Veee kurtuluş günü! Üç aylığına da olsa, zaman su gibi akıp geçecek de olsa şimdi derin bir oh çekme zamanı. Hepinizin iyi bir tatil geçirmesini diliyorum ve çok çok öpüyorum. ^^
Hikayenin bütün tanıtımlarını profilimden bulabilirsiniz. İzlerseniz gerçekten çok sevinirim. Hepsi için hem ben hem de kuzenim bayağı bir uğraştık.
Playlist: Kelly Clarkson - Stronger.
Multimedya Azra ve Aras :)
İyi okumalar, canlar!
♥
“ Üç ay. Su gibi akıp geçeceğinden emin olabileceğiniz sadece 3 ay kaldı geleceğinize. Mart ayında gireceğiniz sınava uyandığınız her gün daha çok yaklaşıyorsunuz. Her öğretmenin dediği gibi bende çalışın diyorum. Birazcık gayretten sonra her şey bitecek. İstediğiniz üniversitelerde, istediğiniz yerlerde olacaksınız. Özgür olacaksınız.”
Doruk’un annesi yani okulumuzun yeni danışman öğretmeni Çiğdem Teyze ya da Çiğdem Hoca sözlerine ara verdikten sonra her birimize Sınav Stresi başlıklı broşür dağıttı. Aras broşürüne hiç bakmadan buruşturup, sırasının altına attı. Ona gözlerimi kısarak baktım. Yok, yok. Bu çocuğun okumaya cidden niyeti yok valla!
Çiğdem Hoca-Teyze, broşürleri dağıtma işini bitirdikten sonra yeniden tahtanın önüne geçerek kısa bir konuşma daha yaptı sınav ve geleceğimiz hakkında. Cidden geçen her dakika, her saat bizi Mart ayındaki sınava daha çok yaklaştırıyordu. Geleceğimiz önümüzdeki ayların içinde yatıyordu.
Teneffüs zili çaldığında Çiğdem Hoca-Teyze hepimize iyi günler dileyip, ne zaman istersek konuşmak için ona gidebileceğimizi söyleyerek sınıftan çıktı. Aras’ın aksine broşürü dikkatli bir şekilde çantama koyduktan sonra ona doğru döndüm. Cumartesini Pazar’a bağlayan gece sabahın bir köründe apartmanın altına gelip, beni çağırdığında yüzündeki yaraları görmüştüm. Canının yanmış olabileceği düşüncesi bir anda benim de canımı yakmıştı. O yüzden karşısında aptal gibi ağlamıştım. Benim yüzümden, sırf ona haber vermedim diye kavga edip dayak yemiş olduğunu bilmek beni üzmüştü. Kendimi suçlu hissetmiştim. Ama neyse ki sonra her şey tatlıya bağlanarak yaşadığımız o tatsız tartışmayı geride bırakmıştık. O gece beni öpüşü aklıma geldiği her an kızardığıma, kalp atışlarımın anormalleştiğine yemin edebilirdim. Ben de ki etkisi buydu işte. Ayaklarımı yerden kesiyor, beynimdeki nöronlarımı devre dışı bırakıyor, beni diğer herkese, her şeye karşı kör ediyordu. Sadece o oluyordu. O ve onun gülüşü, gözleri, sesi, kelimeleri.
Ağzımı açıp Aras’a bir şey diyecekken Beste tarafından zorla sıramdan kaldırılıp sınıftan dışarı doğru çekelenmeye başladım. Sınıftan çıktığımızda koluma girip beni kalabalık olmayan koridor sonundaki sıcacık kaloriferin önüne getirdi. Belimi kalorifere yasladığımda Beste kollarını göğsünün hemen altında kavuşturarak önüme dikildi.
“ İğrenç bir en iyi arkadaşsın!” dedi Beste.
“ O niye?” diye sorduğumda bana ciddi olup olmadığımı öğrenmek istiyormuşçasına baktı. Durup biraz düşündükten sonra nihayet jeton düşüş yapmıştı. Dudağımın kenarını dişlerken kaşlarımı yukarı doğru kaldırdım. İğrenç bir en iyi arkadaştım! Beste, cumartesi günü Enisle birlikte çıkmıştı ve ben onu arayıp da neler olup bittiğini bile sormamıştım. Lanet olsun!
“ Çok özür dilerim. Tamamen aklımdan çıkmış. Dün saatlerce geometri çalıştığımdan, kendi adımı bile bir süreliğine unutmuştum inan bana. Özür dilerim. Nasıl geçti? Neler yaptınız? Nereye gittiniz?”
![](https://img.wattpad.com/cover/13502969-288-k368478.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Novela JuvenilBazı yalanlar vardır, gerçeklerden çok daha az can yakıcı. ♥ Korkunç bir iftiranın ardından atılan tokadın başlattığı bir oyun. Tamamen yalan ağlarıyla çevrilmiş bir aşk. Gerçeklerden bihaber genç bir kız. İntikam almak için can atan genç bir erkek...