Multimedya; Enis ve Ceren.
♥
ARAS KAYAKomodinimin üzerindeki saat, başucumda zıngır zıngır öterken yüzümü buruşturarak alarmı devre dışı bıraktım. Gözlerimi henüz açmamıştım ve mümkünse açmak, okula gitmek dahi istemiyordum fakat gitmeliydim. Ne de olsa oynayacağım bir oyun beni bekliyordu.
Yatağımdan kalkar kalmaz sandalyemin üzerinde asılı duran pantolonumu ve gömleğimi üzerime geçirdikten sonra kravatımı gevşek bir şekilde taktım. Ardından dolabımdan siyah deri ceketimi giyinip, telefonumu ve anahtarlarımı alıp evden çıktım.
Geçen ay arabamı bir iddia uğruna bundan önceki özel okulumdaki çocuğa kaptırmamış olsaydım şimdi okula bir taksiyle değil de o güzelim arabamla gidiyor olacaktım ama mal elden gitmişti bir kere. Ve babam sırf beni cezalandırmak, paranın kıymetini anlamamı sağlamak için yeni bir araba almamakta ısrar ediyordu. Henüz 18 yaşında değildim evet ama paran olunca ehliyet için bir sıkıntın da olmuyordu ama neyse ki iki ay içinde 18’ime girip yasal bir şekilde araba kullanabilecektim. Tabi babam inadı bırakıp bir araba alırsa.
Taksi şoförü arabasını okulun önünde durdurduğunda parasını uzattım. Şoförün uzattığı para üstünü almadan taksiden inip, ellerim pantolonumun cebinde okula doğru ilerledim.
Beni gören Ceren yanıma gelmek için ayaklansa da bir şey onu vazgeçirip yerine geri oturtmuştu. Aslında iyi olmuştu çünkü şuan da onunla uğraşacak havamda değildim ve o, hala dün olanlar için bana kızgındı.
Ona ve gözleri üzerimde olan arkadaşlarına aldırış etmeden okula girip, kantine bir masaya oturdum. Ardından telefonumu çıkartıp Enis’e hızlı bir mesaj attım.
“ Kantine gel.”
Enis’ten bir dakika içinde cevap gelmişti.
“ Tamam, kanka.”
Allah biliyor ya değiştirdiğim onca okula rağmen doğru düzgün, hiç tereddüt etmeden güvenebileceğim bir arkadaşım olmamıştı. Ama Enis kısa zamanda benim güvenimi kazanmıştı. Bu okula gelmemin üzerinden neredeyse iki hafta geçiyordu ve benim kanım şimdiden Enis’e ısınmıştı. Aksi olsaydı dün ona, Azra’ya oynayacağım oyundan asla bahsetmezdim.
Enis mesajından 5 dakika sonra yanımdaki sandalyeyi çekip, karşıma geçmişti.
Dirseklerini masaya dayarken, bacağını diğer bacağının üzerine atan Enis “ Ne yaptın lan dün?” diye sordu.
“ Hiçbir şey. Sadece özrünü kabul ettim.” diye sorusunu yanıtladım.
“ O kadar mı?”
“ Evet. Ama şimdilik. Onunla öyle bir oynayacağım ki bir daha değil bana tokat atmaya kalkışmak yüzüme bile bakamayacak.”
“ Oğlum yemin ediyorum senden korkulur.”
“ Biliyorum. Ve onunda bilmesini sağlamak için oynayacağım bu oyunu zaten.”
Enis “ Aman kıza bir zarar verme de.” derken masamızın yanından geçen 9. sınıf öğrencisi olduğunu varsaydığım sıska, sarı saçlı çocuğu kolundan tutup, cebimden çıkarttığım parayı avucuna sıkıştırırken “ Kantinden iki çay alıp gel bakayım.” dedim. Çocuk elindeki paraya ve bana bakarken bakışlarımdan korkmuş olacak ki hızla başını sallayıp “ Tamam, abi.” deyip kantine doğru koşar adımlarla yürümeye başladı.
Yolladığım sıska çocuk elinde iki bardak çayla geldiğinde, çaylarla birlikte parayı masanın üzerine bıraktı. Tam gidecekken onu durdurup para üstünü çocuğa verdim ve “ Git, kendine de bir şey al.” dedim. Çocuk, “ Yok abi. İstemem.” diye itiraz ederken “ Git, dedim.” diye bağırdım. Çocuk yanımdan hafifçe gülümserken ayrıldığında Enis kolumu dürtüp “ Senin ki geliyor.” dedi. Onu baktığı yöne baktığımda Azra’yı arkadaşları Beste ve Berkayla birlikte kantine girerken gördüm. Berkay, onu kolunun altına almıştı. Azra’da eliyle Berkay’ın saçlarını karıştırıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/13502969-288-k368478.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Ficção AdolescenteBazı yalanlar vardır, gerçeklerden çok daha az can yakıcı. ♥ Korkunç bir iftiranın ardından atılan tokadın başlattığı bir oyun. Tamamen yalan ağlarıyla çevrilmiş bir aşk. Gerçeklerden bihaber genç bir kız. İntikam almak için can atan genç bir erkek...