geliyor." Başkan sigarasını ayakkabısının ucuyla ezdi.

-Tek mi?

-Evet.

Timur Doğanbeyli, zihninde dolaşmayı en sevdiğim adam. Aklından geçenlerle sözleri her zaman aynıdır. Aklıda tavrı gibi soğuktur ama! 35 yaşlarında az konuşan bir adam Timur Bey. Bazen gri olduğunu düşündüğüm mavi gözleri var. Harelerinin etrafını kalın siyah bir halka çevreliyor. Kızıla kaçan kirli sakalı çok sık değil. Geniş alnı , kulaklarının hemen altında biten hafif dalgalı saçlarıyla hayatımda gördüğüm en karizmatik adam. Benim kahramanım ve liderim. Hayatımı ona borçluyum ama bu bambaşka bir hikaye. Değiştiricinin ona kattığı şey ise, hayır cevabını hayatında hiç bir zaman duyamayacak olması. Bir ikna dehası, gözlerinize bakıp yap demesi yeterli. Hem zaten insan önderine neden hayır desin ki!

Ve yanımıza çığlık çığlığa düşünceleri ile gelen Oktay. Bu çocuğu oldum olası sevmem. Daha yirmisinde var yok. Bense yirmi iki yaşındayım yani ondan büyüğüm. Yeşil gözleri dışında ona bakınca gördüğüm tek şey turuncu. Balkabağı kadar turuncu... Alnına düşen iri dalgalı saçları kemerli olmasa da iri sayılabilecek burnu ve çizgi şeklinde dudakları ile işte bizim anı bükücümüz. İnsanların anılarını görebilen, bu anıları başkasına gösterebilen ve bunları istediği gibi değiştirebilen süper yetenek. Bence insanların zihnine fısıldamak kadar özel bir yetenek değil ama bu çocuk biz değişenler arasında saygı duyulan bir yerde.

- Doktor ve yanındaki iki oyuncak bebek nerede Oktay?

- Timur Bey onlar, doktora ait taş eve gittiler. En başından anlatayım efendim. Doktorun, Esenle yüzleşmesini sağlamak için laboratuvarda kalmıştık, sizin de izniniz olduğu gibi. Esen'in zihnine girdim ve onu Doktor'a yaptıkları ile yüzleştirdim. Fakat kız olaya uyandı. Yine sizin bilginiz dahilinde panzehirin yerini öğrenmek için kendisine işkence yaptık ancak söylemedi.

- Doktor da işkence yaptı mı?

- Evet, her şey onun kontrolündeydi zaten. Esen panzehirin yerini söylemedi ama Barbie onu bulmuş. Timur Bey... Efendim nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama izin verirseniz bir şey göstermek istiyorum...

Oktay, bir elini liderimizin diğer elini ise benim başıma koydu. Meraklı gözler bizi izliyordu ama şu anda daha büyük problemlerimiz vardı. Patlama gününe,yani bugüne, kadar değiştiricinin bir panzehiri olduğunu bilmiyorduk. Profesörün ölmeden önceki son anlarda aklından geçenleri okuyarak edindiğim bir bilgiydi panzehirin varlığı. İlacı alma işini Doktor diye seslendiğimiz Kemal'e vermiştik çünkü onun eski sevgilisi panzehirin yerini bilen iki kişiden biriydi. Ancak Doktor tüm panzehiri sevdiği kadına enjekte ederek tam kendine layık bir iş çıkarmıştı. Aniden parlayan umutlarımız aniden sönmüştü anlayacağınız.

Anı bükücü, elini başımızdan çekti. Liderimiz sol eliyle alnındaki saçları geriye doğru attı. Ceketinin yakalarını düzeltti. Yanımızdan uzaklaşmadan önce bana söylediği son sözler elli kadar değişenin zihninde dönüp duruyordu.

"Burak; diğerlerine haber ver, herkese tek gecelik izin veriyorum. Hepsi vedalaşmak istedikleri kim varsa vedalaşsın. Bizden ayrılmak isteyenler ayrılsın,kendi yoluna baksın. Ancak kimse şunu unutmasın bizden ayrılanı asla affetmem. Bu patlamanın haberi basına sızdı. Bir güne kalmaz tüm dünya bunu konuşacak. Bir evimiz yok! Bir kimliğimiz yok! Bizi kapsayan hukuk kuralları yok! Bizim kendi kurallarımızı koymaya başladığımız gün gelene kadar yeraltına inmeliyiz. Tüm dostlarımıza haber ver Burak, o günler çok yakın! Geri sayım başladı. Canı yanan tüm kardeşlerimize söyle, can yakma sırası bizde. Artık Değişenlerin devri başlayacak!"

Metamorfoz Serisi-BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin