Bölüm 31-Beklenmeyen Misafir 3

932 99 13
                                    

Hüma bir kedi gibi arabaların arasına saklanmıştı öyle ki ellerinde ve burnunda biraz siyahlıklar, dizlerinde ise çamur vardı.

"Hadi buraya gel. Gidebiliriz artık."

Kızcağız hiç sesini çıkarmadan somurta somurta yanıma geldi. Alt dudağı iyice büzüşmüştü kızgın mıydı üzgün müydü yoksa korkmuş muydu bilmiyorum. Ara ara dudakları titriyor , hafifçe iç geçiriyordu.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

Gözlerini kısıp dik dik suratıma baktı. Arka cebimden not defterimi aldı. Konuşmasını bekliyordum ama o yazarak cevap vermeyi tercih etti.

"BENİ TEK BAŞIMA BIRAKIP ONU TERCİH ETTİĞİNİ ASLA UNUTMAYACAĞIM. OYALANMAK İSTEMİYORUM DAHA FAZLA SORMA, GİDELİM."

İse bulanmış kalemi ondan aldım, defter ise hala onun elindeydi.

"KENDİNİ MELİSA İLE BİR KEZ DAHA KIYASLAMA."

Daha yeni tanıdığım bir kız nasıl olurda kendini sevdiğim kadınla kıyaslayabilirdi ki? Sanki hayatımda çok yer kaplayacakmış gibi asla unutmayacağım diyordu bir de. Ya hu seni kimseye göstermeden ağabeyine götürebildim mi benim işim seninle bitiyor, seni görmedim duymadım olacak. Ha yeri geldiğinde borcun olan iyiliği isterim o ayrı. Ama sen kimsin de minik çiçeğim ile kendini kıyaslarsın?

Kız bir cümle söylemişti ama ben durmadan kendi kendime söyleniyordum. Dışardan bakan biri el ele tutuşmuş iki kişinin sonsuz bir sessizlikle asansör beklediğini düşünürdü ama bizim için durum gözükenden çok daha farklıydı. Onun defter tutan eli benim kalem tutan parmaklarımın arasında kaybolmuştu. Ellerimiz birdi ama o benim arkamda saklanıyordu, asansörden biri çıkarsa onu göremesin beni görsün diye. Şansımıza asansör kabini boştu ve doğrudan 3. kata çıkabilmiştik. Küçük kutunun içinde yalnızdık, bana bir ömür gelen 60 saniye boyunca hiç konuşmadı. Yüzü hala düşüktü ve kirpiğinin ucunda akmayı bekleyen ama onun inatla tuttuğu damlalar vardı. Boşta kalan eli yumruk şeklindeydi. Kazağın kıvrılan yerleri iyice açılmış, küçük yumruğu içinde saklamıştı.

Tam kapıdan çıkarken dayanamadım, " Sana yardım ettiğim için mutlu olmalısın ama sen surat asıyorsun." diyiverdim. Kendini beni yeniden gördüğü andan beri tutmuş ve bir sakız reklamını geçirmişti aklından, şimdi mecbur kalınca bana kısa bir cümle ile cevap verip jenerik şarkısını düşünmeye devam etti. " Yardımın için teşekkürler." Beni vicdan azabından öldürmeye çalışıyorsa bunu yemeyecektim. Omuzun üzerinde ona ters ters bakıp, kata bir adım attım. BİNGO! En sevmediğim turuncu kafa tam karşımızda duruyordu. O salak kahkahası katı inletti. Hüma arkama saklandığı için kızın yüzünü net olarak görememişti ve kıyafetlerinden dolayı onu erkek sanmıştı.

- Demek Melisa'dan umudu kalmayınca farklı seçenekleri değerlendirmeye başladın, kardeşim. Yakışır.

