54. BÖLÜM ♥ YILDIZLAR

23.7K 1K 94
                                    

Bölüm sonunda bir not var. Rica ediyorum okuyun, lütfen.

Playlist: City - Sara Bareilles

İyi okumalar!

ARAS KAYA

Yan koltuktaki telefonum ısrarla çalmaya devam ettikçe gaza daha fazla asılıyordum. İbre gittikçe daha yüksek sayıları gösteriyor, şiddetini arttıran yağmur görüşümü bulanıklaştırıyordu ama buna rağmen ne hızımı azaltıyor ne de yağmur damlalarının biriktiği arabamın ön camını siliyordum.

Enis arıyor…

Telefon bir kez daha çaldığında uzanıp elime aldım ve tamamen kapattım. Açmıyorsam açmıyorum ne diye binlerce kez arıyorsun ki? Zaten ona oldukça kızgındım ve beni oyuna getirmesinin hesabını bir güzel soracaktım. Hepsi birlikte olmuş beni oyuna getirmişlerdi. Ne için? Aptalca bir doğum günü partisi için! Aptallar! Hayır, yani anlamıyorum ciddi ciddi benim yaptıkları sürprize şaşıracağımı, sevineceğimi, onlara bunu yaptıkları için teşekkür edeceğimi falan mı sandılar? Ne büyük aptallıktır o şekilde tepki verebileceğimi düşünmek. Üstelik Enis’in Azra’ya uyup arkamdan iş çevirmesine, benden habersiz benimle ilgili bir konu hakkında hareket etmesine inanamıyordum. Neymiş efendim, Beste’yi eve götürecekmiş de anahtar lazımmış! O anahtarı götüne sokup sokup çıkarmazsam bana da Aras demesinler! Piç kurusu! Günlerdir Azra’nın, Enisle kenarda köşede ne konuştuklarını şimdi daha iyi anlıyordum. Orada burada fısır fısır bu siktiğimin sürprizi hakkında konuşuyorlarmış demek. Allah’ım. Aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyordu. Neden gelip bana isteyip istemediğimi sormamışlardı ki? Neden?

Arabamı Yeraltı’nın önünde durdurduğumda yan koltuktaki telefonumu alarak indim. Yağmur içimdeki öfkeye ayna tutuyormuş gibi şiddetle yağarken, yüzüme düşen damlaları elimin tersiyle sildim. Hızlı adımlarla Yeraltı’nın kapısından girip merdivenleri inmeye başladım. İndiğim onca basamağın ardından dar koridordan geçtikten sonra müziğin sesi kulağıma ilişmişti. Hemen sonra alışık olduğum yoğun sigara, alkol ve ter kokusu burnuma dolmuştu. Kalabalığın arasından geçip bar tezgâhının önüne vardığımda bir tabureye oturdum. Hamile bir kadının göbeğine sahip gibi görünen orta yaşlarda barmenden bir konyak istedim. Adam hemen gidip konyağımı getirdikten sonra diğer müşterilerle ilgilenmeye başladı. Konyaktan bir yudum alıp yaktığım sigaramdan bir nefes çektim ve dirseğimi tezgâha elimi de başıma dayadım. Bana şu anda iyi gelebilecek tek şey biraz içki ve biraz da sigaraydı sanırım.

Sigaramdan bir nefes daha çekip dumanı ağır bir şekilde üfledim. Gözlerimi yumduğum anda aniden önümde beliren Azra’nın görüntüsüyle birlikte yeniden açtım ve bakışlarımı karşımdaki tabloya diktim. Karşımda onca insanı görüp bana sürpriz diye bağırmalarından sonra sinirlerime hâkim olamamıştım. Esip gürlemiştim. Belki de Azra’yı korkutmuştum. Elleriyle kulaklarını kapattığı ve gözünü sıkıca yumduğu, tir tir titreyen bedeninin görüntüleri zihnimi esir almışlardı adeta. Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun!

“ Gözlerime inanamıyorum, kimler varmış burada.”

Tanıdık sesin yüksek tondaki müziğin sesinden sıyrılıp kulağıma ilişmesiyle birlikte gözlerimi diktiğim tablodan ayırdım ve hafiften yana doğru döndüm. Sıkıca atkuyruğu yaptığı siyah saçları, yeşil gözleri ve dolgun dudaklarıyla karşımda duruyordu.

“ Selin.”

Yüzündeki gülümsemesi genişlerken eliyle barmene bir işaret yaptı. Hemen ardından gelen barmenden kendisi için de bir konyak istedikten sonra yeniden bana döndü ve “ Seni uzun zamandır görmüyordum. Kendini özlettin.” dedi.

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin