"Beni anlıyor musun, Lucius?"
Lord Voldemort, yılanı ortalıkta sinsi sinsi dolaşırken, Lucius Malfoy'a, onu olduğu yere mıhlayacak kadar sert bakışlar atıyordu. Yılan, özgüvenli bir şekilde, korkudan kaskatı kesilmiş sarı saçlı adamın etrafında dönerken Lucius Malfoy, kekelemeye başladı. "Lord-um, bu-bu... Draco için çok teh-likeli."
"Öyle mi?" dedi, Voldemort. Karanlık bakışlarıyla Lucius Malfoy'a birkaç adım attı. "Oğlunu, bizim emellerimizden daha çok düşünüyorsun, öyle mi?"
Lucius Malfoy, açıklama yapmaya girişecekken Karanlık Lord'un sinirli sesi, yankılandı. "Crucio!" Lucius Malfoy, büyük bir acıyla kasılarak yere düştüğünde, korkunç bir çığlık attı. Elini karnına götürdü ve büyük bir hızla çırpınmaya başladı. Taaki, Lord Voldemort asayı üstünden çekene kadar. Malfoy, sönen acının enkazıymış gibi yerde kıvrıldı, kaldı.
"Ne istiyorsam, o yapılacak öyle değil mi Lucius?" dedi, Karanlık Lord, keyifli bir şekilde. Malfoy, yerde yatarken, "E-evet, Lordum." diye acıyla mırıldanmayı ihmal etmedi.
*
"Çok heyecanlı, Herm! Yarın balo var," dedi, Ginny, Hermione'ye parıl parıl bir ifadeyle bakarak. "Harry beni davet etti. İnanabiliyor musun? Beni," dedi ve kıkırdayarak kendini çimlere bıraktı, kızıl saçları yeşil çimenlerle buluşurken gözleri huzur dolu bir bakışla gökyüzüne çevrildi. "Giyeceğim kıyafeti hazırladım bile. Saçlarımla uyumlu olsun diye kırmızı tercih ettim ve... Hey! Sen beni dinliyor musun?"
Hermione, dalgın bir ifadeyle silkenirken, "Evet," diye mırıldandı. Bugün beyni çok acayip bir şekilde zonkluyordu, sanki içeride milyonlarca insan takla atıyordu. "Sen kimle geleceksin?" dedi, Ginny. Hala heyecanını kaybetmemişti. "Şey, bilmiyorum. Henüz kimse davet etmedi." dedi ve aklına Malfoy'la iddialaşmaları gelince tıslamamak için kendini zor tuttu. "Sen öyle san. Seamus seni davet etmek için bence şu an benim gitmemi bekliyor," kıkırdayıp ayağı kalktı ve koşarak uzaklaştı. Hemen ardından da, Seamus, heyecanlı bir tavırla kızın yanındaki çimenlere oturdu.
Hermione, Seamus'la her daim iyi bir arkadaşlık kurmuştu ve onun diğer Gryffindorlar gibi kendisinden nefret etmiyor oluşuna çok sevindi. "Selam, Hermione." dedi çocuk, kocaman bir gülümsemeyle. Hermione de ona gülümsedi ve elinden geldiği kadar canlı bir şekilde, "Selam," dedi. Seamus, Gryffindor renkleriyle donatılmış kravatını çekiştirdi ve, "Ben diyordum ki. Acaba benimle baloya gelir misin? Arkadaşça."
"Neden olmasın?" dedi, Hermione gülümseyerek. İçinde büyük bir kazanma hissi kol geziyordu. Seamus, Hermione'nin kabul edişiyle çok mutlu olmuştu, "Harika." dedi. "Sonra görüşürüz o zaman." Seamus, giderken Hermione de ona el salladı ve dayandığı ağaca tehlikeli ve zafer dolu bir kahkaha atarak yaslandı. Onu bir erkek davet etmişti, hem de tüm bu yaşananlara rağmen. Draco bunu duyunca, gireceği yüz ifadesi Hermione'yi düşündükçe mutlu etti.
"Granger?" dedi çok tanıdık bir ses. Draco Malfoy, omzunu ağaca yaslamıştı ve dudağını bükmüştü. "Çok mutlusun." dedi. Aslında insanların mutlu olması abest bir durum değildi ama Hermione ve Draco için oldukça absürt olduğu kabul edilebilirdi. "Evet, çünkü davet edildim. Ben kazandım, Malfoy."
Draco'nun yüzü, çok değişik bir his dalgasına ev sahipliği yaptı, gözlerinin grisi bir kenara çekildi ve mavisi değişik bir şekilde, gecenin o ürkütücü lacivertine dönüştü. "Seamus." diye devam etti Hermione, Draco'nun suratına bakarak. Çok keyifli dakikalar geçirdiği bir kesindi.
"Onunla gideceksin yani," dedi, Draco ses tonu sanki büyük bir fırtınadan çıkmış gibi dalga dalgaydı. "Evet, ama çok uzun sürmeyecek zaten." dedi Hermione. "Gece yarısında planımız devreye girecek. Üzerinde yeterince konuştuk zaten, öyle değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light or Dark -dramione-
FanfictionSağ elini burnuna götürdü, Hermione. Bu kokuyu biliyordu. Kan kokusu, tüm hücrelerine kadar işlemişti. Sadece eli değil, ruhu ve kalbi bu kokuyla doluydu. O kendini bu oyuna mahkum etmişti. Tahmin edilir ki, artık sonunu biliyordu. • Not: Bu kitapt...