İşte her şey bu cümlenin üzerine bir anda patlak verdi. Sevdiğimin ismi geçince anlık bir refleksle kızın elini bıraktım, elini bırakmama şaşıran Hüma başını yerden kaldırdı ve Oktay ile göz göze geldi. Aklı ancak fesatlığa yarayan Oktay, Hüma'nın yabancı birisi olduğunu fark etti ve tanışıyorum ayağına kızın boşta kalan elini sıkıca kavradı. "Merhaba ben Oktay!" derken Hüma'nın gözbebekleri büyüdü büyüdü büyüdü... Kızcağızın tüm geçmişi Oktay'ın, dolaylı yoldan da benim zihnimde canlandı. Kardeşinin ışınlanabildiği, buraya nasıl geldikleri, Halil ağabey'in geçmişi, kızın Kraliçe'ye bakış açısı ve en kötüsü Hüma ile benim aramda geçenler kısacık bir zaman diliminde Oktay'ın aklından geçiverdi. Tokalaşma bittiğinde kız bir çeşit transtan çıkmış gibiydi. Oktay'ın yakasına yapışmayı planlıyordum ki, tüm kızları kendine hayran bırakmayı seven bu çocuk ondan hiç beklemediğim bir hamle yaptı. Hüma'yı kolundan hızlıca tutup sürükledi ve soldan ikinci odaya soktu. Odanın kapısı kilitli değildi ve görünürde kimse yoktu. Kapıyı hızlı ama sessizce kapatıp bana kızmaya başladı. Sessiz olmaya çalışıyor ama öfkeden sesini kontrol edemeyip bağırıyordu.

-Delirdin mi sen? Kızı bu şekilde buraya nasıl getirirsin? Ya birileri görseydi!

Sen gördün ya zaten geri zekalı demek istedim ama cevap vermedim. Zaten o da cevap vermemi beklemeden durmadan konuşuyordu.

-Böyle bir zamanda ne yaptığını sanıyorsun? Kızı da kendini de öldürtecek misin? Şimdi beni de bu işe bulaştırmış oldun! Senin yüzünden kendimi öldürtmem haberin olsun! Kızı evine gönderemez miydin? Ya da Halil'i çağırsaydın da bahçeye gelseydi Halil! Kızı binaya sokmak ne demek lan? Bu binada devlet başkanı esir tutuluyor biliyorsun değil mi? Ve hiç de normal olmayan onlarca adamla aynı çatı altında yaşıyoruz. Kızın kardeşi ve arkadaşları var bir de! Ben onları bulmaya gidiyorum! Kardeşi gelsin ışınlanıp gitsinler buradan, sen de bu sırada kızın buradan çıkmasına engel ol.

Hüma boğazını temizleyerek varlığını hissettirmeye çalıştı. Oktay'ın öfkesi bu sefer Hüma'ya yönelmişti.

-Sen hiç sesini çıkarma küçük hanım! Evin en sersem değişenine denk gelmiş ve şansın yaver gidip hayatta kalmış olabilirsin ama buraya kadar. Canına susamadıysan uslu uslu dur, ağabeyini gör, kardeşlerini de alıp git. Ha bu arada, Kraliçe ile ilgili fikirlerini biliyorum. Ona bir şey yapmaya çalışırsan, gördüğün son şey benim yüzüm olur.

Balkabağı kapıyı çarpıp çıktı. Onu dövdüğüm zamanlarda bile daha sakindi bu adam. Şimdi ise ufak çaplı bir terör estirmişti. İşin aslı bu işe karıştığı için gerçekten rahatsızdı. Normal şartlarda bizi Kraliçesine ispitlerdi. Kraliçe bir şey yapmasa deli aşığı bu kızı oracıkta infaz ederdi. Ancak bu evde işlenecek bir cinayetin bir arada zar zor kalan bu adamları en iyi ihtimalle ikiye böleceğini düşünüyordu. Oktay, kazanan tarafın gözbebeklerindendi ve kazanan tarafın elini bir kaç serseri yüzünden zayıflatmak onun isteyeceği son şeydi. Hüma ile birbirimize bakakalmıştık. Kız kahkahayı koyuverdi:

- Bu neydi böyle? Her neyse bizimkileri bulup getirecek ya önemli olan o. Buradan buluşma yerine gitmeme de gerek kalmadı. Deli meli ama sevdim bu çocuğu.

Bu çocuğu sevdim mi? Kadınların Oktay'ı bir şekilde sevmeleri kendimi öldürmek istememe sebep oluyordu. Kızı ben kurtarıyordum kız gidip onu sempatik buluyordu. Ben onu birkaç dakika yalnız bırakıyorum diye bana trip atıyordu ama adam onu ölümle tehdit edince gülüyordu. Yok, kadınları anlamak gerçekten mümkün değildi.

Metamorfoz Serisi-BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin