Draco, siyah ceketinin yakasını düzelterek, önüne gelen sarı saçlarını başıyla geriye doğru attı ve, mavi gözleriyle etrafı iyice taradı. Asasının ucundaki zayıf ışık demeti, etrafın görünür olmasına yetiyordu. İhtiyaç Odası'na son bir kontrol yaptıktan sonra girdi ve kapıyı arkasından kapattı. Bugün bu iş bitecekti. Bu aptal dolabın işe yaramasını sağlayacaktı. İşler uzadıkça, her şey daha karman çorman oluyordu. Granger'e yakın oldukça, yapması gerekenlerden uzaklaşıyordu. Böyle olmamalıydı. Draco, üstüne düşen sorumluluğu yapmak zorundaydı.
"Lumos maxima," dedi ışığı daha fazla kuvvetlendirerek. Dolabın başına geldi ve kapısını açtı. Derin bir nefes alarak, cebindeki elmayı çıkarıp dolabın içine koydu. Bu dolabın bir diğer eşi de Borgin&Burkes'teydi. Eğer şu ihtiyar dolapla oradaki arasında bir bağlantı kurabilirse Ölüm Yiyenler'i Hogwarts'a sokabilecekti. Dolabın kapağını kapatıp, asayı ileriye uzattı ve fısıldadı.
"Harmonia Nectere Passus."Draco kaç defa tekrarladı bilmiyordu ama olmuyordu. Derin bir nefes alıp, gözlerini kapattı. "Harmonia." Ters giden bir şeyler vardı. Gözünü kapattığı an, göz bebeklerine, Hogwarts'a giren Ölüm Yiyenler'in Dumbledore'yi öldürdüğü zaman paramparça olmuş Granger geliyordu. Her ne kadar Hermione, Potter ve Weasley'den uzaklaşsa da genç adam kızın hala onların tarafında olduğunu biliyordu. Bu görüntüyü aklından def etmeye çalıştı ve asayı daha sıkı kavradı. "Nectere." Granger, kahverengi gözlerinden minik damlalar yayarak yere çöküyordu. Draco sinirle gözlerini açtı ve bir küfür savurup, asayı hırlayarak yere attı.
Resmen, Granger işin sonunda üzülecek diye şu an görevini yapamıyordu. Genç adam, dişlerini var gücüyle sıktı. Kolunu sıyırıp, konsantre olarak işaretine baktı. Ölüm Yiyen işareti tüm gerçekliğiyle ona bakıyordu. Görevini belli etmek istercesine yanıyordu. Bu dolabı tamir etmeli ve işe yarayıp yaramadığını tespit etmeliydi ama Draco büyünün kelimelerini yan yana getirmekten bile acizdi.
Asasını yerden aldı ve dolabın kapağına tekme atarak kapattı. Tekrar fısıldamaya çalıştı. "Harmonia Nectere Pass- Ah lanet olsun!" Çocuk daha fazla uğraşmadan hızlı ve sinirli adımlarla dolabın üstüne beyaz örtüyü tekrar geçirdi. Kendisine o kadar sinirliydi ki, vücuduna dalga dalga bir elektrik yayılıyordu. Saçlarından, ayak parmaklarına kadar titrediğini hissetti. Evet, belki dolap hala bozuktu, büyüyü düzgün ve içten bir şekilde söylese de işe yaramayacaktı ama Draco'yu sinirlendiren bu değildi. Çocuk, büyüyü bile söyleyemiyordu çünkü aptal bir kız bilinçaltını işgal etmiş durumdaydı. Gidip biraz daha araştırma yapsa iyi olacaktı.
Granger, gitgide çocuğun zihninde bir hakimiyet oluşturuyordu.
İhtiyaç Odasından çıktı ve Kütüphane'ye doğru görünmeden hareket etmeye çalıştı. Aklındaki düşüncelerle boğuşurken, adımlarını sanki hiç düşünmeden atıyordu. Hermione, değişik bir kızdı. Kahverengi gözlerinin altında birçok saklı şey yatıyor gibiydi, ama bazen de derinlikten çok uzak bir şekilde sığdı. Bazen, kendisini boğuyor bazense dinlendiriyordu. Tam bir Gryffindor'du, aptal bir cesareti vardı ama cesareti, ona çok yakışıyordu. Kahverengi kabarık saçlarıyla bazen bir aslana, bazen de savunmasız bir serçeye dönüşüyordu.
Bir cennet bahçesinde, yenmesi yasak bir meyveydi.
Gerçekten de uçarcasına, Kütüphane'ye gelmişti. Kapıyı yavaşça çevirdiğinde, gözüne ilk olarak ahşap duvarlar çarpacağına, kahverengi kabarık saçlar ve etrafı şaşkınlıkla izleyen kahverengi gözler çarptı. Genç kız, oğlanı görmeyi beklemiyor gibi şaşkınlıkla baktı ve sonra hızlıca baktığı kitabın kapağını kaldırdı. Draco, ona şüpheyle baktı ve yanına doğru adımladı. "Geceleri, bir şeyler yapmayı seviyorsun herhalde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light or Dark -dramione-
FanfictionSağ elini burnuna götürdü, Hermione. Bu kokuyu biliyordu. Kan kokusu, tüm hücrelerine kadar işlemişti. Sadece eli değil, ruhu ve kalbi bu kokuyla doluydu. O kendini bu oyuna mahkum etmişti. Tahmin edilir ki, artık sonunu biliyordu. • Not: Bu kitapt...