38. BÖLÜM ♥ TERCİH

27.3K 1.1K 68
                                    

Güzel olduğunu düşündüğüm, sizlerinde öyle düşünmesini istediğim bir Benis bölümüyle geldim. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Lütfen, bir kelime dahi olsa görüşlerinizi bildirin. Oy vermeyi unutmayın.

Multimedya Beste, Enis ve bölüm içerisinden onlara ait bazı resimler. :)

Playlist: Coldplay - Paradise ( Yine @foreverkrisbian'ın önerisi. Zannedersem bundan sonraki çoğu şarkımız onun önerilerinden olacak çünkü benim müzik zevkim gerçekten kötüdür. Bu konudaki yardımı için tekrar teşekkür ederim. ^^ )

Hepinize iyi okumalar!

BESTE ÖZKARA

Annemin, babamın, akrabalarımın, Azra’nın ve Berkay’ın arkamdan ağlayıp sızlanacaklarını bilmesem şu yanımda oturan sarı yellozu hiç gözümü kırpmadan öldürürdüm. Bu gencecik yaşımda hapse girip orada çürümek ciddi anlamda hiç umurumda olmazdı çünkü bir kahraman olacaktım. Dünyamızı sarı yelloz bir canavardan kurtaracaktım.

Benden ilk sevgilimi, ilk öpücüğümü aldığım birini, ilk aşkımı çalmıştı. Şimdide sıra Azra da mıydı? Ah, hayır. Hiç sanmıyorum. Azra’nın benim çektiğim acıları çekmesine göz yumacağımı sanıyorsa yanılıyordu. Azra’nın da tıpkı bana olduğu gibi Ceren tarafından ilkinin çalınmasına izin vermeyecektim. O aç gözlü, orospu kızın ağzını burnunu dağıtır, saçını başını yolardım da Azra’nın Aras’tan onun yüzünden ayrılmasına asla ama asla izin vermezdim.

Azra az önceki teneffüs tuvalette hıçkıra hıçkıra ağladıktan sonra sınıfa döndüğümüzde Arasla bir şey konuşmuştu. Her ne konuştularsa Azra’nın az önceki halinden eser kalmamıştı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Ona âşık olduğu her halinden belliydi. Aras dersin başından beri tuttuğu Azra’nın elini halan daha tutmaya devam ederken onlara bakıp gülümsedim. Ben onların bu hallerine bakıp bakıp gülümserken Ceren oturduğu yerde kendi kendini yiyordu.

Çok sevgili sınıf öğretmenimiz yer değişikliği yaptığından bu yana yani koca bir ay valla iyi dayanmıştım bu yellozla oturmaya. Dediğim gibi arkamda sulu gözler bırakacağımı bilmezsem anında canını alırdım.

Tahtanın önündeki öğretmenimizin ağzının kıpırdandığını görüyor ama ne dediğini duymuyordum. Ciddi anlamda aklım başka yerlerdeydi. Oysaki mart ayında gireceğimiz sınav vardı ve ben açıkçası daha doğru düzgün oturup da çalışmamıştım bile. Ne yapayım? Ders çalışmaktan nefret ediyordum. Fakat en yakın zamanda ders çalışmaya başlamam gerektiğini biliyordum çünkü Azra ve Berkay iyi bir üniversiteye giderken evde kalıp tekrar sınava hazırlanmak isteyeceğim son şey olurdu herhalde.

Bakışlarımı sınıfımızda dolandırdığımda orta sıranın en arkasının iki önünde oturan Enis’te durdurdum. Pazartesi günü Berkayla benim yüzümden kavga edip okuldan ceza aldıktan ve beni o gün bir kez daha öptükten sonra hiç konuşmamıştık. Cezasının dün bitmesinin ardından okula geldiğinde birkaç sefer benimle konuşmaya çalıştığını kabul ediyorum ama onunla konuşmak istemediğimden – daha doğrusu konuşmaktan kaçındığımdan – sürekli bir bahane bulmuş, ondan saklanıp durmuştum.

Oturduğu yerde kıpırdanıp başını hafifçe arkasına doğru döndürdüğünde mavi gözleri benim onunkinin yanında oldukça sönük kalan kahverengi gözlerimin üzerinde durmuşlardı. Harika. Onu dikizlerken yakalanmıştım. Sertçe yutkunup bakışlarımı gözlerinden güçlükle ayırdım. Önüme döndüm ve boş boş akıllı tahtayı izlemeye başladım. İzlenecek neyi vardıysa artık!

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin