"Artık her şeyi biliyorsun."
Jackson, bağlı ellerini dizinde birleştirirken pür dikkat Hermione'yi izliyordu. Odada yalnızlardı. Hermione, onun yanında artık kendinden daha emin hissediyordu çünkü onun bilmediği gerçekler her zaman Jackson'ı daha güçlü kılmıştı. Hermione bunca zamandır aklında bir belirsizlik, soru işaretleriyle cebelleşirken Jackson hep ne yaptığını bilen kişiydi. Şimdi eşit durumdalardı. Bundan sonra ne olacaksa ikisini de aynı derecede etkileyecekti. Her daim, şartlar eşit değilken savaşmışlardı. Şimdi aynı durumda olduklarına göre, kimin daha güçlü olduğu belirlenecekti. Jackson, bu gizli sırlardan faydalanmıştı. Artık tamamen çıplaktı.
"Biliyorum," dedi Hermione, elindeki suyu kenara bırakarak. Odanın tam karşısında oturuyordu. Birbirlerinden çok uzaklardı ama net olarak görebiliyorlardı. "Bu bana karşı kullanacak kozun olmadığı anlamına gelir. Artık, psikolojik olarak bana eziyet edemeyeceksin, zihnime giremeyeceksin çünkü aramızdaki bağa tamamen hakimim ve seni durdurabilirim. Bunun farkında mısın?"
"Öyle mi zannediyorsun?" dedi Jackson, güler gibi. Bakışları çok yorgundu ama kendine güveni hala çok güçlüydü. Sanki onu mutsuz etmek imkansız gibiydi. Sürekli kızla eğleniyordu, içten içe mutsuz da olsa bunu dışarıya öyle yansıtıyordu ki asla anlaşılmıyordu. Hermione anında kaşlarını çattı. "Kabul et Granger, sen duygusalsın. Seninle aynı seviyede olmamız mümkün değil. Biz aynı değiliz. Bu bağ olayı seni çok yordu ama ben en başından beri seni yok etmem gerektiğini biliyordum çünkü sen her zaman önümdeki engel olacaktın, beni geriye çekecektin. Seni öldürmek istedim ve-"
"Yapamadın." dedi genç kız tamamen ayağa kalkarak. "Senin gibi bencillerin en büyük sorunu korkak olmalarıdır. Kendine o kadar değer veriyorsun ki beni öldürürsen bunun seni nasıl etkileyeceğini kestiremedin. Hiç zaafların olmadığını zannediyorsun değil mi? Hiçbir yerden yara alamazsın sanıyorsun. Ama senin en büyük zayıf noktan, sensin. Kendini çok önemsiyorsun. Kimseye sevgi beslemediğin için tüm sevgin kendinde toplanmış ve bunun ne kadar tehlikeli olduğunu göremeyecek kadar körsün. Sen zavallısın ve doğru, ben senin gibi değilim." Hermione, Jackson'ın tam dibinde dikildi. Gözleri şimdi tamamen onun üstündeydi. Jackson'ı ilk defa sinirlendirdiğini hissetti. "Bana neler yaptığını çok iyi hatırlıyorum," O gün, üstüne akıtılan sıcak suyun acısını tekrar bedeninde hissetti. "Bizim bir nevi kardeş gibi olduğumuzu bile bile yaptın bunu. Çünkü aramızdaki bağdan nefret ettiğin için beni suçladın. Beni ayağındaki bir kelepçe olarak gördün. Yok etmek istedin ama yapamadın. Seni durdurmasaydım belki yapacaktın, bunu bilemeyiz-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light or Dark -dramione-
FanfictionSağ elini burnuna götürdü, Hermione. Bu kokuyu biliyordu. Kan kokusu, tüm hücrelerine kadar işlemişti. Sadece eli değil, ruhu ve kalbi bu kokuyla doluydu. O kendini bu oyuna mahkum etmişti. Tahmin edilir ki, artık sonunu biliyordu. • Not: Bu kitapt...